Kapadokya Nedir
Kapadokya Ne Demek? Kapadokya Ne Demektir? Kapadokya Hakkında? Kapadokya Nerdedir?
Kapadokya Nedir, Kapadokya Anadolu’nun orta kesiminde, Toros Dağlarının kuzeyinde ve Kızılırmak yayı içindeki engebeli platoda yer alan antik bölgeye eskiden verilen isim. Bugünkü Çorum, Yozgat, Sivas, Malatya, Kayseri, Nevşehir, Kırşehir, Niğde, Aksaray illeriyle Amasya, Tokat, Kahramanmaraş, Adıyaman, Adana ve Konya illerinin bir bölümünü içine alıyordu.
Kapadokya bölgesiyle ilgili ilk bilgiler Kültepe’de ele geçen çivi yazılı tabletlerden elde edilmiştir. Edinilen bilgilere göre kapadokya bölgesinin en eski sakinleri Hattiler ve Luvilerdi. M.Ö. 3. bin yıl sonuyla 2. bin yıl başlarında bölgeye gelen Asurlular başta Kaneş (Kültepe) olmak üzere pekçok ticaret kolonileri kurmuşlardı. M.Ö. 2. bin yılın başlarından itibaren Anadolu’ya gelen Hititler
Kapadokya’yı da içine alan bir bölgeye yerleştiler. Daha sonra kurdukları devletin ve onu takib eden imparatorluğun en önemli merkezleri bu bölgede yer aldı. M.Ö. birinci bin yılın başlarında Hititlerin Anadolu’da zayıflayarak Güneydoğu Anadolu ve Mezopotamya’nın kuzeyine çekilmeleri üzerine Kapadokya önce Frigyalıların daha sonra da Perslerin eline geçti. Persler Anadolu’ya Zerdüşt dinini ve ateşe tapma inanışını getirdiler. Bu inanış için bir sembol teşkil eden Argaios (Erciyes) Dağı civarı ateşperestliğin en çok yayıldığı yöre oldu.
M.Ö. 4. yüzyılın sonlarına kadar bölge Perslere bağlı Satraplarca idare edildi. iskender Anadolu’dan
geçerken Kapadokya’da durmadıysa da ona karşı bağımsızlığını ilan eden I. Ariarathes’in üzerine komutanlarından Perdikkes’i gönderdi. Daha sonra Selevkoslara bağlı mahalli krallarca idare edilen Kapadokya, Selevkos Kralı III. Antiokhos’un Magnesia (Manisa) yakınlarında Romalılara yenilmesinden sonra, Romalıların hakimiyeti altına girdi. M.Ö. birinci yüzyıl boyunca çeşitli Pontus ve
Ermeni saldırılarına rağmen Roma’ya bağlılığını sürdüren Kapadokya, M.S. 17’de Roma imparatoru Tiberius tarafından ilhak edildi. Daha sonra Hıristiyanlık döneminde önemli merkezlerden biri haline gelen Kapadokya islamiyetin doğuşundan sonra 7. yüzyıldan itibaren islam ordularının akınlarına uğradı. 647’de hazret-i Muaviye tarafından Kayseri fethedildi. 709’da en önemli sınır kalelerinden olan Tyana islam hakimiyetine girdi. 1072 de Selçukluların idaresine giren Kapadokya Yıldırım Bayezid tarafından Osmanlı topraklarına katıldı.
Bugün antik ve turistik bir bölge olma vasfını koruyan Kapadokya’da düşman hücumlarından korunmak için yer altına oyulmuş birbirine dehlizler veya kuyularla bağlı katlardan meydana gelen Derinkuyu, Kaymaklı, Özkonak, Göztezin, Konaklı yer altı şehirleri vardır. Hayat için her türlü imkanın bulunduğu yeraltı şehirlerinde, dışarıyla bağlantılı
olan koridorlar, bir yatak üzerinde dönen değirmentaşı biçimindeki büyük taşlarla kapatılıyordu. Kapadokya bölgesinde Bizans döneminden kalma tüf (yumuşak) kayalara oyulmuş kiliseler, capellalar, manastırlar ve keşiş hücreleri vardır. Ihlara Vadisi, Zelve, Çavuşin, Ürgüp, Göreme, Avanos, Belisırma Vadisi, Avcılar, Uçhisar, Ortahisar ve Soğanlı Vadisinde yüzün üzerinde kilise ve capella bulunmaktadır. Özellikle Ihlara Vadisi, yapılarının çokluğu ve duvar resimlerinin çeşitliliğiyle dikkati çekmektedir.
Kayalara oyulmuş bu yapıların yanısıra bağımsız yapılar da vardır. Erciyes dağının yamaçlarında kesme taştan yapılmış mahalli özellikler gösteren binalar bulunur. Niğde’nin Aktaş köyündeki Andaval Bazilikası 6. yüzyılın klasik üslübunda, bazilika planında üç sahanlı bir yapıdır. Kayseri’nin Tomarza ilçesindeki Meryem kilisesi mahalli özelikler gösteren mimarisi, kesme taştan cephesindeki işçiliğiyle dikkati çeker. Kırşehir’in kuzeyindeki Üçayak kilisesiyse tamamen tuğlayla yapılmıştır.