Grev Nedir
Bir bakıma toplu protesto hareketi olan grev, çalışanların aralarında anlaşarak veya sendika gibi bir kuruluşun verdiği karara uyarak topluca işi bırakmaları demektir. işin topluca bırakılması veya bırakılacağı tehditi ile işçiler, işyerindeki faaliyetin tamamen veya kısmen aksamasını gaye edinirler. Belli bir mesleki amaç güden grevler ekseriya kanuni çerçeve içinde yürütülürler.
grev kelimesi Fransızcadan dilimize girmiştir. Pariste iş arayanların topluca bekledikleri meydana Grève denir. Medeniyet tarihinde işi bırakma hareketine piramitlerin inşaatında rastlanır. Burada çalıştırılan işçiler, ücret ödemelerindeki düzensizliği, kötü davranışları ve iş kazalarını protesto etmek için işi bırakmışlardır. Romada da çalışanlar ağır cezalara bir tepki olarak zaman zaman işi bırakma yoluna giderlerdi. işçi grevleri sanayileşme hamleleriyle birlikte kendini gösterir. Grev, önceleri bir suç, sonraları hukuka aykırı bir hareket olarak görülmüş, son zamanlarda ise temel hak ve hürriyetler arasında sayılmaya başlanmıştır.
Hemen hemen bütün sanayileşmiş ülkelerde çalışanlara grev hakkı tanınmaktadır. Bazı ülkelerde greve, gitmeden önce sendikal anlaşmazlıklara çözüm bulmak için belli usüller öngörülmüştür. Siyasi amaçlı grevlerle, kamu görevlilerinin grev yapmaları bazı ülkelerde yasaklanmıştır. grevle ilgili hususlar, anayasalar, kanunlar ve yönetmeliklerle düzenlenir. Japonya gibi bazı ülkelerde grevler, işi ve üretimi uzun süre aksatmak için değil, gösteri maksadıyla yapılır. Bazı Batı Avrupa ülkelerinde ise, işçiler siyasi baskı yapmak için greve giderler. Hükümete ve takip ettiği siyasetlere karşı da grevler düzenlendiği görülür.
Türkiyede grev tarihi 1845 tarihli Polis Nizamnamesine ve 1909 tarihli Tadil-i Eşgal Kanununa kadar uzanır. Beyoğlu Telgrafhanesi işçilerinin 1872 deki grevleri, Türkiyedeki ilk grev hareketi sayılır. 1919-1922 yılları arasında Ankara Hükümetini desteklemek amacıyla istanbulda 20ye yakın grev yapılmıştı. Cumhuriyet devrinde Doğu Anadoludaki ayaklanmayı bastırmak üzere çıkarılan Takrir-i Sükün Kanunu, grevlere ağır bir darbe vurmuştur. 1936da çıkarılan ilk iş Kanunu ise, grevleri açıkça yasaklıyordu.
1961 Anayasası, ilk defa grev hakkını temel sosyal haklar arasında saymıştır. 1982 yılında yeniden hazırlanan Anayasaya gelinceye kadarki dönem içinde yapılan 1590 grevde, 19 milyon işgünü kaybedilmişti. 1982 yılında kabul edilen Anayasadan sonra 1992 yılına kadar 1539 küsür grevde
14.605.000 gün iş kaybı olmuştur. Ülkemizde grev hakkını düzenleyen 1983 tarihli Toplu iş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanununa göre, grev, işçilerin ekonomik ve sosyal çalışma şartlarını koruma veya düzeltme amacına yönelik olmalıdır. Siyasal amaçlı grev, genel grev bütün işyerlerinde
greve gidilmesi, dayanışma grevi başka bir işyeri veya işkolunda alınmış bir grev kararını veya başlamış bir grevi, desteklemek amacıyla işçilerin anlaşarak veya sendikanın verdiği talimata uyarak topluca işi bırakmaları, işyeri işgali ve işi yavaşlatma topluca ve düşük verimle çalışmak suretiyle
üretimi düşürerek işveren üzerinde bir baskı kurmayı amaçlayan toplu bir harekete girişilmesi gibi uygulamalar kanun dışı faaliyet sayılmaktadır. Her hak gibi, grev hakkı da hukuki bir çerçevede kullanılmak zorundadır. Türkiyede grev hakkını düzenleyen kanunlarda zaman zaman değişiklikler yapılmaktadır. 1983 yılında çıkarılan kanuna göre grevlerle ilgili düzenlemelerin belli başlıları şu şekildedir
Toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkili sendikanın nasıl belirleneceği kanunla düzenlenmiştir. Grev kararı da ancak toplu görüşme ve arabuluculuk aşamalarından geçildikten en az altı gün sonra alınabilir. Karşı tarafa bildirilmek üzere notere bırakılan grev kararı ayrıca işyerine asılarak ilan edilir. Grev uygulaması 60 gün içinde uygulamaya konabilir.
Grev kararının alınmasından sonra, işyerindeki işçilerin dörtte birinin mahallin en büyük mülki amirine yazılı başvurmaları halinde grev oylamasına gidilmesi mecburiyeti vardır. Gizli oy, açık tasnif usulüyle yapılan bu grev oylaması sonunda grevin ilanı tarihinde işyerinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının istemediği anlaşılırsa, o iş yerinde grev uygulanamaz.
Grev uygulamasının başlamasıyla birlikte greve katılan işçiler işyerlerinden ayrılmak zorundadırlar. Greve katılmayan veya katılmaktan vazgeçen işçilerin işyerinde çalışmaları hiçbir şekilde engellenemez. Bunların tamamını çalıştırmakta veya hiçbirini çalıştırmamakta işveren serbesttir. Greve katılan işçilerin işyerine giriş ve çıkışı engellemeleri veya işyeri önünde birikmeleri yasaktır. Grev süresince işveren, işçilere ücret ve sosyal yardım ödemez işçilerden sosyal sigorta primi, vergi,
sendika üyelik ve dayanışma ödentisi kesilmez. Grevdeki işçiler başka bir iş tutamazlar böyle bir durumda işveren tarafından işten çıkarılabilirler. işveren de grevci işçilerin yerine sürekli veya geçici işçi alamaz, başkalarını çalıştıramaz, 90 gün içinde grevci işçilere sağladığı konutları boşaltmalarını isteyemez, su, ısıtma vb. hizmetleri kesemez.
Grev sırasında her türlü mal stoklarının işyerinden dışarı çıkarılması, satılması ve işyeri için gerekli madde, araç gereçlerin işyerine sokulması engellenemez. işyerleri ve çevresinde, Bu iş yerinde grev vardır ibaresi dışında hiçbir ibare, ilan ve yazı asılamaz. Grevci işçi sendikası, çalışma serbestliğini bozmamak, zor ve şiddet kullanmamak şartı ile, işyerinin giriş ve çıkış yerlerine, üyeleri arasından en çok dörder grev gözcüsü koyabilir. Grev gözcüleri, işyerine giriş ve çıkışlara engel olamaz ve işyerine giren-çıkanları kimliklerini kontrol amacıyla da olsa durduramaz.
Kanunda sayılan konuları kapsayan temel mal ve hizmetlerle ilgili işyerlerinde, eğitim ve öğretim kurumlarında, askeri işyerlerinde grev yapılması yasaklanmıştır. Ayrıca savaş ve seferberlik durumunda grev yapılamaz. Bakanlar Kurulu, gerekli gördüğü hallerde ve zamanlarda, bazı işyerleri veya işkolları için grev yasağı kararı alabilir.