ısparta Tarihi
Bu isteğin hemen kabul edilmesi üzerine Pednalissoslular yardım gelecek umuduyla yüreklendiklerinden, kuşatmaya inatla direnir oldular Akhaiosda seferin Komutanlığına Garyerisi atayarak, onunla birlikte 6.000 yaya ve 500 atlıyı yardıma gönderdi. Selgeliler bu kuvvetin geldiğini duyunca askerlerinin çoğuyla ‘Basamaklar denilen yerdeki geçidi tuttular. Sapordaya giriş onların denetimindeydi ve tüm geçit verebilecek diğer yerleri geçilmez hale getirmişlerdi yazmaktadır. Selge güney Pisidiadadır. Pednelissosun yeri kesin olarak tespit edilmiş olmamakla birlikte Selge civarındaki kentlerden birisi olduğu düşünülmektedir
Bugünkü ıspartanın yerinde ya da yakınlarında ilkçağda Baris adlı bir kentin olduğu ve ısparta, adının Baris isminden geldiği düşünülmekte idi. Şehir ve civarında yapılan araştırmalarda herhangi bir kent kalıntısı olmadığı tespit edilmiştir. 1948 yılında L. Robert, bulduğu bir yazıtla bu antik kentin Keçiborlu-Kılıç Kasabası yakınında Faride olduğunu belirtmiştir. ısparta adının ilkçağdaki kökeni olarak Saporda adı üzerinde durulmaktadır. Polybiosdaki V.72 bir metinde Aynı yılın yazında, Selgelilerce kuşatılan ve zaptedilmek tehlikesiyle karşılaşan Pednelissosun halkı Seleukos Prensi Akhaiosa ulak gönderip yardım istedi
Sardes Salihlide üstlenen Seleukos Prensi Akhaios bölgeye göndereceği yardım için Eumenia Çivril, Apameia Dinar, ısparta, Çandır yolunu kullanmış olmalıdır. Bu durumda Saportaya giriş onların denetimindeydi derken sözü edilen geçidin şimdiki ısparta civarında olabileceği ileri sürülmektedir. XIV. yüzyıl arap kaynaklarında ilin bugün bulunduğu yöre Saparta olarak anılmakta, ısparta adının bu sözcükten geldiği sanılmaktadır.
ısparta, Akdeniz, Ege ve iç Anadolu Bölgeleri arasında önemli bir coğrafi noktadadır. tarih boyunca sürekli yerleşim gören göller Bölgesi Pisidia olarak adlandırılmıştır. Bölge güneyden toros Dağları, kuzeyden Acı göl ve burdur Gölü arasından geçen Söğüt Dağlarının uzantıları ve Sultan Dağları ile çevrelenmiştir. Doğu sınırı Beyşehir Gölünün batısından ve güneydoğu köşesinden Manavgat Çayının ortasına kadar olan yeri kaplar.
Bölgeye ilk yerleşimlerin tarihi Üst Paleolitik MÖ 35.000-10.000 ve Mezolitik MÖ 10.000-8.000 dönemlere iner. 1944 yılında Ord. Prof. Dr. Şevket Aziz Kan su ve ekibi tarafından kazısı yapılan ilk Paleolitik merkez Senirce ve Bozanönü yakınında Bozanönü istasyonunun kuzeyinde bulunan tabii mağaralardan Kapalıinde tespit edilmiştir. Aynı ekip tarafından Baladız ve iğdecik Köyü arasında tren yolu açılırken ortaya çıkan kum tepeciğinde yapılan kazıda Mezolitik bir merkez ortaya çıkmıştır. Bu çalışmalar ısparta il sınırları içindeki en erken yerleşimlerdir.
Neolitik Dönemde MÖ 8.000-5.500 bölge Anadolunun en önemli kültür bölgeleri arasındadır. Burdur ilindeki Hacılar, Kuruçay ve Bademağacı höyükleri bu yerleşmelerin en fazla bilinenleri arasındadır. ısparta il sınırları içinde Neolitik malzeme veren Örenköy Höyük Örenköy, Yeniköy Höyük ve Teknepınar Höyükleri Sücüllü olmakla birlikte yeni yapılacak araştırmalarla bu sayının artacağı muhakkaktır. Kalkolitik Çağda da MÖ 5500-3000 bölge önemini sürdürmüştür
il sınırları içinde 12 höyükte Kalkolitik Dönem malzemesi bulunmuştur. Tunç Çağ MÖ 3000-1200 yerleşiminin bol olduğu ısparta ilinde Neolitik ve Kalkolitik yerleşimlerinde üzerinde olduğu toplam 56 adet höyük tespit edilmiştir. Tüm höyüklerde Tunç Çağ yerleşimi bulunmaktadır.
ısparta Akdeniz, Ege ve iç Anadolu Bölgeleri arasında önemli bir coğrafi noktadadır. Tarih boyunca sürekli yerleşim gören Göller Bölgesi Pisidia olarak adlandırılmıştır. Bölge güneyden Toros Dağları, kuzeyden Acı Göl ve Burdur Gölü arasından geçen Söğüt Dağlarının uzantıları ve Sultan Dağları ile çevrelenmiştir. Doğu sınırı Beyşehir Gölünün batısından ve güneydoğu köşesinden Manavgat Çayının ortasına kadar olan yeri kaplar.
Bölgeye ilk yerleşimlerin tarihi Üst Paleolitik MÖ 35.000-10.000 ve Mezolitik MÖ 10.000-8.000 dönemlere iner. 1944 yılında Ord. Prof. Dr. Şevket Aziz Kansu ve ekibi tarafından kazısı yapılan ilk Paleolitik merkez Senirce ve Bozanönü yakınında Bozanönü istasyonunun kuzeyinde bulunan tabii mağaralardan Kapalıinde tespit edilmiştir. Aynı ekip tarafından Baladız ve iğdecik Köyü arasında tren yolu açılırken ortaya çıkan kum tepeciğinde yapılan kazıda Mezolitik bir merkez ortaya çıkmıştır. Bu çalışmalar ısparta il sınırları içindeki en erken yerleşimlerdir. Neolitik Dönemde MÖ 8.000-5.500 bölge Anadolunun en önemli kültür bölgeleri arasındadır.
Burdur ilindeki Hacılar, Kuruçay ve Bademağacı höyükleri bu yerleşmelerin en fazla bilinenleri arasındadır. ısparta il sınırları içinde Neolitik malzeme veren Örenköy Höyük Örenköy, Yeniköy Höyük ve Teknepınar Höyükleri Sücüllü olmakla birlikte yeni yapılacak araştırmalarla bu sayının artacağı muhakkaktır. Kalkolitik Çağda da MÖ 5500-3000 bölge önemini sürdürmüştür. il sınırları içinde 12 höyükte Kalkolitik Dönem malzemesi bulunmuştur. Tunç Çağ MÖ 3000-1200 yerleşiminin bol olduğu ısparta ilinde Neolitik ve Kalkolitik yerleşimlerinde üzerinde olduğu toplam 56 adet höyük tespit edilmiştir. Tüm höyüklerde Tunç Çağ yerleşimi bulunmaktadır.
hitit Döneminde MÖ 1800-1200 metinlerde bölgenin adı Pitaşşa olarak geçmektedir. Çeşitli kaynaklarda farklı yerlerde gösterilen Arzava Ülkesinin muhtemelen klasik çağlardaki Pamphilya ve Pisidia bölgesi sınırları üzerinde yeralmış olabileceği düşünülmektedir. Hititlerin siyasi bir güç olarak ortaya çıkmalarından sonra Arzava konfederasyonunu oluşturan krallıklarla sürekli çekişme içinde olunmuştur. Hitit döneminde Arzava adı verilen bölge olduğu ileri sürülen Pisidia toprakları hiçbir zaman tam olarak Hitit egemenliği altına girmemiştir.
Hitit Devletinin yıkılması ile Friglerin Anadoluda MÖ 750 yılında bir devlet olarak ortaya çıktığı zamana kadar geçen dönem karanlıktır. Friglerin güneydoğudaki hakimiyet sahasının sınırı Yarışlı Gölü ve Düver arasında Frig seramiği bulunması, göl içinde küçük adada Frig iskanının tespiti bu kesimde Frig yerleşiminin varlığını kanıtlamaktadır. Fakat Friglerin yayılım alanının doğusunda kalan Pisidia bölgesini egemenlikleri altına alıp almadıkları ve bu bölgeyle olan ilişkileri bilinmemektedir.
MÖ 695 yılında Kimmerler tarafından yıkılan Frig Devleti yerine Lidyalılar, Batı Anadolu Bölgesinde büyük bir devlet kurmuşlardır. Mermnad sülalesinden Kral Kroisos MÖ 561-547 zamanında en geniş şeklini alan Lidya sınırlarını Herodotusdan öğreniyoruz. Herodotus Kroisosun Likya ve Kilikyalılar dışında Halysin Kızılırmak batısındaki tüm kavimleri hakimiyeti altına aldığını yazmaktadır. Pisidia bölgesinde Lidya hakimiyetine işaret edecek herhangi bir arkeolojik delil bulunmamaktadır. Muhtemelen Lidya Devleti Pisidia bölgesini siyasi olarak kapsamış olmalıdır.
MÖ 547 yılında Sardesi alarak Lidya Devletini yıkan Persler, MÖ 334 yılına kadar Anadoluya hakim olmuş ve Lydia Devleti egemenliğindeki toprakları kontrolleri altına almışlarıdır. Pisidia bölgesi de bu dönemde Pers egemenliğine girmiştir. Tarihi kaynaklarda Pisidia adına ilk kez MÖ 5. yüzyıl sonunda rastlanır. Batı Anadolu satrabı genç Kyros Ağabeyi Pers Kralı II. Artakserksese MÖ 405-359 karşı yapacağı seferin hazırlıklarını gizlemek için Phrigiaya yağma akınları düzenleyen Pisidialılara karşı ceza seferi hazırlıkları içinde olduğunu bildirmiştir. Bu tarihi vesikalar içinde olan ilk Pisidialılar adıdır.
Pisidia topraklarına girmeyerek kuzeyinden geçen Kyrosun ordusu MÖ 401 yılında Kunaksada yapılan savaşta Artakserkses IIye yenilmiştir. Bu savaşla Anadoludaki Pers egemenliği sarsılmıştır. Bağımsızlıklarını elde etmek isteyen Pers Valileri ve Mısır, Kıbrıs ve Anadolunun bazı bölgeleri ayaklanmalara katılmışlardır. Pers Kralı Artakserkses IInin MÖ 386 yılında Greklerle yaptığı Antialkidas Antlaşması sırasında Mısırda XXIX
sülale firavunlarından Akoris MÖ 393-380 isyana teşebbüs etmek isteyen Karya satrabı Hekatomnos ve isyan halinde bulunan Kıbrıs Kralı I Euagorasa her türlü Pisidialılarla bir antlaşma yapmıştır. Bu antlaşma dahilinde ayaklanmaya Pisidialıların da katıldığı bilinmektedir. MÖ 334 yılında Anadoluya giren Büyük iskenderin egemenliğine geçen bölge MÖ 323 yılından ölümüne kadar bu durumunu sürdürmüştür. Büyük iskenderin MÖ 323 yılında Babilde ölmesinin arkasından, halefleri Seleukos ve Lysimakhos arasında MÖ 281 yılında yapılan Kurupedion Savaşında Seleukosun savaşı kazanmasıyla Anadolunun tamamı Suriyeli sülaleye geçmiştir
Bu dönemde Pisidya bölgesinde Seleukoslar tarafından Seleukeia Sidera Atabey-Bayat, Apollonia Uluborlu, Antiokheia Yalvaç kentleri kurulmuştur. Seleukos Kralı Büyük Antiokhosun manisa yöresinde L. Cornelius Scipio komutasındaki Roma ordusuna yenilmesiyle Apameia Görüşmeleri MÖ 190-188 sonucunda Seleukoslar Anadoluda Toroslara kadar olan tüm topraklarını kaybetmiş ve bu topraklar Romalılarca Bergama ve Rodoslular arasında paylaştırılmıştır. Pisidia bölgesi bu tarihten sonra Bergamalıların egemenliğine geçmiş, Attalos IIIün MÖ 133 yılından ölümüne kadar Bergama krallığına bağlı kalmıştır. Kralın vasiyeti üzerine Pisidia bölgesinin de içinde bulunduğu topraklar Romaya bırakılmıştır.
Bu olay aynı zamanda Anadoludaki Roma egemenliğinin başlangıcı olmuştur. Aynı yıl Bergamada krallığın el değiştirmesi ile ilgili çıkan ayaklanma MÖ 130 yılında Romalı komutan M. Perperna ve müttefikleri tarafından bastırılmıştır. MÖ 129 yılında Asia Eyaleti kurulmuş ve Pisidia bölgesi bu eyaletin içine alınmayarak, muhtemelen Bergama isyanının bastırılmasında yardımcı olan ve bu esnada ölen Kappadokya Kralı Ariarathes Vin çocuklarına verilmiş olmalıdır.
Bölge, MÖ 102 yılında M. Antonius tarafından korsanların merkezini oluşturan Kilikia Eyaleti içine alınmış ve MÖ 49 yılına kadar ismen de olsa Kilikia eyaleti içinde kalmıştır. Daha sonra Asia Eyaletine bağlanmıştır. Galat Kralı Amyntas, Antonius tarafından Pisidia ve çevresinde Roma idarecilerinin kuramadığı otoriteyi kurması için MÖ 39 yılında bölgeye kral olarak atanmış ve MÖ 25 yılında öldürülünceye kadar görevini sürdürmüştür. Amyntasın ölümüyle krallığın toprakları Roma imparatoru Augustus MÖ 27-MS 14 tarafından Galatia Eyaleti haline getirilmiştir. Bu eyaletin sınırları zaman içinde değişmiş olsa da Pisidia bölgesi içinde kalmıştır.
Pisidia bölgesinde özellikle imparator Augustus döneminde Roma egemenliğinin simgesi olan koloni kentleri kurulmuştur. Bunlar Antiokheia Yalvaç, Kremna Çamlık, Komoma Ürkütlü, Olbasa Belenli, Parlais Barladır