Humbaracı Ocağı
Osmanlı askeri teşkilatında humbara yapan ve bunu kullanan sınıfın bağlı olduğu ocak. Humbara, demir veya tunçtan dökülmüş el bombası olup, tüfekle atılanları da vardı. Bu silahı kullanana “humbaracı”, amirlerine ise, “humbaracıbaşı” deniliyordu.
Humbaracılar Osmanlılarda eskiden beri mevcud olup, bir kısmı Cebeci bir kısmı Topçu Ocağına bağlıydılar. Humbaracıların asıl kısmı, kapıkulu sınıfları gibi maaşlı olmayıp, timar sahibiydiler. Bunlar devlet merkezinde bulunmayıp, kalelerde hizmet ederlerdi. Bunların timarları, kaleleri civarında bulunurdu. Timarlı humbaracılar 17. asır başlarından itibaren ihmal edildiğinden ehemmiyetleri kalmadı.
Humbaracı Ocağı, aslen Fransız olup 1729’da Türkiye’ye iltica eden ve Müslüman olduktan sonra Ahmed ismi verilen Kont Bonneval tarafından ıslah ve tanzim edildi. Bunlar için Üsküdar’da Ayazma Sarayında yeniden bir imalathane ile kışla yaptırıldı. Bu süretle yeniden teşkilatlanan humbaracıların miktarı üç yüzü timarlı ve üç yüzü ulüfeli olarak 601 kişi oldu. Ocak, oda denilen ve her biri yüz kişiden meydana gelen altı bölüğe ayrıldı. Bunların üçü ulüfeli, üçü de timarlıydı. Her ulüfeli odaya iki yüz akça ile bir odabaşı ve doksanar akça ile iki tane ellibaşı ve elli akça yevmiyeyle üç tane otuzbaşı, otuzar akça yevmiye ile on tane onbaşı, vekilharç, çavuş, imam, cerrah, yazıcı, davulcu tayin edildi. Neferlerin yevmiyesi on sekiz, “alaybaşı” denilen humbaracıbaşının yevmiyesi ise üç yüz altmış akçaydı.
Üçüncü Selim Handan itibaren görülen ıslahat devresinde, 1792’den itibaren Humbaracı Ocağında timarlı ve ulüfeli şeklindeki ayırıma son verilerek, hepsinin devlet merkezinde bulunmaları kabul edildi. 1795’te ise Mühendishane-i Berri-i Hümayünun açılması üzerine Humbarahane kapatılıp talebeleri bu okula nakledildi. Humbaracılar, Sultan ikinci Mahmüd döneminde Vak’a-i Hayriye adı verilen yeniçerilerin kaldırılması sırasında devletin tarafını tutarak büyük bir hizmet yaptılar.