Kadın Nedir? Ucunda artı bulunan venüs simgesi kadını simgeler. Bir kadın çizimi kadın, yetişkin dişi olan insan. biyoloji ve cns Biyolojik faktörler tek başına kişilerin kendilerini kadın olarak görmesini veya kadın olarak görülmelerini sağlayan belirleyiciler değildirler. Bazı kadınlar anormal hormonal veya genetik farklılıklara sahip olabilirler kongenital adrenal hiperplasia, kısmen veya tamamen androjen yoğunluğu Sendromu veya diğer koşullar sebebiyle ve hayatlarının ilk aşamalarında tipik dişi fizyolojisine sahip olmayan veya en azından kısmen sahip olan kadınlar, da bulunmaktadır.
Kadın Nedir? Kadın Ne Demek?
Biyoloji terimleriyle dişi vajinal organları üreme sistemi içinde yer almaktadır. Oysa ikincil cns karakteris tikler, eşini cezbetme veya bebek beslemeyi içermektedir.dahası
Terimin Kökeni Türkçeye kadın kelimesi, Eski Türkçe’deki katun sözcüğünden, ses değişimine uğrayarak kadın, ve hatun olarak iki farklı şekilde girmiştir.
Kadınların niteliği ve değeri çok geç anlaşılmış, kendilerine hiçbir zaman gerektiği biçimde davranılmamıştır, desek, abartmış olmayız. Kadına hiçbir zaman gerçek bir bakışla; insan türünün öteki yarısı, dişisi gözüyle yaklaşılmamıştır. Kadın, bazen erkeklerin esiri, malı, mülkü, bazen de onların oyuncağı, eğlencesi, süsü – ziyneti olarak görülmüştür.
1878’de kaleme alınan, ertesi yıl yayımlanan bu satırlardaki gerçekliğin tartışmasını, kavgasını yaşıyoruz bugün, hâlâ!
Şemseddin Sami’nin kitapçığı Kadın, fiziksel ve niceliksel gerçeklikliklerden yola çıkar: Kadın, insan türünün dişisidir, insan türünün yarısıdır. O nedenle de her zaman kadının konumu, toplumun yapısıyla doğrudan ilişkili, orantılıdır. Kadının konum ve durumu, toplumun durumunu gösterir.
19. yüzyıl Osmanlı toplumu için hayli ileri bir bakış bu. Günümüz için de öyle. Kadının konumu ve durumuna baktığınızda, bir şiddet ve korku toplumuyla yüz yüze gelirsiniz.
Sadece son yedi ay içinde erkekler tarfından yüz elli beş –rakamla 155- kadın öldürülmüştür. Ve bu, kayıtlara geçmiş olanlardır. Tam da cinayetler dizisi sürerken erkekler ordusu ve iktidarı, “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele” amaçlı İstanbul Sözleşmesi çöpe atılsın diye uğraşmaktadır.
Düşünsel, kültürel, hukuksal ve insanlık macerasının bilcümle kazanımları şurada dursun… Şemseddin Sami’nin yüz kırk küsur yıl öncesinden işaret ettiği “kadın, erkeğin eş-diğeridir” yalın fiziksel, niceliksel gerçekliği kabul görmemektedir hala. Çünkü aynı yazarın vurguladığı, kadını erkeğin mülkü olarak gören anlayış, hukuk fiilen yürürlüktedir.