Hatıra Nedir
Tanınmış kişilerin ömürleri içinde olup biten vakaları, bilhassa görüp şahidi oldukları durumları güzel bir üslüpla yazmalarıdır. hatıra, bir bakıma bunu yazanın şahsi tarihi demektir hatıra yazarının mesleğine, huyuna ve mizacına, eğilimlerine göre edebi, askeri ve sosyal bir muhteva taşıyabilir.Herkesin bildiği bir olaya veya olaylara büsbütün değişik şahsi bir açıdan bakılması hatıraların, belgelik değerini artırır.Mühim bir kimsenin kaleminden çıkan hatıraların sanat, edebiyat, iktisat-siyasi-askeri tarihlere büyük yardımları olmaktadır
hatıra eserinde, yazar tarafsız veya taraf tutucu olabilir. Bunlar, hatıra için kusur değildir. Tam objektifliğin mümkün olmayacağı hatıra eserlerinde asıl önemli olan dürüstlük ve samimiyettir.Ayrıca gerçeği boğacak derecede hissi ve mübalağalı davranmamak, konunun okuyucuların merakını karşılayacak nitelikte olması da aranan diğer hususlardır.
Türk edebiyatında görülen ilk hatıra Orhun abideleridir.Osmanlılarda ise, ikinci Bayezid devrinde Sevadinin Şehzade Ahmed ve çocukları ile kendi hayatını anlattığı Halnamesi bu türün manzüm ilk örneği olarak görünür. Ayrıca BabürŞahın Babürnamesi ile Evliya Çelebinin Seyahatnamesi hatıra türü özellikleri de bünyelerinde taşıyan en eski örneklerdendir. Barbaros Hayreddin Paşanın hatıraları, ise tam bir hatıra türü eserdir.
Tanzimat döneminde akif Paşanın Tabsıra, Ziya Paşanın Defter-i Amal, Muallim Nacinin Ömerin Çocukluğu adlı eserleri bu türde yazılmıştır. ikinci Abdülhamid Hanın hatıraları ise bu türün en ciddi ve dikkate değer örneklerindendir.Ayrıca, HüseyinCahid Yalçının Edebi hatıralar Yakup Kadri Karaosmanoğlunun Zoraki Diplomat, Refik HalidKarayın Üç Nesil,Üç Hayat ve Halid Ziya Uşaklıgilin Kırk Yıl ile Saray ve Ötesi adlı eserleri bu tür içinde yer alır.