Hipnotizma Nedir
Kişide mevcut şuurluluk durumunun başka bir şahıs tarafından çeşitli etkileme yollarıyla değiştirilmesi sonucunda ortaya çıkan özel uyku hali. Hipnotizma veya daha yaygın olan adıyla hipnozda tam bir uyuma durumu söz konusu değildir. Uyutulan kişi sorulanlara cevap verebilir, telkin edilen bazı istekleri yerine getirebilir. Hipnoz, çok kimsenin zannettiği gibi uyuyanın, uyutanın tamamen iradesi altına girmesi değildir. iki taraflı istek ile bu durum meydana getirilebilir.
On sekizinci yüzyılın ikinci yarısında Avusturyalı doktor Anton Mesmer, hastalarının üzerinden mıknatıslar geçirerek bu kişilerde ilgi çekici durumlar ortaya çıktığını gözlemişti. Mesmer’in uyguladığı bu tedavi sırasında bir çeşit uyku-bilinç değişmesi durumu ortaya çıkıyordu. Mesmer buna “hayvan manyetizması” adını verdi ve doktordan hastaya mıknatıs ile geçen bir kuvvet veya etki ile ortaya çıktığına inandı. Fransız bilim Akademisi tarafından toplanan komite Mesmer’in tedavisinin işlerliğini gördü, ancak onun dayandığı teorik temelleri reddetti ve Paris’te mesleğini yapmasına izin vermedi.
1878’de Fransız sinir mütehassısı J.M.Charcot ve öğrencileri hipnozun çeşitli basamakları olduğunu gösterdiler. Fransız doktoru Bernheim, hipnoz sırasında yapılan telkinin önemini ortaya koydu. Freud de çözümlemekte zor duruma düştüğü vak’alarda hipnozu kurtarıcı olarak görüyordu. Yüzyılımızda da hipnoz üzerinde çalışmalar sürdü ve ikinci Dünya Savaşından sonra iyice hızlandı. 1955’te ingiliz Tıp Cemiyeti, 1958’de Amerikan Tıp Cemiyeti tıbbi tedavide hipnozun yerini kabul ettiler.
Hipnozla ilgili teoriler çok olup, olayı tek başına açıklayabilecek bir teori henüz yoktur. En eski teorilerden birisi, hipnozun bir çeşit uyku olduğudur. Rus fizyoloğu ivan Pavlov bunu daha iyi açıklamış ve hipnozu uykuya geçmeden az önce ortaya çıkan, reflekslerin halen mevcut olduğu bir geçiş durumu olarak tarif etmiştir. 1909’da Sander Frenczi hipnozun bir ana-çocuk anlaşması şeklinde olduğunu iddia etti ve yapanın bir cevap alabilmesi, yahut başarılı olması için nazik bir anne gibi konuşması gerektiğini belirtmiştir. Pensylvania Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Plastik Cerrahı Frank Marlowe; “Hipnoz, belli bir noktada toplanmış yoğun bir konsantrasyondur.” demekte ve ameliyatlarda narkoz vermeden hipnozdan istifade etmektedir.
Hipnozun yapılması
Amaçlanan trans halinin (uyku ile uyanıklık arasında bir durum) sağlanabilmesi için çeşitli metodlar vardır. Bunlardan en bilineni “gözlerin karşılıklı tespit edilmesi”dir. Hipnozcunun gözüne gözlerini diken şahısa giderek gözkapaklarının ağırlaştığı ve rahatlayarak uykuya geçtiği telkin edilir. Gözün sabit olarak bakacağı herhangi bir nesne de aynı işi görmektedir. Bir başka metod da hipnotize edilene, elinde çeşitli hisler duyduğu ve elinin giderek havada yükseldiği telkin edilir. Şurası iyice bilinmelidir ki, hipnoz işi hipnotize edilenin isteği dışında çok nadir istisnalar haricinde yapılamaz ve kişi direnirse onu uyutmak hemen hemen imkansızdır.
Muhakkak ki, hipnoz halinin en önemli özelliği kişide ortaya çıkardığı telkine açık durumdur. Kişi hipnozcu tarafından ortaya konulan fikirleri tereddütsüzce kabul eder. Hatta kişiye hipnozdan sonra yapacağı şeyler telkin edilince onları da kendiliğinden ve zamanları geldiğinde yerine getirir.
Hipnozla trans haline geçirilen kişide ortaya çıkan yarı-uyku durumu üç basamaktan birinde olabilir. Bu basamaklar, “hafif”, “orta” ve “derin” hipnoz olarak nitelenir. Hafif trans denilen durumda, gözler kapalıdır, solunum yavaşlamıştır, kişi ancak basit telkinleri hipnozdan sonra yerine getirebilir. Orta derinlikteki trans halinde kısmi unutkanlık hasıl olur, telkin yoluyla bazı halüsinasyonlar ortaya çıkarılabilir. Derin transta genel unutkanlık ortaya çıkar. Kişi gözleri açık olduğu halde bile telkin edilenleri yapar. Bu şekilde kişinin belli bir vücut kısmında telkinle hissizlik meydana getirilerek cerrahi girişimler dahi yapılabilir.
Genel inanışın aksine, uyutulanın uyandırılmayıp trans halde sürekli olarak kalması diye bir şey söz konusu değildir. Çünkü hipnoz işlemi karşılıklı anlaşma, istek ve iletişim sayesinde ortaya çıkar. Bir tarafın işi bırakması veya istememesi ile hipnoz biter.
Hipnozun kullanılışı
Dişçilik, doğum, cerrahi dallarında hissizlik sağlamak üzere kullanılabilir. Psikiyatristler hastalarına geçmişte olmuş, hatırlamak istemedikleri veya şuuraltına attıkları olayları söyletmek için hipnozdan yararlanırlar. Hipnoz bundan başka çok sigara içme, oburluk, tırnak yeme gibi istenmeyen alışkanlıkları önlemede de kullanılır.
“Otohipnoz” şahsın kendi kendine telkin ile trans hale geçmesidir. Çeşitli işler bu yolla kendi kendinetelkin edilebilir. Örnek verilecek olursa, gece yatarken otohipnoz ile trans haline geçen ve kendine sabah saat 7.00’ye kadar uyuyup o vakitte uyanmasını telkin eden kişi adeta kurulmuş bir saat gibi yedide uyanacaktır.