Gılgamış
Destanda ve şiirlerde adı geçen Gılgamış büyük ihtimalle M.Ö. üçüncü bin yılın ilk yarısında Mezopotamyanın güneyinde Urukta hüküm sürmüş olan bir kraldır. Dolayısıyla Kiş Hükümdarı Agga ile aynı çağda yaşamışlardır. Tufandan sonraki Sümer kralları listesinde de söz edilen Gılgamışa, kutsal bir kişilik izafe edilmektedir. Destan ve şiirlerde anlatılan ve Gılgamışa ait olduğu söylenen kahramanlıkların tarihi belgesi yoktur. ilahi dinlerin bozulduğu, putlara tapıldığı bir zamanı anlatan Gılgamış Destanı hakkında bu tabletlerden başka bilgi bulunamamıştır.
Ninovada bulunan yazılı tabletlere göre Gılgamış büyük bir savaşçı, yapıcı, yeryüzünde ve denizlerde olup bitenleri bilen yarı tanrı, yarı insandır. Zalim ve sert bir idarecidir. Uruk halkı başka tanrılara başvurarak onun bu sert idaresinin önlenmesini isterler. Gök Tanrısı Anu, Gılgamışın sert ve zalim idaresini engelleyebilmek için Enkiduyu yaratır. Enkidu daha önce hayvanlar arasında yaşamış vahşi bir insandır. Fakat Gılgamışın, gönderdiği bir fahişe Enkiduyu şehre getirir ve uysallaştırarak şehir hayatına alıştırır. Enkidu kısa sürede şehirlilerin hayat biçimine alışarak Uruka gelir. Gılgamış onu beklemektedir. Bu bilgiler birinci tablette anlatılmıştır.
ikinci tablette bildirildiğine göre Enkidu ile Gılgamış arasında bir güç denemesi yapılır. Bu güç denemesinden Gılgamış üstün çıkar. Bundan sonra Enkidu Gılgamışın dostu ve yoldaşı olur. Üçüncü, dördüncü ve beşinci tabletlerde bildirildiğine göre Gılgamış ile Enkidu uzaktaki bir sedir ormanının korucusu Huvavayı öldürmeye giderler. Eldeki parçalarda bu mücadelenin neticesiyle ilgili bilgi yoktur. Altıncı tabletteki bilgilere göre Uruka dönmüş olan Gılgamış Aşk Tanrıçası iştarın evlenme teklifini geri çevirir, tanrıçanın onu yok etmek üzere gönderdiği kutsal boğayı da Enkidunun yardımıyla öldürür.
Yedinci tablet Enkidunun gördüğü bir rüya ile başlar. Enkidu rüyasında boğayı öldürmesi sebebiyle Ea, Anu ve Şamas adındaki üç tanrının, kendisini öldürmeye karar verdiklerini görür. Bunun üzerine Enkidu hastalanır ve ölür. Sekizinci tablette Gılgamışın Enkidu için yaktığı ağıt ve onun için düzenlediği büyük cenaze töreni anlatılır.
Dokuzuncu, onuncu ve onbirinci tabletlere göre Gılgamış, Babil tufanından sağ kurtulan Utnapiştimi bularak ölüme yakalanmamanın sırrını öğrenmek için tehlikeli bir yolculuğa çıkar. Sonunda Utnapiştime ulaşır. Utnapiştim ona tufanın hikayesini anlatır ve gençliğini geri getirecek bitkiyi nerede bulacağını gösterir. Gılgamış, bitkiyi elde ettikten sonra bir yılana kaptırır ve üzüntülü olarak Uruka döner. Destana ek özelliğinde olan on ikinci tablette pukku ve mikku adı verilen nesnelerin kaybolması anlatılır.
yayımlandı. G. Contenau tarafından da Epopée de Gilgamesh adıyla 1939 da Pariste Fransızcaya çevrilmiştir. Muzaffer Ramazanoğlu tarafından Türkçeye çevrildi. Orhan Asena, Tanrılar ve insanlar adlı oyununun konusunu Gılgamış Destanından almıştır. Nüvit Kodallı, Orhan Asenanın oyunu için hazırladığı sahne müziği üzerine Gılgamış Operasını bestelemiştir. Melih Cevdet Anday da Ölümsüzlük Ardında Gılgamış adlı eserinde bu destandan faydalanmıştır.