Tanzimat Dönemi Osmanlıların Durumu
osmanlı imparatorluğu uzun bir dönem varlığını devam ettirmiş, bu süre zarfında tüm dünya çapında güçlü ekonomik ve siyasi otorite olmayı başarmış bir imparatorluktur. Bu altın çağını 18. yüzyılın başlarına kadar devam ettirebilmiş, daha sonra eski gücünü kaybetmeye ve gerilemeye başlamıştır. osmanlı imparatorluğunun devlet sisteminin dünyadaki büyük değişimlere açık olmaması sistemin bozulmasına yol açmıştır. Dünya çapına en önemli değişiklik toprağın idare edilişinde olmuş, ekonomisi toprağa bağlı olan osmanlı imparatorluğu yeni bir sisteme ihtiyaç duymuştur.osmanlı imparatorluğu değişen, konuşan, esnek bir yapıya sahip değildi geleneksel yapıya bağlıydı.
Bu sebeple de yapılan bir çok girişime rağmen osmanlı imparatorluğu kurtarılamamış bu girişimler sonuçsuz kalmıştır
Batı avrupa da meydana gelen devrimlerle yeni toplumsal sınıflar belirlenince , devlet bu sınıfların yararına kurulmaya başlanmıştır. fakat o zaman osmanlılarca devletin böyle yönetilmesini kabul etmek imkansızdı. Bir dönem eski devre dönme çabalarında bulunan osmanlı devlet adamları bunun gerçekleşmeyeceğini anlayan osmanlı devlet adamları yapılacak değişimlerim avrupa’ya ayak uydurması gerektiğini geçte olsa anlamışlardır. 18. yüzyılda bile eski müesseselere dönme fikri kafalarda yaşıyorken yeni müesseselerin kurulması ancak 19. yüzyılın başlarında gerçekleşebilmiştir. fakat yapılan her değişime bir dönmede karşı çıkan belli bir kesim ortaya çıkmıştır. Bu durum yapılan değişimlerde yeterli verim alamama sonucunu doğurmuştur ki günümüz türkiye sinde bile halen yeniliklere karşı çıkan insanlar mevcuttur.
osmanlı imparatorluğunun içi yapısında, modernleşme hareketlerine girişildiği zaman dünya politikasındaki şartlardan, ıslahat ve reform işini yürüteceklerin yetersizliklerinden ileri gelen üç olay (yani gericilik ,emperyalızim ve ekonomik yoksullaşma ), türk toplumsal değişim ve evrimi daima baltalamış , onun ileri doğru gelişmesi yerine bir çökme ve devamlı gerilemesine sebep olmuştur.1
Bu devrin devlet adamlarının amacı kanuni devrini geri getirecek reformlar yapmak değildi.Bu şekilde davranmalarına rağmen sistemin ve kendilerininde bir değişime uğramaları gerektiğinin farkındaydılar.
osmanlı imparatorluğundaki reform girişimlerinin bir tek nedeni vardır avrupa’ya özelliklede rusya ya karşı durabilmek için orduyu modernleştirmek..2
osmanlının gerileme sebebinin ekonomik olduğu 3.selim ve 3.mustafa zamanlarında anlaşılmış ve çeşitli önlemler alınmıştır.fakat alınan bu önlemler ne yazık ki başarılı olmamıştır.
türkiye batılılaşma çalışmalarında hiçbir batı devletinden yardım görmemiştir.yardım görmüşse bile bu yardım türkiye’nin batılılaşmasından çok yardım eden ülkenin ulusal çıkarlarına yaramıştır.zaten genel olarak uluslar arasındaki ilişkiler karşılıklı çıkar amacı taşımaktadır.iki devletin birbiri ile iyi anlaşması çoğu kez ı iki devletin birbirinden çıkarı olduğu anlamına gelir.
Devleti ıslah etmeye çalışan kimseler Batı ülkeleri arasındaki anlaşmazlıklarda ya rahat bırakılmıyor ya da kendileri de bu anlaşmazlıkların içine giriyorlardı.Özellikle rusya ile herhangi bir avrupa devleti arasında bir anlaşmazlık olduğunda türkiye’nin bu olaylara girmemesi çok zordur.tanzimat ile yapılmak istenen yenilik çalışmaları bu tür uluslar arası çatışmalarla yarıda kalmış veya bozulmuştur.
osmanlı imparatorluğunun geri kalmasının sebeplerine biraz değindikten sonra asıl konumuz olan tanzimat dönemine geçmeyi uygun buluyorum.
osmanlı imparatorluğunda modernleşme Batı avrupa da ki gibi endüstri devrimi ile bir arada onunla sıkı sıkıya bağlı bir süreç olarak ortaya çıkmamıştır.askeri yenilgi , toprak kaybı ve hazinede büyüyen açık yüzünden oluşan tehditti ortadan kaldırmanın çaresini arayan politik otoritelerin giriştikleri yenilik çabaları ve Batı avrupa’ya özgü düşünce ve fikirlerin osmanlı toplumunda ,yavaşta olsa yayılması ve özellikle Bab-ı ali’de görev yapanların önemli bir kısmı tarafından benimsenmesi ile osmanlı imparatorluğunda modernleşme olgusu ortaya çıkmıştır.
Bu dönemin önemli devlet adamları arasında mustafa reşit paşa ve sadık rıfat paşa yer almaktaydı hattı-hümayun mustafa reşit paşa tarafından okunmuştu. mustafa reşit paşadan sonra sultan abdülmecit han çıkarılacak olan kanunlara saygı göstereceğine dair yemin etmiştir. Buna tanzimat fermanı da denilmektedir. 1838’de ikinci sultan mahmut devrinde askeri zümreye ve bürokraside görev alan memurlara tanınan mal, can ve iş güvenliği tanzimat fermanı’yla gayrimüslimler de dahil bütün kesime yaygınlaştırılmış oluyordu.
mustafa reşit Paşa’ yı överek, onun için büyük adam diyen Danişment gibi tarihçileri eleştiren samiha ayverdi acaba bu paşa evvelki ıslahatçıların düşmüş olduğu hataları devam ettirmekle birlikte, gerçekten de Büyük unvanıyla anılmayı hak etmiş midir demektedir. tanzimat fermanı, türklerin yani müslümanlardan daha çok, gayri müslimler ve azınlıklar lehinde hükümler getirmiş, zamanla bu hıristiyan ve azınlıklar daha çok söz sahibi oldukları gibi, vergilerinin azaltılması, dış yardımların tamamen kendilerine sarf edilmesiyle zenginleşmişler, onların bu gelişmelerine karşılık osmanlı imparatorluğunun asıl unsuru türkler fakir ve yoksul bırakılmaktan öteye gidememişlerdir. tanzimat’ın ilanının gerekliliği ve gereksizliği üzerinde duracak olduğumuzda, uçurumun kenarına getirilmiş devlet için buna ihtiyaç vardı ama, yapılan ıslahat idari sisteme ve cemiyet yapısına ne dereceye kadar uygun olarak icra edilmişti diyebiliriz .
fransız ihtilalinin osmanlı Devleti’ne yansıması ve etkileri
fransız ihtilali (1789), dünyanın en önemli sosyal ve siyasal olaylarından biridir. yeni Çağ’ın sonu, yakın Çağ’ın başlangıcı olarak kabul edilen bu olay, devlet sistemlerinin düzenlenmesinde de yeni bir görüş oluşturmuştur. ihtilalin sonucunda demokrasi ve milliyetçilik ilkeleri geniş ölçüde yayıldı. milletlerin, bağımsız olmaları ve kendi kendilerini yönetme fikri gelişmeye başladı. fransız ihtilaliyle ortaya çıkan hürriyet ve milliyet prensipleri, çeşitli milletlerden oluşan osmanlı Devleti üzerinde bir hayli etkili olmuştur.
zamanla, fransız ihtilalinin etkileri, osmanlı Devleti’nde de görülmeye başlandı. Balkan milletlerinden sırplar, yunanlılar, Bulgarlar ve romenler, bağımsızlık için isyan çıkarmışlar, osmanlı Devleti’ni parçalamak isteyen avrupa devletleri de bu isyanları kışkırtmışlardır. Bu bahanelerle osmanlı içişlerine karışılması, devletin çöküşünü hızlandırmıştır. Diğer milletlerin de fırsatlardan yararlanmak istemesi sonucunda, 1. Dünya savaşı sonunda osmanlı Devleti dağıldı.
fransız ihtilalinin osmanlı’daki yansımalarından birisi de, XıX. yüzyıldan itibaren osmanlı topraklarında yeni devletler kurulmuş olmasıdır. ancak bununla beraber, bu ihtilalin osmanlı Devleti üzerinde olumlu etkileri de görülmüştür.
fransız ihtilali çıktığında osmanlı tahtında yenilik taraftarı bir hükümdar olan 3. selim bulunmaktaydı. osmanlı Devleti, ihtilalin kendisi için tehlikeli olacağını sanmıyordu. fransa ile eski dostluk devam ettiriliyor, orduda yapılmak istenen ıslahat için buradan subay ve teknisyenler getiriliyordu. onun döneminde, avrupa ile yakın ilişkiler kurulmuştur.
türk devlet adamları ve aydınları, fransız ihtilalinin getirdiği hürriyet, adalet ve eşitlik fikirlerinin, osmanlı Devleti’nde de göz önünde tutulmasına çalıştılar. 2. mahmut devri ıslahatları bu bilinçle gelişmiştir. tanzimat fermanı ile demokrasiye giden yol açılmıştır kanun kuvvetinin, padişahın üstünde olduğu kabul edilmiştir. ve bundan sonra, aydınların çalışmalarıyla meşrutiyet ilan edilmiştir.
ıı. tanzimat Devrinin siyasi olayları
mısır Paşası mehmet ali ile savaş (Denize düşen yılana sarılır.)
mısır paşası abdülmecit’in tahta çıkmasından birkaç gün sonra, osmanlı ordusunun mısır kuvvetleri tarafından nizip’te yenildiği öğrenildi. yeni bir ordu kurmak zaman alacağı için mehmet ali Paşa ile uzlaşmaya karar verildi. abdülmecit’in sadrazam hüsrev Paşa’ ya gönderdiği bir hatt-ı hümayununda uzlaşmanın şartlarını şu şekilde belirtmiştir
“memleketin ve halkın güven ve düzenini korumak ve boş yere müslüman kanının dökülmesine engel olmak için, şimdiye kadar olan bitenleri unutup mehmet ali Paşayı affe-diyorum. affımı bir an önce kendisine bildirilmesini irade ediyorum.”
Padişahın bu iradesi, akif efendi ile kahire’ye bildirildi. fakat akif efendi kahire’ye varmadan önce ahmet Paşa komutasında bulunan osmanlı donanmasının mehmet ali Paşaya teslim olmak için iskenderiye’ye gittiği öğrenildi, ahmet Paşa mahmut ıl’nin hüsrev Paşa tarafından öldürüldüğünü, hüsrev Paşanın sadrazamlığı zorla aldığını, ruslara satılmış bir adam olduğunu bahane ederek bu hareketi yaptığını yaydı.
ahmet Paşa’nın ihaneti istanbul da büyük telaş uyandırdı. Divan kahire’ye yeni hatt-ı hümayun gönderdi. Bunda, mısır’ın babadan oğula geçmek şartıyla mehmet ali Paşaya bırakılacağı vaat ediliyordu. Bu teklif mehmet ali Paşayı tatmin edecek karakterde değildi. mehmet ali Paşa, nizip zaferini öğrendiği vakit, isteklerini osmanlı Devleti’ne kabul ettirebileceğini sanmıştı. Bu zaferin arkasından mahmut ıl.’nin öldüğü ve abdülmecit’in tahta çıktığını öğrenince ibrahim Paşa’ya suriye sınırlarını aşmaması yolunda emirler yolladı.fakat yıllardan beri kendisine kin besleyen hüsrev Paşanın sadrazam olduğunu ve kendisine yalnız mısır vilayetinin bırakıldığını öğrenince
intikam almaya karar verdi. mısır’daki yabancı devletler konsolosları, mehmet ali’ye anlayışlı, ve ihtiyatlı olmasını tavsiye ve osmanlı donanmasını geri vermesini nasihat ettiler. mehmet ali Paşa kabul etmedikten başka, ıstanbul’a ültimatom niteliğinde mektuplar yazdı. Bu mek-tuplar üzerine, istanbul’da sadrazamın ye şeyhülislamın da bulunduğu olağanüstü bir divan toplandı.
Divan,yeniden savaşa sürüklenmek yerine mehmet ali Paşaya mısır’ın yanısıra suriye’nin de bırakılmasını kararlaştırdı. fakat bu sırada avrupa devletleri duruma karıştılar.
avrupa devletlerinin karışması
mehmet ali Paşanın mısır ‘dan sonra suriye’yi de istemesi üzerine, avrupa büyük devletleri telaşa düşmüştüler. iingiltere ile fransa rusya’nın hünkar iskelesi anlaşmasından faydalanmak isteyeceğini düşünerek kuşkulanıyorlardı. Bu sebeple mısır problemini avrupa devletlerini ilgilendiren bir mesele haline getirmeyi uygun buldular.28 temmuz 1839’da meternih’in bir notasında, istanbul’daki avusturya,fransa ingiltere, rusya ve Prusya elçileri tarafından Bab-ı ali’ ye bildirildi.
osmanlı hükümeti, yabancı devletlerin bu teklifini kabul etti. sadrazam, mehmet ali Paşa ile doğrudan doğruya hiçbir görüşme yapılmayacağını bu devlet yetkililerine bildirdi. Bu devletler tarafından verilen notanın Babıali tarafından kabul edilmesi, hünkar iskelesi anlaşmasının sonu demektir. osmanlı hükümeti, mısır paşası ile yaptığı birinci savaşta rusya’nın egemenliksini kabul etmiş, ikinci savaşta da beş avrupa devletinin ortak egemenliği altına girmeyi içinde bulunulan durumun bir gereği olduğunu düşünmüşlerdi.
Dışişleri Bakanı nuri Bey beş büyük devletin elçilerinden suriye’nin osmanlı Devleti ‘ne bırakılmasını istediğini belirtti.ingiltere ve avusturya elçileri bu isteği kabul etti fakat fransız elçisi fransa’nın mehmet ali Paşa’ya sempati duyması sebebiyle, rus elçisi ise osmanlı Devleti’ni zayıflatacak bir tedbir olması sebebiyle suriye’nin mehmet ali Paşa’ ya bırakıl-masını istediler. Prusya elçisinin vereceği oy çoğunluğu sağlayacaktı. Bu sebeple Prusya’nın oyu önemliydi.fakat fransa elçisi ingiltere ile avusturya’ya katıldı ve suriye’nin türkiye’ye dönmesi için gereken çoğunluk sağlandı.
Bundan sonra verilen kararın uygulanabilmesi için harekete geçmek gerekiyordu, ingiliz Dışişleri Bakanı Palmerston, mehmet ali Paşa’ya bir ültimatom gönderilmesini ve kabul etmediği halde kuvvet kullanılmasını teklif etti. fransa hariç diğer devletler teklifi kabul ettiler. fransa, mehmet ali Paşayı Paris’te kazandığı yerlerden hiçbir kuvvetin çıkaramayacağı görüşündeydi.tiyer hükümeti mehmet ali’ye karşı kuvvete başvurulduğunda, mehmet ali’nin tarafını tutmaya karar verdi. ren üzerinde ve akdeniz’de harp hazırlıklarına girişti. Palmerston, fransa’nın bu tutumu karşısında, mısır meselesini fransa olmadan da çözmeyi uygun buldu. 15 temmuz 1840’ta ingiltere, rusya, avusturya ve Prusya arasında londra’da dörtlü bir antlaşma yapıldı.
Dörtlü antlaşma ve sonuçları
Dörtlü antlaşma, osmanlı imparatorluğunu korumak ve mehmet ali’yi anlaşmaya zorlamak amacıyla yapılmıştır. taşıdığı en önemli hükümler şunlardı
l – mısır, babadan oğula geçmek üzere, Güney suriye ve akka’da kayd-ı hayat şartıyla, mehmet ali Paşa’ya bırakılacak. Paşanın bu şartları kabul etmesi için on gün ara verilecek.
2-mehmet ali Paşa, yapılan teklifi on gün içinde kabul etmezse, ikinci bir teklif yapılacak ve bunda yalnız mısır paşalığı kendisine bırakılacak. on gün içinde bu yeni teklifi de kabul etmezse, mısır da kendisinden zorla alınacak.
Dört devlet arasında gizli olarak hazırlanan ve imzalanan dörtlü antlaşmanın ilanı, fransa’yı endişelendirdi. hükümet ve umumi efkar fransa’nın şerefine sürülen lekeyi temizlemek ve mehmet ali Paşayı yalnız bırakmamak için harbi bile göze aldılar. fakat fransa kralı lui filip, londra antlaşmasına milleti ve hükümeti kadar kızmasına rağmen, ıngiltere’de harbe girişmek niyetinde değildi. mehmet ali’ye diplomasi yoluyla yardım etmeye karar verdi.
ingiliz Dışişleri Bakanı lui filip’in mehmet ali için herhengi bir savaşa girmeyeceğini zaten biliyordu.fransa olmadan mısır buhranını çözmeye karar vermesinin de sebebi budur.
mehmet ali Paşa, fransa’ya güvendiği için, mısır probleminin başından beri sınırsız isteklerde bulunmuştu. Dörtlü antlaşmanın imzalanmasını ve fransa’nın bu antlaşma karşısında aldığı savaşçı tutumu görünce, dörtlü antlaşmayı yapan devletlere de kafa tutmaya başlamıştı.
mehmet ali Paşa, ilk teklifi kabul etmesi için kendisine bırakılan on günlük müddet sonunda, dört devletin konsoloslarıyla sadık rıfat Bey’i kabul ederek bazı itirazlarda bulundu. Bundan sonra karşı taraftan yapılacak düşmanca bir harekete karşı istanbul üzerine yürüyeceğini bildirdi.mehmet ali Paşa, dörtlü antlaşmayı yapan devletlerin tekliflerini fransa’ya güvenerek kabul etmedi.Bunun üzerine dört devletin konsolos ve memurları mısır’ı terk ettiler.
mehmet ali Paşaya karşı savaş
londra antlaşmasını imzalayan devletler, mehmet ali Paşaya karşı hareketlerini Şöyle kararlaştırdılar rusya,mısır kuvvetleri anadolu içerlerine yürürlerse istanbul’u korumak için müdahale edecekti.Prusya, donanması olmadığı için harp hareketlerine girişmeyecekti.ingiltere, karada ve denizde türklerle işbirliği yapmayı kabul etti. eski venedik Cumhuriyetinin topraklarına yerleştiğinden beri Denizci devlet olan avusturya da, üç dört harp gemisiyle ingiliz ve osmanlı donanmalarının yanında mehmet ali Paşaya karşı savaşmayı kabul etti. rusya ve Prusya pasif kalıyorlardı, avusturya ise harbe sembolik bir şekilde katılıyordu. Bu durum bize harp hareketlerinin başlıca ağırlığını türkiye ile ingiltere yüklenmiş olduğunu gösterir. mehmet ali Paşa ise savunmada kalmayı uygun buldu.
ibrahim Paşa, suriye sınırı ile suriye kıyılarını türklerle ingilizlere karşı korumak için askerlerini dağıtmak zorundaydı. Bu ise osmanlı ve ingiliz propagandasının etkisiyle lübnan’ın mehmet ali’ye karşı ayaklanmasını kolaylaştırdı. ibrahim Paşanın durumu daha başlangıçta kötüleşti. 11 ağustos 1840’ta izzet mehmet Paşa komutasında bir kuvvet, deniz yolu ile Beyrut yakınlarında karaya çıkarıldı.türk, ingiliz ve avusturya harp gemilerinden kurulan bir filo, Beyrut’un önlerine gelerek mısır gemilerini yaktı ve şehri topa tuttu. Bir ay sonra Beyrut, sayda ve sur şehirleri müttefiklere teslim oldu. kasımda da akka kurtarıldı. mısır ordusunun araçlarını ve yiyeceklerini taşıyan bu şehir ibrahim Paşanın en önemli dayanağı idi. müttefiklerin eline geçmesi üzerine mısır ordusu suriye’yi tamamen boşaltmak zorunda kaldı.
mehmet ali kuvvetlerinin az zamanda ve hızla suriye’den kovulması, fransa’nın üzerine büyük etki etti. fransızlar mehmet ali kuvvetlerinin çetin bir müdafaa savaşı yapacaklarını ve kendilerine harp hazırlıklarını tamamlamak için zaman kazandıracaklarını ummuşlardı. tahminlerinde yanıldıklarını gösteren olaylar üzerine tiyer kabinesi düştü. mehmet ali, artık fransa’ya güvenmenin bir fayda getirmeyeceğini anladı. zaten bu sıralarda amiral nopier komutasında bir ingiliz filosu iskenderiye’nin önlerine gelmiş bulunuyordu (25 kasım 1840). amiral, mehmet ali Paşaya anlaşma teklif etti. mehmet ali Paşa suriye’yi istemekten vazgeçecek, osmanlı donanmasını geri verecek, buna karşılık da babadan oğula geçmek şar-tıyla mısır mehmet ali’ye bırakılacaktı. mehmet ali bu şartları kabul etmezse iskenderiye bombardıman edilecekti. mehmet ali Paşa, suriye’yi zaten kaybetmişti. oğlu ibrahim Paşadan hiçbir haber alamıyordu.
fransa’dan da herhangi bir yardım bekleyemezdi. amiralin şartlarını kabul etmekten başka çaresi olamazdı. osmanlı hükümeti, bu antlaşmadan memnun olmadı.is-tanbul’da sonuna kadar savaşa devam edilmesi ve mehmet ali Paşanın yerine başka bir valinin mısır’a tayini düşünülmekte idi. fakat ingiltere’nin ısrarı üzerine , nopier ile mehmet ali Paşa arasında imzalanmış olan anlaşma kabul edildi. Böylelikle yedi yıldan beri süren osmanlı-mısır anlaşmazlığı kesin bir şekilde çözülmüş oldu. mehmet ali Paşa suriye’yi kaybetse de, öldükten sonra evlatlarına geçmek üzere mısır’ı kazanmış oldu. artık mısır’ın tarihinde mehmet ali Paşa sülalesinin rolü, iş bakımından olduğu kadar haklar bakımından da kesinleşmiş oldu.
Padişah, mehmet ali Paşa ile gelecekteki münasebetlerini “mısır valiliği, imtiyaz fermanı” adındaki bir fermanla belirtti.