Fatih Sultan Mehmet Hayatı Mehmet veya sık kullanılan unvanıyla Fatih Sultan Mehmet Osmanlı Mehmet-i sn Lakabı el-Fatih 1581 d. 30 Mart 1432 ö. 3 Mayıs 1481 yedinci Osmanlı padişahıdır. Sultan II.Murad ve Hüma Hatunun oğludur.istanbulu fethetmesinden sonra Fatih lakabıyla anılmıştır. istanbulun fethi, Orta Çağın sonu Yeni Çağın başlangıcı olmuştur. Bundan dolayı Fatih, çağ açan hükümdar olarak da tanınır. istanbulu fethetmesinden sonra Ceasar Sezar, Kayser ünvanını da kullanmaya başlamıştır. Fatih, çıkardığı yasalarla devleti önemli ölçüde yeniden biçimlendirmiştir.
Fatih Sultan Mehmet Hayatı
Şehzadeliği Fatih Sultan Mehmet 30 Mart 1432 Pazar günü şafak vakti, o dönemde Osmanlı Devletinin başkenti olan Edirnede doğdu. Babası II. Muratın üçüncü oğluydu Annesi Hüma Hatun adıyla bilinir. Ancak bu sonradan kendisine yakıştırılmış bir isimdir. Hakkında bilinen tek şey gayrimüslim kökenli bir köle olduğudur Babası tarafından pek sevilmeyen Mehmetin üç kardeşin en küçüğü olduğu için ileride tahta geçmesine ihtimal verilmiyordu.
Mehmet iki yaşına kadar Edirnede kaldıktan sonra 1434 te sütninesi ve küçük ağabeyi Ali birlikte 14 yaşındaki büyük ağabeyi Ahmetin Rum sancakbeyi olduğu Amasyaya gönderildi. Burada ağabeyi Ahmetin erken yaşta ölmesi üzerine Mehmet altı yaşında Rum sancakbeyi oldu. Diğer ağabeyi Ali ise Manisada Saruhan sancakbeyi oldu. iki yıl sonra babaları Muratın talimatıyla iki kardeş yer değiştirdiler ve Mehmet Saruhan sancakbeyi oldu.
Mehmetin eğitimi için babası çeşitli hocalar görevlendirdi. Ancak dik kafalı, öğrenmeye isteksiz olan Mehmetin eğitilmesi kolay olmadı. Sonunda babası Molla Güraniyi görevlendirdi. Anlatılana göre Murad, Güraniye bir değnek vermiş ve Mehmet itaatsizlik ederse kullanmasını söylemişti. Yine aynı kaynaklara göre Gürani Mehmete Baban beni seni eğitmem içim gönderdi. Ama sözümü dinlemezsen seni yola götürmemi söyledi. demişti. Mehmet bu sözlere gülünce Gürani kendisine esaslı bir dayak atarak hizaya getirmiş, ardından genç şehzade kısa sürede Kuranı öğrenmişti.
İlk Kez Tahta Çıkışı
II. Murat 1443 yazında Karaman beyi ibrahimi Anadoluda yenilgiye uğrattıktan sonra Ekim ayında Edirneye döndüğünde Hunyadi Yanoş, Macar Kralı Ladislas ve Sırp Despotu Yorgo Brankoviç önderliğinde bir Hıristiyan ordusunun Tunanın güneyindeki Osmanlı topraklarını istila etmeye başladığı haberini aldı. Aynı dönemde Amasyadan Şehzade Alinin öldüğü haberi geldi Ağabeyinin ölümüyle Mehmet tahtın yeni varisi olmuştu.
Murat Hıristiyan Ordusu
Murat Hıristiyan ordusunun 25 Aralıkta izladide durdurulmasının ardından başlayan müzakereler sırasında Mehmeti Manisadan Edirneye getirtti. 12 Haziran 1444te Edirnede Macarlarla antlaşma yaptıktan bir ay sonra oğlu Mehmeti Edirnede Sadrazam Çandarlı Halil Paşa denetiminde kaymakam olarak bırakarak Hamidili topraklarını işgal eden Karamanlıların üzerine yürümek üzere Anadoluya geçti Tarihçi Babinger bu dönemde Mehmetin yalnızca Rumelinin saltanat naibi olduğunu ve ancak Varna Savaşından sonra tahta çıktığını yazsa da Halil inalcık II. Muratın Varna Savaşından evvel, Karamanlılarla barış yaptıktan sonra tahttan feragat ettiğini ve Mehmetin resmi cülusunun muhtemelen Ağustos ayında yapıldığını belirtti.
II. Muratın doğuda ve batıda barışı sağladığını düşünerek çekilmesi Edirnede bir otorite boşluğu yarattı. Sadrazam Çandarlı Halil Paşa ile Mehmetin etrafında toplanmış olan Şihabeddin, Zağanos, Turahan paşalar arasında rekabet baş gösterdi 1444-1453 yılları arasında Osmanlı Devletinde yaşanan başlıca politik gelişmelerin belirleyici etmenlerinden biri de bu iki parti arasındaki iktidar mücadelesiydi Mehmetin 1444 yazında tahta geçmesinden sonra Konstantinopoliste Rumların himayesinde olan Osmanlı şehzadesi Orhan Çelebi inceğiz ve Dobrucaya geçerek bir isyan girişiminde bulundu.
Bu girişim Şihabeddin Paşa tarafından önlendi ve Orhan Çelebi Konstantinopolise kaçtı. Ağustos başında Kral Ladislasın Osmanlılarla yapılan barışı geçersiz sayarak yeni bir Haçlı Seferine çıkacağını ilan etmesi başkent Edirnede paniğe yol açtı ve halk şehri terk etmeye başladı Bu ortamda başkentte kendini Hurufilik taraftarlarının elçisi olarak tanıtan bir iranlı halktan epey yandaş toplamış ve Mehmetin de desteğini almıştı. Ancak Müfti Fahreddin ve Sadrazam Halil Paşa bu durumu endişe ve öfkeyle karşılamış, Mehmet de çok geçmeden desteğini çekmek zorunda kalmış ve sonunda iranlı öldürülmüştü
Eylül ayı sonlarında Kral Ladislas önderliğindeki Hıristiyan ordusu Tunayı aşarak Edirneye yürümeye başladı, bir Venedik filosu da Çanakkale Boğazını kapattı. Sadrazam Halil Paşanın çağrısıyla II. Murat Anadolu Hisarının bulunduğu noktadan Rumeliye geçti ve 10 Kasım 1444 te hıristiyan ordusunu Varnada ağır bir yenilgiye uğrattı Varna Savaşı sırasında ve sonrasında Mehmet tahttan çekilmemişse de fiilen padişah II. Murattı.
Zağanos ve Şihabeddin Paşalar
Genç padişahın otoritesini güçlendirmek için Mehmeti Varna Savaşına götürmek istemişler ama Sadrazam Halil Paşa buna mani olmuş ve onlara karşı II. Murata gerçek padişah muamelesi yapmıştı. Ancak II. Murat savaştan kısa bir süre sonra oğlunun konumunu Konstantinopolisteki Orhan Çelebiye karşı zayıflatmamak için Manisaya çekildi.
Murat 1446nın Mayıs ayında Sadrazam Halil Paşanın çağrısıyla bir kere daha Edirneye tahtına döndü. Bunun sebebi Mehmetin Konstantinopolise saldırma planları yapıyor olmasıydı. Halil Paşa kendi gücünü zayıflatacağı düşüncesiyle bu saldırıya karşı gelirken Mehmetin yandaşı olan Zağanos ve Şihabeddin bu planı destekliyordu. Sonunda Halil Paşa bir yeniçeri isyanı düzenleyerek Mehmet ve yandaşlarını iktidardan uzaklaştırdı Muratın yeniden tahta geçmesi üzerine Mehmet Manisaya çekildi, Zağanos Paşa da Balıkesire sürgüne gönderildi.
Manisa dönemi 1446-1451 Mehmetin Manisadaki ilk yıllarında neler yaptığına dair çok fazla bilgi yoktur. Babasının 1446da Moraya düzenlediği sefere katılmamıştı. 1447 sonlarında ya da 1448 başlarında Arnavut kökenli bir hıristiyan köle olan Gülbahar Hatundan ileride padişah olacak Bayezid adında bir oğlu oldu 1448 de Macarlar ile yapılan II. Kosova Savaşında babasına Anadolu birliklerinin önderliğinde eşlik ederek ilk defa bir savaşta yer aldı17 yaşına geldiğinde Gülbahar Hatun ile birlikteliğini tasvip etmeyen babası tarafından Dulkadir hanedanından Süleyman beyin kızı Sitti Hatun ile evlendirildi.
Mehmet Manisada bulunduğu sıralarda oldukça başına buyruk bir biçimde hareket etmişti. Onun rızasıyla Türk korsanları Egedeki Venediklilere saldırıyordu. Hicri takvimle 852 1448/1449 yılında Selçukta kendi adına paralar bastırmıştı 1449un Ağustos veya Eylül ayında annesi vefat etti. 1450 yılında babasının iskender Bey üzerine yaptığı Arnavutluk seferine ve başarısızlıkla sonuçlanan Akçahisar kuşatmasına katıldı
İkinci Kez Tahta Çıkışı
II. Murat 1451in 3 Şubat günü öldü. Mehmet babasının ölüm haberini Sadrazam Halil Paşanın özel ulakla Manisaya gönderdiği mektupla aldı. Anlatılana göre Beni seven ardımdan gelsin! diyerek atına atlayıp, kuzeye doğru yola çıkmıştı. Mehmet 18 Şubat 1451 de Edirnede ikinci kez tahta çıktı. Çandarlı Halil Paşayı sadrazamlık makamında tuttu, ishak Paşayı da Anadolu beylerbeyi olarak atadı ve babasının cenazesine eşlik etmek üzere Bursaya gönderdi. Daha sonra babasının isfendiyaroğulları beyinin kızından olan sekiz aylık oğlu Küçük Ahmed Çelebiyi boğdurttu. Bu şekilde kardeş katli yasası da uygulamaya konmuş oldu. Ahmet Çelebinin cenazesi de babası Muratınkiyle birlikte Bursaya gönderildi
Mehmet her ne kadar Çandarlı Halil Paşayı görevinde bıraktıysa da artık gerçek iktidar kendisiyle birlikte lalaları Şihabeddin ve Zağanos paşaların başını çektiği savaşçı kesimin eline geçmişti. Mehmetin amacı Tunanın güneyindeki Balkan toprakları ile Fıratın batısındaki Anadolu topraklarını alarak büyük dedesi Yıldırım Bayezidin oluşturmaya çalıştığı merkeziyetçi imparatorluğu kurmaktı. Ancak Bayezidin aksine bunu yapmak için önce Konstantinopolisi alması gerektiğini düşünüyordu
Öte yandan gerek batıda ve gerekse de Doğu Romada yeni padişah genç yaşı ve tecrübesizliği dolayısıyla ilk başta önemli bir tehdit olarak algılanmamıştı. Bu görüş Mehmetin 1451de Venedik, Ceneviz Cumhuriyeti, Macaristan ve Sırp Despotluğu ile babasının yapmış olduğu anlaşmaları yenilemesiyle pekişmişti Mehmet Doğu Romaya da babası dönemindeki dostane ilişkileri devam ettireceğini ve Süleyman Çelebinin Konstantinopolisteki torunu Orhan için yıllık 300 bin akçe ayırdığını bildirmişti
Mehmetin yetersiz bir hükümdar olduğunu düşünen yalnızca hıristiyanlar değildi. Tahta geçmesinin ardından Karamanlılar yerel beylikleri yeniden diriltmek üzere ayaklandılar ve Seydişehir ile Akşehiri ele geçirdiler. Bunun üzerine 1451in yazında Mehmet Anadoluya geçti ve kısa sürede bu isyanı bastırdı. Bu sırada Mehmetin Anadoluda bulunmasını fırsat bilen Doğu Roma imparatoru Konstantinos ulakları vasıtasıyla Süleyman Çelebinin torunu Şehzade Orhanın ödeneğinin yapılmadığını, ödeneğin ikiye katlanmaması halinde Orhanın Osmanlı tahtında hak iddia etmesine izin vereceği tehdidinde bulundu. Mehmet sorunu çözeceğini söyleyerek elçileri gönderdi ancak Edirneye döndükten sonra Orhan için ayrılmış olan gelirlere el koydu ve Konstantinopolisin ablukaya alınmasını emretti
istanbul’un Fethi
istanbulun fethi Fatih Sultan Mehmet istanbula girerken, Fausto Zonaronun eseri 1854-1929 istanbulu fethederken kullandığı kılıcı.Topkapı Müzesi, istanbulMehmet kuşatma hazırlıklarına 1451 sonlarında başladı. Boğazın Avrupa yakasında büyük dedesi Bayezidin yaptırmış olduğu Anadolu Hisarının karşısına o dönemde Boğazkesen adı verilen Rumeli Hisarının inşa emrini verdi. imparator Konstantinos Mehmete hisarın yapımı için kendisinden izin alması gerektiğini bildirmek için elçiler gönderdi ancak Mehmet elçileri kabul etmedi. imparator en son 1452nin Haziran ayında barış görüşmeleri için bir kere daha elçilerini gönderdi ancak Mehmet elçilerin kafalarını kestirdi. Bu savaş ilanı anlamına geliyordu. Hisar 1452nin Ağustos ayında tamamlandı
Böylece boğazın kontrolü Osmanlıların eline geçmiş oldu. Boğazdan geçecek gemiler bundan böyle geçiş parası ödemek zorundaydı. Aksi takdirde gemiler top atışıyla batırılacaktı. 1452 sonlarında ödeme yapmayı reddeden bir Venedik gemisi batırılmış, kaptanı ve tayfası tutuklanmıştı. Söz konusu toplar Erdelli Urban adında bir top dökümcüsü tarafından yapılmıştı. Mehmet kendisinden Konstantinopolisin surlarını yıkabilecek güçte bir top yapıp yapamayacağını sormuş Urban da Ne Konstantinopolis, ne de Babilin surlarının karşı koyabileceği bir top yapabileceğini söylemişti.
Öte yandan bu gelişmeler karşısında imparator Konstantinos Papa ve italyan şehirlerinden umutsuzca yardım talebinde bulundu ama bunlar sonuçsuz kaldı. Yalnızca Cenova 1452nin Kasım ayında yardım göndermeye karar verdi ve Giovanni Giustiniani komutasında 700 asker taşıyan Ceneviz kadırgaları 26 Ocak 1453te Konstantinopolise vardı. imparator Konstantinos, Giovanni Giustinianiyi kara kuvvetlerinin başkumadan yaptı Kostantinopolisteki asker sayısı 8.000 civarındaydı, limanda 26 savaş gemisi bulunuyordu. Daha evvel 700 italyanı taşıyan yedi Girit ve Venedik gemisi Şubat ayında şehirden kaçmıştı. Osmanlı ordusundaki asker sayısı ise en az 50.000 idi. Ayrıca Mehmet yalnızca karadan kuşatmanın yeterli olmayacağını düşünerek bir donanma hazırlatmıştı. Bu donanma bahar aylarında boğazın Marmara girişine vardı.
Osmanlı ordusu 23 Martta Edirneden hareket etti ve 2 Nisanda Konstantinopolise vardı. Aynı gün Haliçin girişi zincirle kapatıldı. Karargahını Romanus kapısının karşısına Maltepeye kuran Mehmet son kez teslim çağrısında bulundu ama imparator reddetti. 6 Nisan sabahı ilk saldırı başladı. Kuşatma, aralıklı çatışmalarla 53 gün sürdü. imparator Konstantinos, Giustinani ile birlikte Romanus kapısını savunuyordu. Şehzade Orhan da Marmara kıyısındaki kıtalardan birini yönetiyordu.
20 Nisan Günü
Papanın gönderdiği üç Ceneviz gemisi ve Sicilyadan gelen bir Rum yük gemisi şehrin açıklarında belirdi. Marmara denizinde yapılan savaşın sonunda akşam saatlerinde dört gemi Haliçe girmeyi başardı. Donanmasını bir şekilde Haliçe indirmesi gerektiğini anlayan Mehmet gemilerini karadan geçirmeye kara verdi.
Bugünkü Dolmabahçeden Kasımpaşaya uzanan güzergaha kalaslar döşendi ve 70 kadar gemi silindirler üstünde 22 Nisan sabahında Haliçe indirildi. Böylece Haliçin kontrolü Osmanlıların eline geçti. Öte yandan kuşatmanın yedinci haftasında Osmanlılar hala kesin bir sonuç alamamıştı. Bu noktada Halil Paşa son bir kez Mehmeti teslim çağrısı yapmaya ikna etti ancak imparator teklifi yine reddetti. Bunun üzerine Mehmet 24 Mayısta ayın 29unda karadan ve denizden büyük bir saldırı yapacağını duyurdu.
Son saldırı hazırlıklarını Zağanos Paşa düzenledi Osmanlı ordusu 29 Mayısın ilk saatlerinde taaruza başladı. Osmanlılar son taaruzu üç dalga halinde gerçekleştirdiler. ilk iki saat boyunca başıbozuklar surlara saldırdılar, ardından Anadolu birlikleri onların yerini aldı. Son olarak öldürücü darbeyi vurmak üzere yeniçeriler devreye girdi. Bu sırada yaralanan Giustinianinin savaş alanından ayrılması şehri savunanların arasında büyük moral bozukluğuna neden oldu. Nihayet sabah saatlerinde Osmanlı askerleri iyi sürgülenmemiş Kerkoporta adlı kapıdan içeri girmeyi başardılar ve kapının üzerindeki burca Osmanlı sancağını diktiler Mehmet fethin ilk günü öğleden sonra şehre girdi. Ayasofyaya giderek namaz kıldı ve Bundan sonra tahtım, istanbuldur diye buyurdu.
Şehir zorla alınmıştı bu yüzden dini hukuka göre yağmalanabilirdi. Yağma üç gün sürdü. imparator Konstantinosun akıbeti meçhuldür. Kimi kaynaklar cesedinin bulunamadığını söylerken, Babinger gibi bazı tarihçiler imparatorun cesedinin mor ayakkabılarından teşhis edildiğini yazar. Şehzade Orhan ise keşiş kılığında şehri terketmeye çalışırken yakalanıp idam edildi.
Fatih şehrin ticaret merkezi olan Galatadan kaçmış olan Rumların ve Cenevizlilerin dönmesini sağladı. Rum Patrikhanesinin yeniden açılmasına izin verdi ayrıca bir Yahudi hahambaşlığı ile bir Ermeni Patrikhanesi kurdurdu. II. Mehmet istanbulu, farklı dinlerden insanların bir arada yaşadığı, ticaret ve kültür merkezi olan bir başkent yapmayı amaçladı.
Kimi iddialara göre Fatih Sultan Mehmet, istanbulun fethinden sonra Truvaya giderek Truvalı kahramanların anısına kurban kesmiştir ve Truvalıların öcünü aldım demiştir.
Çandarlı Halil Paşanın İdamı
Fatih, istanbulun fethi sırasında ve ilk tahta geçtiğinde II. Mehmet Hanı sabırsız, deneyimsiz gördüğünden sergilediği tutumlar nedeniyle, Çandarlı Halil Paşayı 10 Temmuz 1453 tarihinde Edirnede idam ettirdi.Çandarlının idamıyla sadrazamlık makamında Türk sayfası da kapanmış oluyordu. Bundan sonra bu makama devşirmeler getirilecekti.Böylece herkes genç hakana boyun eğdi.
Çandarlı Halil Paşa fetihten sonra Yedikulede Altın Kapıda kırk gün hapis edildi, 10 Temmuzda gözlerine mil çekildi boyun eğiceği yerde Hakana dik baktığından, itaatsizliğinden ve idam edildi. Daha sonra kemikleri oğlu ibrahim Paşa tarafından iznike götürülüp türbesine gömüldü. Çandarlı Halil Paşa, idam edilen ilk Osmanlı sadrazamıdır.
Yeni Fetihler
Fatih Sultan Mehmet istanbulun fethinden sonra Osmanlılara bağlılığını bildiren ve ele geçirdiği bazı kaleleri geri veren Sırplar, Macarlar ile iş birliği yaparak yeniden düşmanlıklarını göstermeye başlamışlardı. Bunun üzerine 1454 -1457 arasında üç kez peşpeşe Sırbistana sefer düzenlendi. Belgrad dışındaki bütün Sırp toprakları ele geçirildi.
Sırp Kralı Bronkoviçin ölümüyle başlayan taht mücadelelerinden faydalanan Osmanlılar, Sırpları vergiye bağladılar. Taht kavgalarının yeniden alevlenmesi üzerine, Mora seferinde bulunan Fatih, Sırp meselesine son verilmesini emretti. Mahmut Paşa, 1459da başkentleri Semendireyi ele geçirilerek Semendire Sancakbeyliğini oluşturdu. Böylece Sırbistanda 350 yıl sürecek Osmanlı hakimiyeti başlamış oldu.
istanbulun fethinden sonra Bizans imparatoru XII. Konstantinin oğulları, rakipleri Kantakuzen ailesine karşı Morada, Osmanlıların yardımını istemişlerdi. Turahanoğlu Ömer Bey, akıncıları ile duruma müdahale etti ve muhalifler bertaraf edildi. Fakat bu sefer iki kardeş arasında mücadele başlamıştı. Bölge ülkelerinin Morayı istila niyetlerini bilen Fatih 1458de harekete geçti
Korenti ele geçiren Fatih, Moranın bir kısmını merkeze bağlayarak, burada bir sancak oluşturdu. Atina ve diğer bölgeler ise Osmanlı yönetimini kabul etti. Kardeşi Dimitriosa karşı Arnavutların desteğini alan Tomasın Osmanlılarla yapılan anlaşmayı bozması üzerine 2.kez Moraya sefer düzenlendi. Tomas, Papanın yanına kaçmak zorunda kaldı. Bölgeye çok sayıda Türk yerleştirildi. Venedikliler bölge halkını Osmanlılara karşı ayaklandırmaya çalışıyorlardı. Ancak bunda başarı kazanamayan Venedik, Osmanlı kuvvetleri tarafından bozguna uğratıldı 1465.
Anadolu seferine çıkan Fatih Cenevizlilerin önemli üslerinden Amasrayı, Candaroğullarının elindeki Sinopu aldı Fatih Sultan Mehmet, 1477 de Kırım Hanlığını Osmanlı Devletinin egemenliği altına aldı. 1479 da bir antlaşma yaparak Venedikle 16 yıllık savaşa sona verdi. Venedik Arnavutluktaki kaleleri Osmanlılara bıraktı, karşılığında Moradaki bazı iskelelerden yararlanma hakkı elde etti. Fatih Venedikle anlaşmaya varınca, italyanın öteki önemli kent devletlerine savaş açtı. 1480de italyanın güneyindeki Otranto limanını ele geçirdi. Otranto, Romaya giden yolda bir köprübaşı olduğu için bu olay Avrupada büyük yankı uyandırdı.
Bosna-Hersek Seferleri
Bosna-Hersek seferleri ve Bosnalıların Müslüman oluşu Osmanlılara vergi yoluyla bağlı olan Bosna Kralının, anlaşmalara riayet etmemesi üzerine Üsküpten harekete geçen Fatih, Sadrazam Mahmut Paşa ve Turahanoğlu Ömer Beye Bosnanın tamamen fethedilmesi emrini vermişti. 1463 yılındaki seferle Bosna Kralı Osmanlı hakimiyetini yeniden tanıdı. Ancak şeyhülislamın da fetvasıyla sonra öldürüldü ve bu topraklarda Bosna Sancakbeyliği oluşturuldu. Fakat ordunun istanbula dönmesi üzerine aynı yıl, Macar kralı Bosnaya girdi.
İkinci Kez Düzenlenen Seferle Osmanlılar
Yayçe dışındaki bütün kale ve şehirleri yeniden ele geçirdiler. Bosna seferleri esnasında Hersek Kralı Stefan da ülkesinin bir kısım toprağının Osmanlılara doğrudan bağlanması şartıyla tahtında bırakılmıştı. Ancak 1483 yılında Hersek tamamen Osmanlı toprağı haline gelecektir. Fatih, Bosnayı Osmanlı topraklarına kattığı zaman Bogomil mezhebindeki Bosnalılara çok iyi davranmıştı. Hem Katolik hem de Ortadoksların kendi kiliselerine almak için baskı yaptıkları Bogomiller bu sebeple Osmanlı yönetimine sıcak bakmışlar ve kendilerine sağlanan din ve vicdan hürriyetinden etkilenerek zamanla Müslüman olmuşlardı. Bu Müslüman Bosnalılara Boşnak denilmektedir.
Fatih devrinde Osmanlıların karada en güçlü komşusu ve rakibi Macarlar, denizde ise Venedik idi. Macarlar bu dönemde tek başlarına Osmanlılarla baş edemeyeceklerini bildiğinden, doğrudan bir savaşı göze alamamış, Fatih de tabii sınır olan Tunayı geçmeyi düşünmemiştir. Ancak akıncılar vasıtasıyla, Macaristana güvenliğin sağlanmasına yönelik yüzlerce başarılı akın düzenlenmiştir. Keza Venedik Cumhuriyeti de Osmanlılarla doğrudan karşılaşmaktansa Balkanlardaki diğer devletleri kışkırtmayı yeğ tutmuştur. Güçlü donmasıyla Mora ve Egedeki adalara sahip olmak isteyen Venedik, Osmanlılar karşısında istediği sonucu alamamış, aksine pek çok ada ve kıyı kaleleri Osmanlıların eline geçmiştir.
Eflak ve Boğdan Seferleri
Yıldırım Bayezid zamanında vergiye bağlanan Eflak Prensliğinin başına Fatih tarafından Vlad Kazıklı Voyvoda getirilmişti1456. Osmanlılara bağlı görünen Vlad aslında gizliden gizliye düşmanlık ediyordu Vladın Fatihin elçilerini kazığa oturtarak öldürmesi üzerine 1462 yılında Fatih, Eflaka bir sefer düzenledi. Boğdandan da yardım alan Osmanlı kuvvetleri voyvodayı uzun süre takip etti. Neticede, sığındığı Macarların, Osmanlılarla yaptığı anlaşma üzerine Vladı esir etmeleri ile mesele çözüldü. Fatih voyvodalığa Radulu getirdi ve Eflak bir Osmanlı eyaleti haline geldi.
1455 ten itibaren Osmanlı Hakimiyetini tanıyan Boğdan Prensliğinin Kefenin fethinden sonra izlediği düşmanca siyaset üzerine Osmanlı kuvvetleri 1476da Boğdana girdi. Fatihin bizzat başında olduğu Osmanlı kuvvetleri Boğdan ordusunu büyük bir bozguna uğrattı. Böylece Boğdan da yeniden Osmanlı hakimiyetini tanımış oldu.
Arnavutluk seferleri Papalık ve Napoli krallığının desteği ve kışkırtmasıyla harekete geçen Arnavutluk hakimi iskender Bey, vurkaç taktiği ile Osmanlı kuvvetlerine baskınlar düzenlemekteydi. Bunun üzerine Fatih, bizzat sefere çıkmaya karar verdi. 1465 yılında gerçekleşen I.seferde, ilbasan Kalesini yaptırıp, içine asker yerleştiren Fatih, Balaban Paşayı bölge için görevlendirerek, geri döndü. Ancak, Papa ve diğer devletlerden aldığı kuvvetlerle Türklere saldıran iskender Bey, Balaban Paşayı şehit etti ve ilbasan kalesini kuşattı. Bunun üzerine Fatih II. Arnavutluk Seferine çıktı 1467. Ele geçirilen topraklarda yeni garnizonlar oluşturuldu. Bu sırada iskender Bey ölmüş ve yerine oğlu Jean geçmişti. Arnavutlukta başlayan kargaşa sebebiyle Fatih 3. kez Arnavutluk seferini başlattı. Arnavutların elinde kalmış olan Kroya ve işkodra kuşatıldı. Nihayet 1479da Arnavutluk da bir Osmanlı vilayeti haline geldi.
Pontus Rum Devletinin Yıkılışı
1461 de Pontus Devletinin Trabzon imparatorluğu başkenti Trabzonu ele geçirdi ve bu devletin varlığına son verdi. 1462de yeniden Rumeli seferine çıktı. Eflakı Osmanlı Devletine bağladı ve 1463te Bosnayı tamamen ele geçirdi. Aynı yıl Ege Denizindeki Midilli Adasını alınca Venediklilerle arası açıldı. Bu olay, 1479a kadar sürecek olan savaşın da başlangıcı oldu. Fatihin Egede ki fethettiği adalar Taşoz, Eğriboz, Limni, Semadirek, imroz, Midilli ve Tenedosdur. 1465te Hersekin büyük bölümünü, 1466da da Arnavutluktaki bazı kaleleri fethetti.
Fatihe karşı Karamanoğulları ve Akkoyunlular ittifakı Osmanlı Devletinin gelişen bu gücü karşısında Karamanoğulları, Doğu Anadoludaki Akkoyunlularla ittifak kurdu.
Fatih, 1466 da yeni bir Anadolu seferine çıktı. Karamanoğullarının başkenti Konyayı ele geçirdi. Ama istanbula dönünce Karamanoğulları, Osmanlılara geçen yerleri geri aldılar. Sonradan sadrazam olacak olan Gedik Ahmed Paşa 1471de Karamanoğullarını bir kez daha yenilgiye uğrattı. Akkoyunlular, Karamanoğullarını desteklemeye devam ettiler. 11 Ağustos 1473te Otlukbeli Savaşında Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasanı ağır bir yenilgiye uğrattı. Ertesi yıl da Karamanoğulları beyliğini tamamen ortadan kaldırdı.Bu Karamanoğulları beyliğinin sonu olmuştur.
Fatih Sultan Mehmet’in Ölümü
Fatih Sultan Mehmet 1481 de, Anadoluya doğru yeni bir sefere çıktı. Ama daha yolun başında hastalandı ve 3 Mayıs 1481 de Gebzedeki ordugahında öldü. Gut hastalığından öldüğü sanılmakla birlikte, zehirlendiği de söylenir. Ölümünden sonra oğlu Bayezid tahta çıktı. Fatih Camiindeki Türbesinde tek başına yatmaktadır. Seferi nereye düzenlediği tam olarak bilinmemektedir.Zira Fatih bu bilgiyi seferin güvenliği açısından çok gizli tutuyor ve kimseye söylemiyordu.Ancak tarihçiler seferin Mısıra ya da RomayaPapalıkolucağı yönünde tahminler yürütmektedir.
Yenilikleri ve Kanunnameleri
Fatih, askeri başarılarla Osmanlı Devletini büyük bir imparatorluğa dönüştürdü. Bilime, tarihe ve felsefeye özel ilgi gösterdi. Türkçeden başka Arapça, Farsça, Latince ve Yunanca kitaplardan oluşan özel bir kütüphanesi vardı. Avni takma adıyla şiirler yazdı. Şiirleri Fatih Divanı 1944, Fatihin Şiirleri 1946, Fatih ve Şiirleri 1959 gibi adlar altında basıldı. Bilim adamlarını ve edebiyatçıları destekleyen Fatih, nesir ustası Sinan Paşa ile şair Ahmed Paşayı vezirliğe kadar yükseltti. Ünlü matematikçi ve astronomi bilgini Ali Kuşçunun istanbulda kalmasını sağladı. Fatih, italyan ressam Gentile Belliniyi 1479da istanbula getirterek resimlerini yaptırdı.
Fatih, Osmanlı Devletine düzenli ve sürekli bir yapı kazandırmak için önemli düzenlemeler yaptı. Yönetim, maliye ve hukuk alanında koyduğu kuralları içeren Fatih Kanunnamesi, sonraki dönemde de yürürlükte kaldı. Bu kanunname, tahta çıkan padişaha devletin geleceği için kardeşlerini öldürme hakkı veriyordu. Fatihin Osmanlı devlet düzenine ilişkin temel ilkelerin pek çoğu, Tanzimat dönemine kadar geçerliliğini korudu. Fatihin saltanatı döneminde Osmanlı ülkesinde 500den fazla mimari yapı yapıldı. Onun adına yapılan en önemli yapı, istanbulda bir cami ile medrese, kitaplık, imarethane aşevi, darüşşifa hastane, hamam, kervansaray gibi birimleri kapsayan Fatih Külliyesidir.
Eğitim ve Kültür
Fatih Sultan Mehmetin tarihteki en önemli yanlarından birisi de eğitime verdiği önem olmuştur. Üniversite anlamında Osmanlı tarihinde ve dünya tarihinde bilinen en eski eğitim kurumlarından olan Sahn-ı Semanı kurmuştur. Sahn-i Seman istanbulun ilk Türk yükseköğretim kurumudur. Sahn-ı Seman medreseleri Fatih Külliyesi içindeki en yüksek düzeyli medreseler idiler. Sahn-ı Semanın eğitim müfredatının hazırlayıcılarından çağın önemli bilim adamı Ali Kuşçudur
Medreselerde Ali Kuşçu tarafından düzenlenen bir okutma planının olduğu, hatta bunun Kanünname şeklinde yapıldığı bilinmekle birlikte, ama bugüne kadar incelemesi yapılan Osmanlı arşiv belgeleri arasında ele geçirilememiştir. Bu kanunnamenin aslının 1918 yılında külliyede çıkan yangınla yok olması da olasıdır. Sahn-ı Seman, Kanuni tarafından açılan Süleymaniye medresleri zamanına kadar nakli ve akli bilimlerde öğrenci yetiştirmekteydi. Kanuni devrinde bu medreseler şeri ilimler ihtisası yapılan medreseler olmuşlar, Süleymaniye medreseleri de akli ilimlerin ihtisas yeri olmuştur. Kaynak: Fatih Sultan Mehmet Hayatı