Zika Virüsü Nasıl Bulaşıyor? Virüs hakkında bilgi veren Prof. Dr. Topyaka, “Zika virüsü, Flaviviradae ailesinden bir virüs. Akraba olan Sarı Humma virüsü, Batı Nil virüsü gibi virüslerle hem klinik hem de yapısal olarak benzerlik göstermekte. Güney Amerika kıtasında başta Brezilya olmak üzere, Asya’nın belli bölgelerinde, Afrika’nın belli bölgelerinde 2015 yılında Meksika’dan, Brezilya’dan başlayan salgın söz konusu. Virüs, Aedes cinsi sivrisineklerle bulaştığı için, bu sivrisineklerin yaşadığı bütün bölgeler için tabi ki risk söz konusudur” dedi.
Zika Virüsü Nasıl Bulaşıyor Zika virüsünün ilk defa Uganda’da 1947’de Zika Ormanları’nda yaşayan maymunlarda tespit edildiğini belirten Prof. Dr. Aynur Eren Topkaya, “Aslında maymunlarda Sarı Humma virüsü araştırılırken Zika virüsüne rastlanmış. Bundan kısa bir süre sonra 1960’lı yıllarda insanlarda da Zika virüsü tespit edilmiş. Ama ilk defa salgın anlamında 2007 yılında bir salgından bahsedebiliriz. Günümüzdeki salgın ise Mayıs 2015’te Meksika’dan başladı ve Güney Amerika’daki bölgede, Uganda’da büyük bir bölgede yaygın durumda” diye konuştu.
Kan Yoluyla Ve Cinsel Yola Bulaştığı Söyleniyor
Türkiye’de paniklemeyi gerektirecek kadar büyük bir risk olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Aynur Eren Topyaka,
“Amerika’da, Avrupa’da İngiltere’de, İsviçre’de, Hollanda’da, birçok ülkede Zika virüsü saptanmış durumda insanlarda. Ama bunların tamamı, ‘import’ oldu dediğimiz salgın bulunan ülkeye seyahat etmiş. Yani daha sonra ülkesine gelmiş kişilerde saptandı. Henüz kendi ülkelerinde yerli bir yayılım saptanmadı. Türkiye’de ise bugün itibariyle saptanmış Zika virüsü olgumuz yok. Dolayısıyla paniğe de gerek yok. Dediğimiz gibi sivrisineklerle bulaşan bir virüs. Bunların dışında, hamile kadınlarda, hamilelik sırasında eğer enfekte olurlarsa, bebeklerine bulaşma söz konusu. Yine annelerde sütte de tespit edilmiş durumda. İnsanlarda tükürük gibi senkronizasyonlarda tespit edilmiş durumda. Ancak insandan insana henüz sadece bir olguda kan yoluyla bulaştığı, bir olguda cinsel yolla bulaştığı söyleniyor. Ancak insandan insana bulaşma yaygın değil” ifadelerini kullandı.
Gebelik Riski Altında
Özellikle gebelerin risk altında olduğunu aktaran Prof. Dr. Topkaya, “Virüs gebeler için ciddi derecede tehlikeli. Anne adaylarında oluşan vakalar, bebekte ciddi doğumsal anormalliklere neden oluyor. Aslında normal kişiler, yani gebe olmayan kişilerde de birçok viral hastalığı tahsis edecek şekilde seyrediyor. Bir grip hastalığı gibi, kas ağrısı, güçsüzlük, ateş veya konjonktivit dediğimiz, gözlerde kızarıklık, sulanma, yanma gibi belirtilerle seyrediyor” dedi.
Virüsle alakalı yetişkinlerde hiç ölüm vakasına rastlanmadığını söyleyen Prof. Dr. Aynur Eren Topyaka, “Bugüne kadar yetişkinlerde hiçbir ölüm vakasına rastlanılmadı. Yani bu virüsten dolayı ölen hiç hasta olmadı” ifadelerini kaydetti.
Hamilelerde, gebelik sırasındaki enfeksiyonların bebeğe bulaşmasıyla bebeklerde ciddi sıkıntılı durumlara sebep olabileceğini aktaran Prof. Dr. Aynur Eren Topyaka, bebeklerde mikrosefali diye bilinen baş küçüklüğü başta olmak üzere, birçok sakatlıklara, düşük doğumlara sebep olabileceğini söyledi. Prof. Dr. Topkaya, şunları kaydetti:
“Özellikle gebeler risk altında. Zeka geriliği de beyin gelişimi olmadığı için söz konusu. Bulguları dediğim gibi diğer viral enfeksiyonlara çok benziyor. Özellikle virüste akraba dediğimiz Sarı Humma, Batı Nil virüsü, Dark virüsü gibi virüslerin bulgularıyla Alena virüs dediğimiz virüslerin, grip soğuk algınlığı dediğimiz virüslerin klinik bulgularıyla çok karışıyor. O yüzden klinik tanı konulması çok zor. Bütün bu bulgular gün içinde birçok kişide görülebilir. Önemli olan Türkiye için şu anda kış mevsiminde olduğumuz için Aedes cinsi sivrisinekler çok yaygın değil. Şu anda Türkiye için özellikle salgın bölgesine gidip gelen, seyahat eden kişilerden bu belirtilerden en az birkaç tanesini gösterenlerde virüs araştırılabilir. Türkiye’de şu anda Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’nda mikrobiyoloji referans laboratuvarlarında virüsün geneomu çalışılabiliyor. Ama bugüne kadar Türkiye’de dediğim gibi saptanmış hiçbir vakamız yok.”
Zika Virüsü İçin Spesifik Bir İlacımız Yok
Olumsuz durumlarda virüs için geliştirilmiş bir aşının da olmadığını belirten Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Tıbbi Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Aynur Eren Topkaya, “Biliyorsunuz domuz gribinde, kuş gribinde erken dönemde başlanabilecek ilaçlar var. Oysaki Zika virüsü için spesifik bir ilacımız yok. Ancak semptomatik dediğimiz, yani ağrı varsa ağrı, ateş varsa ateşi gidermeye yönelik ilaçlar verilebiliyor. Korunmak için aşı yok maalesef” dedi
Aşı Yok, Sivrisinekle Savaşmak Gerekir
Virüsten korunmak konusunda herhangi bir aşı geliştirilmediği için korunma yöntemi olarak sadece sivrisineklerle savaşmak gerektiğini belirten Prof. Dr. Topkaya, özellikle riskli bölgelere seyahatten önce mutlaka sivrisinek sokmalarına karşı tedbir alınması, sivrisinek kovucu ilaçlar, uzun kollu giysiler, vücudu örtecek şekilde giyinmek gerektiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Topkaya, şunları kaydetti:
“Gebelerin mümkünse, eğer acil değilse bölgelere gitmemesi konusunda uyarılar Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılıyor. Türkiye için de tabi ki bu geçerli. İlerleyen dönemlerde eğer bu şekilde salgın yayılmaya devam edecek olursa, dediğim gibi mücadelemiz sadece sivrisineklerle olmak zorunda. Çünkü ilacı veya aşısı şu anda yok. Böcek kovucularla sivrisinekler, özellikle Aedes cinsi sivrisinekler gündüz kan emiyorlar. Bu nedenle de uygun giysilerle de sivrisinek sokmalarına karşı korunmak gerekiyor. Bunun dışında herhangi bir korunma önlemi yok. Sivrisineklere karşı kendimizi korumamız gerekiyor.