Peyami Safa Hayatı? 1899, istanbul 15 Haziran 1961 Türk hikaye ve romancısı. Server Bediî takma ismini de kullanan yazar romanlarının yanı sıra, düşünsel yapıtları, polemikleri, köşe yazarlığı ve gazeteciliği ile de tanınır Hayatı Servet-i Fünun dönemi şairlerinden ismail Safanın oğludur. Sivasa sürgüne gönderilen babasının orada ölmesi üzerine 1901 yılında iki yaşında yetim kalmış, bu yüzden Yetim-i Safa adıyla anılmıştır. Babasız büyümenin acılarının yanısıra, sekiz dokuz yaşlarında yakalandığı bir kemik hastalığı dolayısıyla 17 yaşına kadar, bu hastalığın fiziksel ve ruhsal bunalımlarını yaşamıştır. Sonradan bu günlerini ünlü Dokuzuncu Hariciye Koğuşu adlı romanında dile getirmiştir. Ayrıca Fatih Harbiye gibi diğer romanlarında da kendi hastalığının buhranını yansıttığı karakterlere rastlanır.
Peyami Safa Hayatı
Hastalık ve savaşın yol açtığı maddi sıkıntılar dolayısıyla öğrenimini sürdürememiş, o sıralar Maarif Nazırı olan Recaizade Ekrem Bey Recaizade Mahmut Ekrem, bu görevinden ayrılınca onu Galatasaray Lisesinde okutma vaadini yerine getirememiş, Peyami Safa da hayatını kazanmak ve annesine bakmak için Vefa idadisindeki öğrenimini yarıda bırakmıştır.
Karton Matbaasında bir süre çalışan Peyami Safa, oks sınavını kazanarak Posta Telgraf Nezaretine girmiş, Birinci Dünya Savaşının başlamasına kadar orada çalışmıştır 1914. Daha sonra Boğaziçindeki Rehber-i ittihat Mektebinde öğretmenlik yapmaya başlamıştır. Dört yıl çalıştığı bu okulda, hem öğretmiş, hem de kendi çabasıyla Fransızcasını ilerletmiştr.
1918 yılında ağabeyi ilhami Safanın isteğine uyarak öğretmenlikten ayrılmış ve birlikte çıkardıkları 20. Asıradlı akşam gazetesinde Asrın Hikâyeleri başlığı altında yazdığı öykülerle gazetecilik yaşamına başlamıştır. imzasız olarak yazdığı bu hikayelerin tutulması üzerine Server Bediî takma adını kullanmaya başlayan Peyami Safa, daha sonra 1921de Son Telgraf gazetesinde yazmış, oradan da Tasvir-i Efkâra geçmiştir. Daha sonra Cumhuriyet gazetesine geçmiş, 1940 yılına kadar bu gazetede fıkra ve makalelerinin yanısıra, roman da tefrika etmiştir.
1960’lı yıllara kadar başta Milliyet olmak üzere birçok gazete ve dergide yazan Peyami Safa 27 Mayıstan sonra Son Havadis gazetesinde yazmaya başlamıştır 1961. Aynı yıl Ezurumda yedek subaylığını yapmakta olan oğlu Mervenin ölümü üzerine büyük bir sarsıntı geçiren Peyami Safa, iki üç ay sonra istanbulda vefat etmiştir. Ayrıca sevilen bir şair olmasına rağmen doğum tarihi nezaman bilinmiyor.
Safa’nın Edebi Hayatı
Yazı hayatına 20. Asırdaki hikayeleriyle başlayan Peyami Safa, tam 43 yıl, hemen hemen hiç ara vermeden Türkiyede yayımlanan birçok gazete ve dergide çeşitli zamanlarda fıkra, makale, deneme ve romanlarını yayımlamış, son derece verimli bir yazar olmuştur.
Peyami Safa Kendi kendini yetiştirmiş bir kişi olan Peyami Safa, çağın düşünce akımlarıyla ilgilenmiş, siyasal sorunlar karşısında tavır almış, bu yüzden Türk basınında derin izler bırakan polemiklere girişmiştir. Bunlar arasında en ünlüleri Nâzım Hikmet, Nurullah Ataç, Sabiha ve Zekeriya Sertel ve Aziz Nesinle yaptığı kalem kavgalarıdır.
Peyami Safa ilk romanlarında sola yakın görüşler taşıyan Peyami Safa, bir hastanın psikolojisini anlattığı otobiyografik romanı Dokuzuncu Hariciye Koğuşunu 1931 Nazım Hikmete ithaf etmişti. Bu roman hariç, 1922-1939 yılları arasında yazdığı Mahşer 1924, Şimşek 1928, Fatih-Harbiye 1931 ve Biz insanlar 1939 adlı romanlarında Doğu Batı sorunsalını karakterlerde somutlaştırarak işledi.
Safa, bu romanlarında, ruh hallerini çözümlemede, kurguda, dilinin kıvraklığında, anlatım tekniklerindeki denemelerde başarılı bulunurken romanlarında düşünceyi öne çıkarması dolayısıyla eleştiriler aldı. II. Dünya Savaşı sırasında Nasyonal Sosyalistlere yakınlaşmasıyla dikkat çeken Safanın gerçekçi roman çizgisi Matmazel Noraliyanın Koltuğu 1949 ile mistisizme yöneldi.
Peyami Safa ilk uzun hikâyesi Gençliğimizi 1922 yılında neşreden Peyami Safa, para kazanmak amacıyla yazdığı kitaplarında, ilk defa ağabeyi ilhami Safanın takma ad olarak kullandığı, annesi Server Bedia Hanımın adından uyarladığı Server Bediî müstear adını kullanmış, bu takma adla yüzlerce eser vermiştir. Bunlar arasında en sevilenler Cingöz Recai macera romanları ile Cumbadan Rumbaya adlı romanı olmuştur.
Yalnızız romanında insanlığı materyalizmin kör çemberini kırmağa, kendini kaybettiği ruhunu bulmaya çağırmaktadır. Asrımızda insanın bütün problemleri bu noktada düğümlenmektedir. Ve Allah` ı bilmedikçe, insanlık buhrandan buhrana yuvarlanacak, huzur ve sükun bulamayacaktır, der.
Sözde Kızlar da ise mütareke döneminin bunalımlı günlerinde, babasını aramak amacıyla istanbula gelen bir genç kızın macerası çerçevesinde, yüksek tabakanın içinde bulunduğu ahlaki çöküşü ele alır. Peyami Safanın ilk romanlarındandır. Yazılışı eski olmakla beraber, konu günümüzde de tazeliğini korumaktadır. Bugünün kızlarını, onları mesud yahut bedbaht edebilecek hususları birer ibret levhası şeklinde yansıtmaktadır.
Peyami Safa, Türk kültür yaşamında yayımlandığı yıllarda hayli etkili olmuş Hafta, Kültür Haftası 1936, 21 sayı ve Türk Düşüncesi 1953-1960, 63 sayı dergilerini çıkarmıştır.
Asıl ününü romancı olarak yapan Peyami Safa, bazı uzun öyküleri ile de dikkati çekmiş, yazar Batılı kaynakların bir Zalim olarak tanıttıkları hun hükümdarı Atillayı aklamak amacıyla aynı adda bir de tarihsel roman yazmıştır.
Prof. Dr. Memet Tekin, Y. Doç Dr. Mehmet Önal ve Dr. Nan a Lee Peyami Safa hakkında birer doktora tezi vermişlerdir.
Beşir Ayvazoğlunun yazar Peyami Safa hakkında Ötüken Yayınlarından çıkmış, biyografik bir eseri bulunmaktadır. Kaynak: Peyami Safa Hayatı