Plastik Nedir? Plastik, karbonun C hidrojen H, oksijen O,azot N ve diğer organik ya da inorganik elementler ile oluşturduğu monomer adı verilen, basit yapıdaki moleküllü gruplardaki bağın koparılarak, polimer adı verilen uzun ve zincirli bir yapıya dönüştürülmesi ile elde edilen malzemelere verilen isimdir.
Plastik Nedir? Plastik Ne Demek?
Örneğin Etilen bir monomerdir. Bu monomerden oluşturulan polimer olan polietilen ise polimerdir. En çok kullanılan plastiklerin başında gelir Tanımdan anlaşılacağı üzere plastikler doğada hazır bulunmaz, doğadaki elementlere insan tarafından müdahale edilmesi ile elde edilir. Elde edilmesi belli bir sıcaklık ve basınç altında, katalizör kullanılarak monomerlerin reaksiyona sokulması ile olur. Plastik ilk üretildiğinde toz, reçine veya granül halde olabilir.
Genelde plastikler, petrol rafinerilerinde kullanılan ham petrolün işlenmesi sonucu arta kalan malzemelerden elde edilir. Yapılan araştırmalara göre yeryüzündeki petrolün sadece % 4 lük bir kısmı plastik üretimi için kullanılmaktadır.
Plastiğin Kısaca Tarihçesi
İlk sentetik polimer, yani plastik, 1869 yılında John Wesley Hyatt tarafından bir yarışma için icat edildi. Bu yarışmada fil dişinin alternatifini üretene 10.000 dolar ödül verilecekti. Hyatt bu icadı ile büyük popülerlik kazandı, plastik üretimi ve tüketimi hızla artmaya başladı. 1907 yılında, Leo Baekeland tarafından tamamen sentetik bir plastik olan bakalit üretildi. Tamamen sentetik terimi, malzemenin içinde bulunan hiçbir molekülün doğada doğal olarak bulunamayacağı anlamına gelir. Baekeland’ın bu icadından sonra sürekli gelişmeye devam eden plastik endüstrisi, 2. Dünya Savaşı döneminde artan plastik ihtiyacı ile büyük bir ivme kazandı.
Plastik Kirliliği Nasıl Oluşur?
Okyanuslar, Dünya üzerinde geniş yer kaplar ve çok fazla çeşitlilikteki canlıya ev sahipliği yapar. Diğer canlıların da yaşaması için gereken ekosistemi oluşturur. Dünya yüzeyinin %72’sini kaplayan okyanuslar aynı zamanda Dünya üzerindeki su kaynaklarının %97’den fazlasını oluşturur ve soluduğumuz oksijenin %70’inden fazlasını barındırır.
Plastik kirliliğini en çok denizlerde ve etkilerini de deniz canlılarında görürüz. Fabrika atıkları, şehirlerden nehir ve kanalizasyonlar yoluyla denizlere dökülen atıklar, çöp yığınlarından kurtulup yolunu deniz sularında bulan atıklar, tuvaletlere atılan atıklar, polyester içeren tekstil malzemelerinin yıkanması ile kanalizasyona karışan mikroplastik atıklar denizlerin kirlenmesine sebep olur.
Çok dayanıklı ve esnek bir madde olan plastik doğada bozunmadan çok uzun süre durabilir. Örneğin plastik bir şişe deniz ortamında 450 yıl bozunmadan kalabilir. Zaman içinde çok küçük parçalara ayrılır ama yok olmaz, mikroplastik kirliliği olarak karşımıza çıkar. Büyük plastik parçalarını temizlesek bile mikroplastikler yüzünden denizlerimizi ve karaları plastikten arındırmak mümkün olmayacaktır. Bundan sonraki çözümler daha fazla kirlenmesini engellemek yönünde olmalıdır.
Mikroplastik kirliliğinin en büyük sorumlularından bazıları araba lastikleri ve sentetik tekstillerdir. Araba lastiklerinden dökülen çok küçük plastik parçacıklar ve yıkadığımız sentetik tekstil ürünlerinden çıkan parçacıklar kanalizasyonlar aracılığıyla nehirlere ve denizlere karışır.
Birleşmiş Milletler’in açıkladığı sayılara göre; dünya çapında en az 800 canlı türü okyanus molozlarından etkilenmektedir ve bu molozların %80’e yakını plastikten oluşur. Her yıl üretilen yaklaşık 200 milyon ton plastiğin, 8 milyon tondan fazlası okyanuslara dökülmektedir. Eğer bu hızda devam ederse, 2050 yılında, okyanuslardaki tüm canlılardan daha fazla plastik atık olacağı düşünülmektedir.
Plastiğin İnsanlar İçin Zararları Nelerdir?
Okyanuslardaki plastik kirliliği son yıllarda devletler için, bilim insanları için, sivil toplum kuruluşları için önemli bir çevre sorunu konusu haline gelmiştir. Bununla birlikte, tüketici ürünlerinde kullanılan plastiklerin üretimi konusunda, devletler yeni kurallar belirlemeye başlamıştır. Ancak bu kurallar plastik kirliliğini azaltmaya veya tümden ortadan kaldırmaya yetmemektedir. Dolayısıyla, okyanuslarla birlikte denizlerdeki ve hatta nehirlerdeki canlılar da bu kirlilikten payını almaktadır.
Bu durum deniz ürünlerini tüketen biz insanları da etkiler çünkü insanların tükettiği deniz ürünlerinin yaşadığı ortamlarda çeşitli plastikler ve plastiklerden yayılan çeşitli kimyasallar bulunur. Bu yüzden insanlar, tükettikleri besinler ile farkında olmadan zararlı kimyasallara maruz kalır.
Plastiklerden direkt olarak gelen zararlı elementler kurşun, kadmiyum ve cıvadır. Bu elementler balıkların çoğunda bulunmaktadır.
Bazı plastiklerde bulunan dietilheksil ftalat (DEHP) kanserojendir. Bu kimyasal maddelerin meme ve prostat kanseri, erken ergenlik, düşük doğum ağırlığı, şeker hastalığı, metabolizma bozuklukları, üreme sorunları ve cinsel isteksizlik gibi hastalık ve sorunlara yol açtığına dair kanıtlar bulunmuştur.
Bu kimyasallara bir diğer örnek olarak bisfenol-A (BPA) maddesi verilebilir. BPA’nın, insan vücudunda endokrin sistemini etkilediğini gösteren birçok çalışma vardır. Suya ya da plastik şişelere konulan sıvılara karışan BPA, AB ülkelerinde ve Türkiye’de biberonlarda ve çocuk ürünlerinde, Japonya’da ise konserve kutuların iç yüzeylerinde kullanımı yasaklanmıştır. Ancak BPA plastik üretiminde kullanılan zararlı kimyasallardan yalnızca biridir ve BPA kullanımının yasaklandığı ülkelerde alternatif olarak kullanılan maddelerin zararları tam olarak bilinmemektedir.
Tabii bu, buzdağının sadece görünen tarafıdır; çünkü plastik kirliliğinin etkilerini ortaya çıkaracak ve bütün dünyayı ve insanlarını kapsayan araştırmalar yapmak mümkün değildir. Kaynak: Plastik Nedir