Genel Arkeoloji Nedir
Boğazköy (Hattuşaş) Çorum’un Sungurlu ilçesinin 22km güneydoğusundaki Boğzkale ilçesinin (Boğazköy) 4km doğusundadır. Şehir kuzeyden güneye doğru 300m yükselir. Kuzeyde kalan kısıma “Aşağı Şehir” güneyde kalan kısıma “Yukarı Şehir” denir. Boğazköy kalıntıları ilk olarak Fransız gezgin ve arkeolog Charles Texier tarafından keşfedilmiştir. 1893-1894 yılında başlayan kazılardan sonra 1906’da Alman Hugo Winckler ile ist.Ark Müzesi’nden Thedor Makridi çivi yazısı ile yazılmış büyük bir Hitit arşivi bulmuşlardır. Boğazköy’de (Hattuşaş) M.Ö. III. binden itibaren yerleşim görülmektedir. Bu dönemdeki yerleşmenin Büyükkale ve çevresinde olduğu tespit edilmiştir. M.Ö. 19. ve 18. yüzyıllarda Aşağı Şehir’de Asur Ticaret Kolonileri Çağı yerleşmeleri görülmektedir ve şehrin adına ilk kez bu çağa ait yazılı belgelerde rastlanmıştır.
Hattuşaş’ın M.Ö. 18.yy’da Kuşşara kralı Anitta tarafından tahrip edildiği ortaya çıkan yazıtlardan anlaşılmaktadır. Belgelere göre hemen bu tahripten sonra yaklaşık M.Ö. 1700 yıllarında yeniden yerleşime açılan Hattuşaş 1600’lerde Hitit devletinin başkenti olmuştur kurucusu tıpkı Anitta gibi Kuşşara kökenli olan I.Hattuşili’dir.
Hitit Devletinin başkenti olan Hattuşaş dönemin mimarlık ve sanatının odak noktası olmuştur. Hattuşaş sözcüğü Hattus sözcüğünden yani Hatti insanlarının verdiği orijinal addan gelir. Çok geniş bir alanı kapsar. Uzun zamandan beri yapılan kazılarda 5 kültür katı ortaya çıkmıştır. Bu katlarda Hatti, Asur,Hitit, Frig, Galat, Roma ve Bizans dönemlerinden kalma kalıntılar bulunmuştur. Kalıntılar Aşağı kent, Yukarı Kent, Büyük Kale (Kral Kalesi), Yazılıkaya’dan oluşmaktadır. Burada bulunan kalıntılar Kral Sarayı, iki katlı Arşiv Yapısı (3500 çivi yazılı tablet bulunmuştur.) , Hitit Dönemi’nden kalma dört tapınak , anıtsal kapılar (Kral Kapısı, Sfenksli Kapı, Aslanlı Kapı, Poternli Kapı ve Batı Kapısı), Tanrı “Teshup” ‘un tapınağı bulunmaktadır.
Hatuşaş’ın “Yukarı Şehir” olarak bilinen kesimi 1 km² den daha büyük bir yüzölçüme sahip, eğimli bir arazidir. Bu alan M.Ö. 13. yüzyılda Geç imparatorluk Çağında şehrin gelişmesine sahne olmuştur. Yukarı Şehir’in geniş bir bölümü yalnızca tapınak ve kutsal alanlardan oluşmaktadır. Yukarı Şehir geniş bir kavis halinde onu güneyden çeviren bir surla donatılmış olup, sur üzerinde 5 kapı mevcuttur. Şehir surunun en güney ucunda ve kentin en yüksek noktasında bastion ile sfenksli kapı yer almaktadır. Diğer dört kapıdan güney surunun doğu ve batı ucunda karşılıklı Kral Kapısı ve Aslanlı Kapı yer almaktadır.
Yukarı Şehir’de görülen yapılaşma üç evrelidir. Birinci evre ilk surların inşaatı ile çağdaştır. ikinci evre, surlarda görülen ilk tahribattan sonraki yeniden yapım ve tapınak kentinin son biçimini almış olması ile belli olan evredir. Son evrede ise mevcut yapılarda görülen tadilat ve tamiratlar dışında dinsel amaçlar dışında bir yeni yapılaşma başlamıştır. Yukarı Şehir’de “Mabedler Mahallesi” olarak bilinen alan sfenksli kapıdan Nişantepe ve Sarıkale’ye kadar uzanır. Bu alanda çeşitli evrelere ait bir çok tapınak açığa çıkarılmıştır. Tapınak planlarının genel karakteri, bir orta avludan girilen ve birer dar ön mekân ile derin ana mekânlardan oluşan kült odaları grubunun yapıyı biçimlendirmesidir. Tapınaklarda ele geçen malzemeler beş gruba ayrılmaktadır. 1- Seramikler, 2- Aletler, 3- Silahlar, 4- Kült objeleri, 5- Yazılı belgeler.
Kuzey ve güney binası dışında önemli bir yapı da Batı Binası ve Saray Arşividir. Büyük bir yangınla tahrip olmuş binanın yamaçta iki bodrum katı olduğu düşünülmektedir. Bu iki bodrum katında yaklaşık 3300 adet bulla ve 30 çivi yazılı tablet bulunmuştur. Bullaların 2/3’ü büyük kral mühürleri taşımakta ve kronolojik listeye göre I. Şuppiluliuma’dan Hattuşaş’ın son kralı ve onun torunu II. Şuppiluliuma’ya kadar kralları temsil etmektedir. Kral mühürleri yanında kraliçe mühürleri de açığa çıkarılmıştır.
Hattuşaş örenyerinden Büyükkale’de yapılan kazılar M.Ö. 13.-14. yüzyılda Hitit krallarının saray yapılarını ve bunları koruyan sur sisteminin özelliklerini gün ışığına çıkarmıştır. Giriş kapısı güneybatıda olan kalenin surları, sandık duvar tekniğiyle inşa edilmiştir.
Büyükkale’de bir bütün halinde saray yapısı görülmez, kazılar sonucunda ortaya çıkan farklı boyutta ve türdeki yapılar, büyük iç mekânlar, avlular ve direkli galeriler yoluyla birbirine bağlanarak kale içindeki bütünü oluştururlar. Kalede arşiv odaları, depo odaları, büyük kabul salonu, su kültü ile ilgili bina ve kutsal mekânlar yer almaktadır. Hitit sonrasında ise kalede Frig yapı kalıntılarına rastlanmıştır.
Boğazköy’de en önemli mimari alanlardan birisi de Büyük Mabet’tir. Hattuşaş’ta kuzey şehrin merkezini oluşturan Büyük Mabet, Hati’nin Fırtına Tanrısı ve Arinna Şehri Güneş tanrıçasının evi olarak yapılmıştır. Tapınağın çevresinde kaldırım taşlı yollar, meydanlar ve bunların arkasında bu yollara açılan dört yönde depo odaları yer almaktadır. Büyük Mabet, Aşağı Şehir mahallelerinden bir duvarı ile ayrılmaktadır. Taş bir teras üzerine kurulan Büyük Mabet’in, kutsal bir merkez olduğu kadar, ekonomik bir merkez olarak da kullanıldığı magasinlerde açığa çıkarılan büyük küplerden anlaşılmıştır. Yine mabedin doğu magasinlerinde tabletlerin bulunması burada bir arşivin olduğunu da ortaya koymuştur.