Münir Özkul Hayatı? Türk tiyatro ve sinema oyuncusu. Türk tiyatro ve sinema tarihine damgasını vurmuş önemli isimlerden biridir. ismail Dümbüllüden devraldığı ünlü kavukla tiyatro sahnelerindeki başarısını canlandırdığı Yaşar Usta, Turşucu Yaşar ve Kel Mahmut gibi karakterlerle de sinema oyunculuğundaki ustalığını gözler önüne sermiştir. Türk sinema tarihinde özellikle, karakter oyunculuğunda başta gösterilen isimler arasındadır.
Münir Özkul Hayatı
Ardından da, istanbul Şehir Tiyatrosunda profesyonel oyunculuk kariyerine devam etmeye başladı ve artık bağımsız çalışabilecek düzeye geldiğine kanaat getirerek, özel sektöre geçiş yaparak Ses Tiyatrosunda sergilenen oyunlarda rol almaya başladı. Ancak buradaki çalışması uzun soluklu olamadı ve hemen ardından yien özel bir tiyatro olan Küçük Sahneye geçti.
Küçük Sahne, genç oyuncunun kariyerinin yükselişinde bir dönüm noktası oldu. Çünkü, ilk defa önemli bir oyunda rol alma şansı doğdu. Sadri Alışık, Nevin Akkaya, Şükran Güngör ve Cahit Irgat gibi güçlü oyuncularla, yönetmenliğini Muhsin Ertuğrulun yaptığı ve Steinbackin aynı adlı romanından tiyatroya uyarlanan Fareler ve insanlarda oynadı. Yeteneği Musin Ertuğrulun gözünden kaçmayan Özkul, Küçük Sahnede ayrıca, Yarış, Onikinci Gece, Aşağıdan Yukarı ve Karışık iş gibi başarılı oyunlarda da yer aldı.
Tiyatro sahnelerinden tesadüfen film setlerine geçişi 40lı yılların sonuna denk düşen Özkul, askerliğini yaptığı dönemde, Vatan ve Namık Kemal adlı filmde yönetmen asistanlığı yapan arkadaşı Sırrı Gültekini ziyaret için Yeşilçama gittiği birgün ilk defa bir filmde figüran olarak rol aldı. Üniformalı bir figüran arayışı içinde olan arkadaşının ricasını kırmayarak, biraz da komik bir anı olsun diye kamera karşısına geçti ve rol aldığı 400ün üzerinde filmle, Türk sinemasına damgasını vuran önemli karakter oyuncuları arasına girmesini sağlayacak sinema serüveni böylece başlamış oldu.
Münir Özkul 50’li Yılların Başlarında
ilk olarak beyaz perdenin siyah beyaz karelerinde küçük rollerle karşımıza çıkan Özkul, ilk defa 1950 yılında, senaryosu ihsan Koza ile Nazım Hikmet tarafından yazılan ve Vedat Arın yönetmenliğinde çekilen Üçüncü Selimin Gözdesi adlı bir ipek Film yapımında yer aldı. Hemen ardından, 1951de, yine birer ipek Film yapımı olan Yavuz Sultan Selim ve Yeniçeri Hasan ile Lale Devrinde yardımcı oyuncu olarak kamera karşısına geçen Özkul, aynı yıl, Muhsin Ertuğrulun yönetmenliğinde çekilen Evli mi Bekar mı ve Baha Gelenbevinin yönettiği Barbaros Hayrettin Paşa adlı filmlerde başrol oynadı.
Yabancı sinemanın tipik karakterlerinden etkilenen Türk sinemasında, Burhan Felek tarafından Lorel-Hardi ikilisinin kendi kültürümüze uyarlanmasıyla dönüştüğü Edi-Büdü ikilisinin 1952 yılında sinemaya aktarılmış versiyonu olan Edi ile Büdü Tiyatrocu ve Edi ile Büdü filmlerinde Vasfi Rıza Zobu ile birlikte rol alan Özkul, artık sinema çevrelerinde adını duyurmaya, halktan büyük ilgi görmeye başlamıştı. ilk yıllarında genellikle ipek Film yapımlarında yer alan oyuncu, çoğu zaman komedi türü filmlerde rol aldı ve özellikle mimikleriyle, samimi tavırlarıyla halk tarafından kısa sürede benimsendi. Ancak asıl başarısını Arzu Film yapımlarıyla yakaladı.
1953 Yılında
Muhsin Ertuğrulun yönettiği Halıcı Kız filminde yer aldıktan sonra kariyerinin önü iyice açıldı. Aynı yıl, fantastik bir komedi olan ve senaryosu yine ihsan ipekçi ile Nazım Hikmet tarafından yazılan Balıkçı Güzeli/1002. Gece ve ardından, 1956 da çekilen Kalbimin Şarkısı adlı duygusal film ile karakter oyunculuğuna doğru yönelişe geçen Özkul, Miras Uğrunda ve Zeki Mürenin başrolünü oynadığı Altın Kafes ile oyunculuk gücünü ortaya koyarak dram, duygusal, komedi gibi farklı türlerde her kalıba girebilen bir oyuncu olduğu kanısını pekiştirmeye başladı.
Sinema çalışmalarının yanı sıra, gönül verdiği tiyatro sahnelerini de bırakmayan Özkul, 1957 yılında Devlet Tiyatrolarının yönetmenliğine getirildi. Sanat kariyerinde adeta bir atılım olarak değerlendirilebilecek bu gelişmenin ardından, Küçük Sahneyi terk etmek zorunda kaldı. Bu durum, sanatçının profesyonel oyunculuğa adım attığı Küçük Sahnenin, ustasını kaybetmesiyle birlikte daha fazla tutunamayarak dağılmasına neden oldu.
1960 ile 1970 yılları arasında kırkın üzerinde filmde rol alan Özkul, daha önce Atlan Karındaşla birlikte tiyatro sahnesine de aktardığı ve oyunun inanılmaz başarısı sonucunda, 1971 yılında Türk tiyatro ve ortaoyunu üstadı ismail Dümbüllüden ortaoyuncular kavuğunu devralmasını sağlayan, Sadık Şendilin yazdığı Kanlı Nigar adlı muhteşem eserin sinema versiyonunda da yer aldı. 1968 yılında, Ülkü Erakalının yönetmenliğinde çekilen filmde, Belgin Doruk ve Selma Güneriyle birlikte rol aldı
Türk sinemasının en verimli dönemlerinden olan 70li yıllara gelindiğinde, geniş bir oyuncu kadrosuna sahip, aile filmlerinde rol almaya başlayan Özkul, özellikle Adile Naşitle iyi bir ikili oluşturdu ve bu ikili halk tarafından da çok sevildi benimsendi. Yakışıklı olmasa da, hatta çirkince bir yüze, uzun ve ince bir fiziğe sahip olsa da birkaç filmde jön rollerde yer alan ve hiçbir zaman kötü rollere yakıştırılamayan Özkul, özellikle bu yıllarda Türk sinemasının klişe konularında fakir ama gururlu, iyi kalpli, babacan karakterleri canlandırdı.
Münir Özkul Hayatı? Münir Özkul 1972 Yılında
Başrollerini Hülya Koçyiğit ile Tarık Akanın paylaştığı Sev Kardeşim adlı Ertem Eğilmez filmindeki başarılı performansıyla, Antalya Altın Portakal Film Festivalinde En iyi Erkek Oyuncu ödülüne layık görüldü.
70’li yıllarda, Ertem Eğilmez imzalı filmlerde unutulmaz rollere hayat veren, ağlatan duygusal replikleri o etkileyici sesiyle Türk izleyicisinin hafızasına kazıyan Özkul, Neşeli Günler, Mavi Boncuk, Aile Şerefi, Gırgıriye serileri, Gülen Gözler ve Bizim Aile gibi filmlerle karakter oyunculuğundaki ustalığını ortaya koydu. Sanatçının unutulmaz rolleri arasında zirveyi ele geçirense, Hababam Sınıfı seri fimlerinde canlandırdığı, disiplinli, ancak yufka yürekli öğretmen Kel Mahmut karakteri oldu. Öyle ki, bu tipleme neredeyse adını aşarak sanatçının lakabı haline geldi ve bu şekilde anılmaya başlandı.
80’li yıllarda duraklama dönemine giren Yeşilçamda video filmlerine yönelişi izleyen Özkul, bu dönemde kalitesi düşük birtakım sinema ve video filmlerinde rol aldı. Ardından, tek televizyonlu dönemin sonlarına doğru dizi çekimlerinin artış göstermesiyle birlikte, 1987 yılında TRTde yayınlanmak üzere çekilen Uzaylı Zekiye adlı dizi için kamera önüne geçti. Bu dizinin ardından birkaç filmde daha rol alan ünlü oyuncu, içkiye olan düşkünlüğünün de etkisiyle sağlığı ile ilgili sorunlar yaşamaya başladı ve özel projeler dışında herhangi bir çalışma yapmadı. 1995 yılında, Kemal Sunalla birlikte, Şaban ile Şirin adlı filmde yer aldı
90’lı yılların ikinci yarısında, bilhassa özel televizyon kanallarının sayısı artış gösterdikçe, Yeşilçama olan rağbet azalmış televizyon ekranlarına yönelik çalışmalar özellikle de dizi yapımları ön plana çıkmıştı. Ancak bu furyadan kendini uzak tutan Özkul, 1996 da, izleyiciden büyük ilgi gören ve senaryosu Kandemir Konduk tarafından yazılan Ana Kuzusu adlı dizide Perihan Savaş ve Ayşen Gruda ile birlikte rol aldı. Aynı yıl, istanbul Atatürk Kültür Merkezinde düzenlenen törenle, jübilesini yaparak tiyatro sahnelerine veda etti. Yaşamı boyunca pekçok tiyatro ve sinema yapımında emeği geçmesine rağmen, zaman zaman ciddi maddi zorluklar içine girmiş olan Özkula, bu geceden elde edilen gelirle bir ev alındı.
1996 Yılında
Veli Çelikin yönetmenliğinde çekilen televizyon filmi Ay Işığında Saklıdırda, Aydan Şener ve Toprak Sergenle birlikte yer aldı. Ardından, 1998 yılında, Hamdi Alkanın Reyting Hamdi adlı televizyon eğlence programında, kısa bir süre için Yarmagül tiplemesinin dedesi rolünü canlandırdı. Usta oyuncunun son kez beyaz perdede göründüğü sinema yapımı ise, 2000 yılında Serdar Akar tarafından çekilen Dar Alanda Kısa Paslaşmalar oldu.
Sanat yaşamı boyunca 400 e yakın sinema filminde ve sayısını kendisinin bile tam olarak bilmediği sayıda tiyatro oyununda rol alan Münir Özkul adına, 26 Mart 2005 tarihinde istanbul Beylikdüzü Academia Center içerisinde Münir Özkul Sahnesi açılmıştır.
içkiye düşkünlüğüyle bilinen sanatçı, özel hayatında da inişli çıkışlı bir seyir izleyerek dört evlilik gerçekleştirmiştir. ilk evliliğini Şadan Hanımla yapan Özkul, kısa süren bu birlikteliğin ardından Suna Selen ile hayatını birleştirmiş ve bu evlilikten Güner adında bir kızı olmuştur. Kızları sekiz yaşındayken, çift boşanma kararı almıştır. Sonrasında Özkul, Tophaneli Örümcek Yaşar lakabıyla anılan Yaşar Hanımla üçüncü evliliğini gerçekleştirmiş ancak bu da uzun sürmemiştir.
Son olarak, halen yaşamını birlikte sürdürdüğü Şadan Hanım ile evlenmiştir. Mankenlik ve CNN Türkte televizyon programcılığı yapan kızı Güner Özkulun girişimiyle, 2005 yılında, sanatçıyı birçok yönden ele alan ve yaşamının bir dönemine farklı şekillerde tanıklık etmiş kişilerin kaleme aldığı yazılardan derlenmiş, Aktör Dediğin Nedir Ki Münir Özkul Kitabı adlı bir kitap yayımlanmıştır. 1998 yılında, T.C. Kültür Bakanlığı, Münir Özkula Devlet Sanatçısı ünvanını vermiştir. Özkul, ismail Dümbüllüden aldığı ünlü kavuğu, 1989 yılında tiyatro oyuncusu Ferhan Şensoya devretmiştir.
1991 yılında ise, en önemli tiyatro ödülleri arasında gösterilen, Dümbüllü Ödülüne layık görülmüştür. 8 Nisan 2007 tarihinde, Mizah Üretenler Derneği, Karikatürcüler Derneği ve Bakırköylü Sanatçılar Derneği tarafından ortaklaşa düzenlenen II. Mizah Ödülleri töreninde, Münir Özkul Özel Ödülü, ünlü tiyatrocu Nejat Uygura verilmiştir. Kaynak: Münir Özkul Hayatı