Halikarnas Balıkçısı
1910 yılında gazetecilik hayatına başladı. Bu arada resimler, karikatürler çizdi, süslemeler yaptı. 1925 yılında Resimli Hafta Mecmuasında yayınladığı asker kaçaklarının yargılanmaksızın idam edilişlerini tenkid eden bir yazısı yüzünden istiklal Mahkemesinde önce idama sonra Bodruma sürgüne gönderildi. Burada denize ve çiçeğe olan sevgisi daha arttı. O kadar ki, üç yıl sürgün olarak gittiği Bodrumda 23 yıl kaldı. Çok hikayelerinin konusunu oradan çıkardı. Orada süngercilik, balıkçılık ve tarımla uğraşarak geçimini temin etti. 1926 yılından sonraki eserlerinde Halikarnas Balıkçısı adını kullandı.
Sonra çocuklarını okutmak için izmire taşındı. Bir süre belediye bahçıvanlığı yaptı ve yazılarının geliriyle geçindi. Son yıllarını turist rehberliği yaparak, iyon, Roma ve Türk islam devirlerini ve sevdiği Egenin masal ve mitos dolu kıyılarını yabancılara tanıtmakla geçirdi. Sevdalı deniz yazıcısı olan Cevad Şakir, su ve kıyı adamlarının hayallerini bir gözlemci gibi değil, onlar gibi yaşamış ve öyle anlatmıştır. Roman ve hikaye kahramanlarının korku ve hayranlıklarını, kader karşısındaki acizliklerini,
denizin kabarık ve uysal tabiatını, kendi içinde duyarak yansıtmıştır. Eserlerinde devamlı olarak Anadolu, 1071 Malazgirt Zaferinden önce de kat kat bütün devirleri, medeniyetleri, abideleri, kültürleri ile bizimdir. Onu benimsemekten de fazla, kendi malımız olarak bilmemiz, yabancılara karşı savunmamız gereklidir. Anadoluda gelişen medeniyet ve kültürlerin Yunanlılıkla bir ilgisi yoktur. Biz medeniyetimizi elimizle Yunanlılara devrediyoruz. fikrini müdafaa etmiştir.
Hikaye ve romanlarında bütün kıyıları, adaları, tersaneleri, kayıkları, gemileri, yeşil tepeleri, Ege Denizi ve dolaylarını konu edinmiştir. Eserlerinde sınıf çatışması gibi doktrinci ve sanat dışı kompleksler katmayarak insani gerçekler ve her sınıftan iyilerle kötüler üstünde durmuştur.
Uslüba ve plana bakmaz. Denize ait gözlemlerini coşkun gür ve şiirli dille anlatır. Cümlelerini çok uzatır. Bozukça cümle dizileri yapar, sanat disiplininden mahrümdur. Hikaye ve romanlarında olayların akışını keserek araya bilgiler sıkıştırması da önemli bir kusurdur. Bunun yanısıra kıyılara, denize, balıklara, görünen görünmeyen deniz sakinlerine ait efsaneler, inançlar ve fıkraları sade bir üslub içinde anlatır. 1971 yılında Kültür Bakanlığının Devlet Kültür Armağanını aldı. 13 Ekim 1973 tarihinde izmirde vefat etti.
Eserleri
Ege Kıyılarından hikayeler, 1939, Aganta Burine Burinata roman, 1946 Merhaba Akdeniz hikayeler, 1947, Egenin Dili hikaye, 1952, Yaşasın Deniz hikaye, 1954, Anadolu Efsaneleri 1954, Ötelerin Çocuğu roman, 1956, Gülen Ada hikayeler, 1957, Mavi Sürgün Hatıralar, Uluç Reis roman, 1962, Turgut Reis roman, 1966, Egeden Denize Bırakılmış Bir Çiçek hikayeler, 1972, Gençlik Denizlerinde hikaye, 1973