Görmek Nedir? Yolda yürüdüğümüzde dünyayı görüyoruz görmek Gözlerinize gelen her şeyi ve imgelerin somut tanınmamış renk ve ışık bilgileri beynin süzgecinden tanımlanıp adlandırılıp ve şekle sokulup hatta sansürlenip geçiyor Sonra bu adlanmış işaretlenmiş görüntüye dünyamız diyoruz Oysa ki görmüyoruz. Görme de eksik bir şey yoktur. Sizi gören herkesin gözlemini içeren kendinizin de görüldüğü tam ve bütünsel bir algıdır görme. Sırtınız, yüzünüz her yer tam anlamıyla içindedir bu görmenin. Kimilerinin görmesi öyle güçlüdür ki belli bir mesafede düşen toz taneleri bile görmeleri içindedir.
Görmek Nedir?
Görme mümkün olduğunda insan varlığı ve canlıların tek katmandan oluşmadığını anlarsınız. Evren üst üste binmiş katmanlardan ve boyutlardan oluşur. Bu bahsettiğim görme gibi üstte pek çok görme katmanı mevcuttur.
Görmek Ne Demek?
- 1. Anlamı (eş anlamlısı):
- “Göz yardımıyla bir şeyin varlığını algılamak, seçmek”
- Özelliği / Tipi / Türü; “-i”
- 2. Anlamı :
- “Anlamak, kavramak, sezmek”
- Özelliği / Tipi / Türü; “-i”
- 3. Anlamı :
- “Yanına gidip konuşmak”
- Özelliği / Tipi / Türü; “-i”
- 4. Anlamı :
- “Bir şey hakkında bir yargıya varmak, değerlendirmek.”
- Özelliği / Tipi / Türü; “-i”
- 5. Anlamı :
- “Belirli bir zamanın içinde bir olaya tanık olmak, yaşamak”
Canlıların Hayatında Görmenin Ne Kadar Önemi Vardır?
Hele akıl, şuur sahibi ve envai çeşit duygularla, latifelerle ve istidatlarla donatılmış insan için bakmanın, görmenin değerini ifade etmek çok zor. Her şey görmek ve idrak etmek üzerine bina edilen insanlık âleminde sanat, estetik, icat, ilim, inkişaf ve terakki göz nimeti üzerine bina edilmiştir.
Kâinatta ve yeryüzünde binlerce sanatlı, güzel, ziynetli, süslü eserlerle donatan Rabbim, onlara bakacak gözü, anlayacak şuuru, idrak edecek aklı eşref-i mahlûkat olan, halife-i arz olarak muhatap kabul ettiği insana vermiş.
“Senin tarif edicilerin, eserlerindeki mucizelerdir.” Sözünden, yaratılan her şeyin mucizelerle donatıldığını ve Rabbimizi bizlere tarif ettiğini anlıyoruz. Eşyadaki tüm bu mucizevî güzellikler, nizam, intizam, insicam, simetri gibi ahenkli renkleri, nakışları, incelikleri de ancak gözle görüp akılla idrak edip anlayabiliriz.
Bir et parçası olan gözün yaratılışı, görme fiili, hücrelerinin çalışması, işlemesi ve yenilenmesi esnasında vücuda giren gıdalardan harika bir şekilde yolunu bularak zerreler olarak göze gidip yerleşmeleri ve vazife yapmaları başlı başına bir kudret mucizesi olduğunu düşünmeye değer.
Görmek Nedir?
Hele akıl, şuur sahibi ve envai çeşit duygularla, latifelerle ve istidatlarla donatılmış insan için bakmanın, görmenin değerini ifade etmek çok zor. Her şey görmek ve idrak etmek üzerine bina edilen insanlık âleminde sanat, estetik, icat, ilim, inkişaf ve terakki göz nimeti üzerine bina edilmiştir.
Kâinatta ve yeryüzünde binlerce sanatlı, güzel, ziynetli, süslü eserlerle donatan Rabbim, onlara bakacak gözü, anlayacak şuuru, idrak edecek aklı eşref-i mahlûkat olan, halife-i arz olarak muhatap kabul ettiği insana vermiş.
“Senin tarif edicilerin, eserlerindeki mucizelerdir.” Sözünden, yaratılan her şeyin mucizelerle donatıldığını ve Rabbimizi bizlere tarif ettiğini anlıyoruz. Eşyadaki tüm bu mucizevî güzellikler, nizam, intizam, insicam, simetri gibi ahenkli renkleri, nakışları, incelikleri de ancak gözle görüp akılla idrak edip anlayabiliriz.
Bir et parçası olan gözün yaratılışı, görme fiili, hücrelerinin çalışması, işlemesi ve yenilenmesi esnasında vücuda giren gıdalardan harika bir şekilde yolunu bularak zerreler olarak göze gidip yerleşmeleri ve vazife yapmaları başlı başına bir kudret mucizesi olduğunu düşünmeye değer.
“Meselâ: Tevfik’in (Nur’un birinci Kâtibidir) göz bebeğinde yerleşen zerre, gözün asab-ı muharrike ve hassâse ve şerâyin ve evride gibi damarlara karşı münasib vaziyet alması ve yüzde ve sonra başta ve gövdede, daha sonra heyet-i mecmua-i insâniyyede herbirisine karşı birer nisbeti, birer vazifesi, birer faydası kemâl-i hikmetle bulunması gösteriyor ki; bütün o cismin bütün âzâsını icad eden bir zât, o zerreyi o yerde yerleştirebilir.”
Rum Suresinde; “Şimdi bak Allah’ın rahmet eserlerine…” İnsanları Allah’ın yarattığı güzelliklere, sanat, hikmet, rahmet mucizelerine bakmaya, görmeye ve anlama teşvik ediyor.
Bir Sanat Mucizesi Olarak
Bir kitap ve mektup olarak kâinat ve özellikle dünya üzerinde ve bir nimet sofrası olarak yeryüzündeki sanatlı eserler, süslü işlemeler, renkli meyveler, düşündürücü nizam ve intizamlar gözle temaşa edilerek, akılla tefekkür edilerek anlaşılmaktadır.
Bütün mahlûkata ve mevcudata gözüyle nezaret eden insan, her baktığı güzelliği, güzelliğin sahibini mana-i harfiyle bilerek, anlayarak, inanarak şuurlu bir şekilde okuması gerekiyor. Bizlere emanet olarak verilmiş göz nimetini, nimet sahibinin emir dairesinde kullanırsak değerini bilmiş oluruz.
Kâinat kitabını gözle mütalaa edebiliriz, âlemdeki Allahın sanat mucizelerini, varlıklardaki güzel isimlerinin tecellilerini gözle seyir ve tefekkür edebiliriz. Velhâsıl “Göz, bir hassedir ki, ruh bu âlemi o pencere ile seyreder.”1
Peygamberimiz (asm), “Cennette bir dakika rü’yet-i cemal-i İlahî, bütün Cennet lezaizine faiktir.”2 Buyurmuştur.
Cennet nimetlerinin üstündeki Cenab-ı Hakkın rü’yet-i cemaline layık olabilmek için gözümüzle birlikte bütün azâlarımızla günah kirlerinden uzak durmalıyız.
“Meselâ: Tevfik’in (Nur’un birinci Kâtibidir) göz bebeğinde yerleşen zerre, gözün asab-ı muharrike ve hassâse ve şerâyin ve evride gibi damarlara karşı münasib vaziyet alması ve yüzde ve sonra başta ve gövdede, daha sonra heyet-i mecmua-i insâniyyede herbirisine karşı birer nisbeti, birer vazifesi, birer faydası kemâl-i hikmetle bulunması gösteriyor ki; bütün o cismin bütün âzâsını icad eden bir zât, o zerreyi o yerde yerleştirebilir.”
Rum Suresinde
“Şimdi bak Allah’ın rahmet eserlerine…” İnsanları Allah’ın yarattığı güzelliklere, sanat, hikmet, rahmet mucizelerine bakmaya, görmeye ve anlama teşvik ediyor.
Bir sanat mucizesi olarak, bir kitap ve mektup olarak kâinat ve özellikle dünya üzerinde ve bir nimet sofrası olarak yeryüzündeki sanatlı eserler, süslü işlemeler, renkli meyveler, düşündürücü nizam ve intizamlar gözle temaşa edilerek, akılla tefekkür edilerek anlaşılmaktadır.
Bütün mahlûkata ve mevcudata gözüyle nezaret eden insan, her baktığı güzelliği, güzelliğin sahibini mana-i harfiyle bilerek, anlayarak, inanarak şuurlu bir şekilde okuması gerekiyor. Bizlere emanet olarak verilmiş göz nimetini, nimet sahibinin emir dairesinde kullanırsak değerini bilmiş oluruz.
Kâinat kitabını gözle mütalaa edebiliriz, âlemdeki Allahın sanat mucizelerini, varlıklardaki güzel isimlerinin tecellilerini gözle seyir ve tefekkür edebiliriz. Velhâsıl “Göz, bir hassedir ki, ruh bu âlemi o pencere ile seyreder.”1
Peygamberimiz (asm), “Cennette bir dakika rü’yet-i cemal-i İlahî, bütün Cennet lezaizine faiktir.”2 Buyurmuştur.
Cennet nimetlerinin üstündeki Cenab-ı Hakkın rü’yet-i cemaline layık olabilmek için gözümüzle birlikte bütün azâlarımızla günah kirlerinden uzak durmalıyız.