Gazneli Mahmüd
Herat, Belh, Bust ve Kabili zaptetti. iran ve Irak taraflarında hüküm süren Şii Büveyhiler 932-1062 ile önce savaş ve sonra sulh ederek saltanatını tanıttırdı. Şafii alimi Ebü Hamid isfahaniyi Bağdattaki Abbasi halifesine gönderdi. Halife el-Kadir 991-1030, Gazneli Mahmüdun elçisini memnüniyetle karşıladı. Yeni hükümdara saltanat alametlerinden hilat, taç, bayrakla birlikte, sahib olduğu ülkelerin
Ahidini gönderip, Yeminüd-Devle, Veli Emirül-Müminin ve Emirül-Mille lakablarını verdi. Sultan, gönderilenleri kabulden sonra islam dinini yaymak ve islam düşmanlarıyla mücadele etmek için her yıl Hindistana sefer yapmayı vadetti. Bundan sonra başşehir Gaznede büyük bir merasimle hilati ve tacı giyen Mahmüd, Abbasi Halifesi El-Kadir adına hutbe okuttu.
Sultan Mahmüd sırasıyla Horasan ile bugünkü Afganistan ve Belücistan denilen ülkeleri tamamen hükmü altına aldı. Maveraünnehr Hanı ilikHan ve sonra Kadir Hanla savaşarak, Ceyhünun ötesine ve
Harezme kadar sınırlarını genişletti. Şii Büveyhilerden iran ve Irak taraflarında Rey, isfehan, Kazvin, Save, Zencan, Ebher şehir ve kalelerini alıp, sapık akımlara kapılanları şiddetle cezalandırdı. Rafiziliği ve felsefi ideolojilere ait kitapları imha ettirip, yıkıcı faaliyetlere katılanları sıkıca takib ettirdi
Gazneli Mahmüd böylece ülkesinin kuzey cephesini emniyete aldıktan sonra, tahta çıkarken yaptığı yemine ve verdiği söze sadık kalarak Hint seferlerine başlamaya karar verdi. Eylül 1000 tarihinde ilk Hind Seferine çıkan Sultan Mahmüd, bu tarihten 1027 yılına kadar Hindistana on yedi büyük sefer düzenledi.
Birinci seferine Eylül 1000 tarihinde çıktı. Kabilin doğusunda Lamgan bölgesinde Hintlilerin elinde bulunan birkaç kaleyi zabtederek geri döndü. Sultan Mahmüdun ikinci Hind Seferi, Vayhand Racası Caypale karşı oldu. 27 Kasım 1001 tarihinde Peşaver yakınlarında yapılan savaşı Gazneli ordusu
kazandı. Caypal on beş kadar oğlu, torunu ve büyük kumandanlarıyla esir düştü. Sultan Mahmüdun eline bu zaferden sonra muazzam bir ganimet geçti. 1004 yılında Bhatiya bölgesi racası Beci Ray üzerine yürüdü. Bu seferde Bhatiya Racalığının bütün bölgelerini ele geçirdi. Bölgede mescitler ve minberler inşa ettiren Sultan, islamiyetin esaslarını öğretmeleri için alimler de tayin etti
Sultan Mahmüd dördüncü seferini Multan üzerine yaptı. Multan Hakimi Ebül-Feth Davüd, Karmati bozuk inanışına sahib olup, Ehl-i sünnet düşmanıydı. Gazne ordusunun üzerine geldiğini haber alan Ebül-Feth şehri terk ederek indus Nehri üzerindeki bir adaya kaçtı. Multanı zabteden Sultan, buradaki Karmatileri cezalandırdı. 1008 yılında Multanın yeni valisi Suhpalın Müslümanlığı terk ederek Moğol dinine dönmesi üzerine, Sultan Mahmüd çetin kışşartlarına rağmen Beşinci Hint Seferine çıktı. Multan önünde yapılan savaşı kazanarak, Suhpalı tutuklatıp Multan ve çevresinin idaresini komutanlarından
Tegin Hazine bırakarak Gazneye döndü. Aynı yıl Kuzeybatı Hindistan ve Pencab bölgesi racalarının islamiyetin yayılmasını önlemek üzere faaliyete girişmeleri üzerine tekrar harekete geçen Sultan Mahmüd, müttefik kuvvetlere karşı Vayhand şehri ovasında yapılan muharebeyi ağır kayıplar vererek kazandı. Ancak bu savaş ile Kuzey Hindistan racalarının kuvvetleri ezilmiş ve Pencab yolu Müslüman-Türk orduları için güvenli bir hale getirilmiş oldu.
Sultan Mahmüd, Ekim 1009 tarihinde büyük bir ticaret merkezi olan Narayyanpuru zabtetti. 1010 tarihinde çıktığı seferde Multanı bütünüyle fethetti. Müslümanlara eziyet eden Karmatilere ağır bir darbe daha indirildi. 1014 tarihinde çıkılan Dokuzuncu Hint Seferinde Nandana Kalesinin fethinden sonra Keşmir üzerine yüründü. Keşmir kuvvetleri iki defa bozguna uğratıldı. Bu zaferin Hindistandaki yankıları pek büyük oldu ve islamiyet en uzak yerlere kadar yayıldı
Sultan Mahmüd, onuncu seferini, Hintlilerce mukaddes bilinen pekçok tapınak ve putun bulunduğu Thanesar şehrine yaptı. Hiçbir mukavemetle karşılaşmadan şehre giren Sultan, bütün putları kırdırdı. Çakrasvami adındaki en meşhur putu Gazneye götürerek halka gösterdi. Bu zafer Hinduların Müslümanları tanımalarına sebeb oldu. Bunun neticesinde pekçok kimse islamiyetle şereflendi. 1015 yılında Keşmir yolu üzerine Lokhot Kalesini kuşattı ise de şiddetli kış yüzünden bir netice elde edemeyerek geri döndü.
Hint dünyası Sultan Mahmüddan o derece yılmıştı ki, herhangi bir yere sefere çıksa şöhreti ondan önce varıyor ve şehirler korkudan teslim oluyordu. On ikinci seferini zengin ve bayındır bir ülke olan Kanavea karşı yaptı. Sirsava Kalesini zaptetti. Baran Bulendşehr Kalesi önüne geldiğinde Raca Hardat, Sultanı karşılayarak Müslüman olduğunu bildirdi ve şehri teslim etti. Onunla birlikte 10.000 taraftarı da islamiyeti kabul etti. Mahmüd Han, sefere devamla Cumne ile Ganj nehirleri arasında bütün şehirleri aldı. 20 Aralık 1018 de de asıl hedefi olan Kanavei fethetti. Bu seferden tahminen üç milyon dirhem para, altmış bin esir ve beş yüz fil ganimet ile dönüldü.
1020 yılında Kalincar, 1021 de Keşmir ve 1022de tekrar Kalincar racaları üzerine seferler düzenleyen Sultan, bunları itaat altına aldı. On altıncı ve en meşhur seferleri Somnat üzerine yaptı. Bu şehirde bulunan kutsal bir tapınaktaki put her yıl yüzbinlerce Hindü tarafından ziyaret edilir ve en kıymetli mücevherlerle süslenirdi. Sultan Mahmüd bunu işitince bu sapık inançla birlikte o putu da yıkmaya karar verdi. Bu sayede Hintliler arasında islam dininin yayılması da çabuklaşmış olacaktı. 18 Ekim
1025 tarihinde otuz bin atlı ve yüzlerce gönüllüden meydana gelen orduyla harekete geçen Sultan, 8 Ocakta Somnatı zabtetti. Tapınağa girdikten sonra müezzine, tapınağın üzerine çıkarak ezan okumasını emretti. Tapınaktaki putların tamamını kırdırdı. Rivayete göre tapınaktaki ganimetten Sultanın payına düşen beşte bir malın değeri yirmi milyon dinar idi. On yedinci seferinde ise Karmati olan Mansura hakimi Hafifi cezalandırdı
ve ehline karşı pek yumuşaktı. Dine, medeniyete hizmetleri pek büyük oldu. Parlak bir devir açtı. Ebül-Hasan-ı Harkani hazretleri onun zamanında yaşamış en büyük islam alimlerinden biridir. Otuz üç sene adalet ve muvaffakiyetle saltanat sürüp, 1030da Gaznede vefat etti. Gaznedeki türbesi pek mükemmel ve müzeyyendi. Yerine oğlu Celalüddevle Muhammed geçti.
Sultan Mahmüd, ömrünün kırk beş senesini savaş meydanlarında daima hareket halinde geçirdi. O, Türk-islam dünyasının yetiştirdiği en büyük hükümdarlardan biridir. Son derece cesür ve o derece de ihtiyatlıydı. alimleri toplayıp çok hürmet ve ikramda bulunurdu. Onların kalplere feyz veren sohbetlerinden faydalanırdı. islamiyeti yaymak gayesiyle, iki cephede faaliyette bulundu.
Hindistandaki putperest Berehmenler ve Mısır Fatımi Devleti 909-1171nin yoğun propagandası ile islam ülkelerinde yayılan ve yıkıcı Rafizi-Batıni hareketleriyle mücadele etti. Berehmenleri her yerde mağlübiyete uğrattı. Buna karşılık Rafiziliği sıkı takib edip, ideolojilerini yasaklayıp, yıkıcı ve bölücü eserlerini imha etmesine rağmen, faaliyetlerini bütünüyle ortadan kaldıramadı. Lakin yayılmasını büyük ölçüde önledi
Devletin menfaatlerinin gerektirdiği her çareye başvuran bir hükümdardı. Hadiseleri isabetlice değerlendirmekte pek mahirdi. Ordusu özel talim ve terbiye ile yetiştirilen ve sultanın şahsi birliklerini
meydana getiren Hassa Ordusu ile ganimetten hisse alan Gönüllülerden meydana gelirdi. Gaznelilerin savaş gücünün büyük bir kısmını gönüllüler meydana getirirdi. Sultan Mahmüd, islam
ülkelerinden, vazifeli adamları aracılığıyle gaziler toplattığı gibi, sefer zamanlarında her taraftan gelerek kendiliklerinden orduya katılanlar da kalabalık bir mikdara ulaşırdı. Sultan Mahmüd, bu sistem sayesinde, Orta Doğuda cihad yapmak arzusunda olan gayretli Müslümanlar ile zararlı faaliyetlerde bulunarak sosyal bünyeyi sarsabilecek işsiz güçsüzleri başka bölgelere seferber ederek, onlara yeni
imkanlar temin ediyordu. Böylece, zalim olmayan, bir disiplin altında toplanabilen bu insan gücünü, ülkelerine problem olmaktan çıkarıyordu. Hindistan seferleri neticesinde Gazneli Devleti, sınırlarını genişletip, çok zenginleşti. Gazne şehri parklar, bahçeler, zafer abideleri, camiler ve Ulu Cami gibi mimari eserlerle süslenmişti. Ayrıca Belh, Nişabur gibi büyük şehirler de, o devrin en güzel ve bakımlı beldeleri haline gelmişti.
Gazneli Mahmüd, kalabalık orduları sevk ve idarede muktedir, üstün bir kumandanlık kabiliyetine sahipti. Her türlü iklim ve tabiat şartlarına göre savaş usülü tatbik etmek, malzeme temin etmek, askeri birlikler yetiştirmekte de askeri bir dehası vardı. Hindlilere karşı iyi talimli okçu tümenleri kullanmış, Maveraünnehr, Harezm ve Büveyhiler seferlerinde, bu ülkeler ordularının savaşmağa cesaret edemedikleri filleri ileri sürmüştü
Gazneli Mahmüd gerek iyi idaresi, gerekse hak severliği ve adaletiyle yüzyıllarca sevilmiş örnek devlet adamlarından biridir