Eyalet Nedir
Osmanlı hakimiyeti altında bulunan topraklardan büyük bir kısmı doğrudan doğruya padişahın otoritesi altındaydı. Buralarda timar denilen bir toprak sistemi uygulanıyordu. Devletin gelirleri, bir takım görevler karşılığı idarecilere ve sipahilere tahsis edilmekteydi. Ekserisi Anadolu ve Rumelide bulunan bu eyaletlere salyanesiz yani yıllıksız denilirdi.
Bunun yanında Osmanlılar Anadolu ve Rumeli eyaletlerinden daha bağımsız Mısır, Bağdat, Yemen, Basra, Lahsa, Habeş ve Garb Ocakları denilen Cezayir, Tunus, Trablusgarb gibi eyaletlerin şekillendiği toprakları idari çatıları altında toplanmaktaydılar. Bunlara salyaneli yani yıllıklı eyaletler denilmektedir. Buralarda Osmanlı beylerbeyi idaresi altında askeri, mali ve adli sahalarda değişik bir tatbikat vardı. Bölgenin beylerbeyi, yani valisi, eyaletin idari ve askeri harcamalarını gerçekleştirdikten sonra salyane yani yıllık adı altında devlet merkezine muayyen bir mikdar göndermekle yükümlü idi.
Bunlara benzer olarak Doğu Anadolunun bazı bölgelerinde, idaresi kabile beylerine ait ırsi sancaklar vardı. Hükümet denilen bu sancaklarda, bütün gelirler ırsi kabile beylerine ait bulunuyordu. Buna karşılık bu beyler, belirli bir oranda asker toplamak ve gerektiğinde devletin emrine göndermek durumunda idi. Bölgenin şehirlerinde birer kadı ve yeniçeri garnizonu bulunması diğer eyaletlerle birlikte taşıdıkları ortak özelliklerdi. Bunlara aynı zamanda yurtluk ve ocaklık idaresi de denirdi.
eyaleti idare eden beylerbeyi, padişahın otoritesini temsil eden en yüksek yöneticiydi. eyaletin, her bir sancağına devlet merkezinden bir sancak beyi tayin edilirdi. Paşa Sancağı adı verilen eyalet merkezine de eyalet valisi gönderilirdi. Eyalet valileri hem askeri hem de mülki yöneticilerdi. Beylerbeyi, emri altındaki görevlilerle birlikte merkezdeki Divan-ı hümayünun küçük bir benzeri olan
beylerbeyi divanı ile eyaleti, yönetmekteydi Bkz. Beylerbeyi. Beylerbeyinin yanında bölgenin kaza yargı kuvvetini ise kadı temsil ediyordu. Bey, kadının hükmü ve kararı olmadan hiç kimseyi cezalandıramazdı. Osmanlılar eyalet idaresinde bu kuvvetler ayrımını adil bir idarenin esası saymışlardır.
Sultan Birinci Murad 1360-1389 devrinde, Balkanlardaki fütühatın devamı ve elde edilen toprakların idari kontrolü için, Lala Şahin Paşa Rumeli beylerbeyi tayin edildi 1362. Birinci Murad daha sonra oğlu Bayezidi doğuda yeni fethedilen bölgelerin beylerbeyi olarak Kütahyaya gönderdi ki burası Osmanlıların ikinci beylerbeyliğinin Anadolu nüvesini meydana getirdi 1393.
Sultan Yıldırım Bayezid, Kadı Burhaneddine ait memleketleri eline geçirince, Rümiye-i sugra Amasya, Tokat, Sivas vilayetini üçüncü bir beylerbeylik olarak ihdas etti. On beşinci yüzyıl ortalarına kadar devam eden bu üç beylerbeylik, Osmanlı Devletinin temelini teşkil etti.
1468 yılında fethedilen Karaman, bir beylerbeylik haline getirildi. Kanüni Sultan Süleyman Hanın saltanatı başlarında Dulkadriye Maraş, Haleb, Şam ve Mısır beylerbeylikleri kuruldu. Yine Kanüni devrinde yapılan yeni fetihler neticesinde Asyada Bağdat, Van, Erzurum, Şehrizor Avrupada Budin ve Tameşvar gibi beylerbeylikler teşkil olundu. Nihayet, 17. yüzyıl başlarında, eyaletlerin, sayısı 32 ye ulaştı. Bu düzen içinde padişah hiç masrafa girmeden bir emirle kısa zamanda ordunun en büyük kısmını meydana getiren eyalet askerlerini toplayabiliyordu.
On altıncı yüzyılın ikinci yarısına kadar kapıkulu ocakları ile yeniçeriler ve diğerleri birlikte devletin ordusunun en önemli kısmını eyalet askerleri teşkil etmekteydi.
1528 tarihli arşiv belgelerine göre, 27.000 kapıkulu askerine karşılık eyalet askeri olarak timarlı sipahi ordusu 90.000i bulmaktadır. 1610 tarihlerinde kapıkulu ocakları 90.000, timarlı sipahi ordusu ise
115.000 olarak hesaplanmaktadır. Bu tarihte zaten timarlı sipahi ordusu önemini kaybetmeye başlamıştır. Kanüni Sultan Süleyman devrinde, Pargalı ibrahim Paşanın sadrazamlığı zamanında Osmanlı Devletinin her tarafındaki idari bölgelerini yani eyalet ve liva sancaklarını, bunların idarecilerini ve ne kadar hasları olduğunu gösteren listeler bugün Topkapı Sarayı Müzesi Arşivinde muhafaza edilmektedir. On altı ve on yedinci yüzyıla ait eyalet teşkilatına mahsüs bilgileri, Başbakanlık Osmanlı Arşivindeki sancak tevcihat, rüüs ve tahvil defterlerinde bulmak mümkündür.
On altıncı yüzyıla ait tapu-tahrir defterlerinde de sancak, kaza, nahiye, köy derecesine kadar eyalet teşkilatına ait gayet kıymetli bilgiler verilmektedir. Asya, Avrupa ve Afrikadaki eyalet ve başşehirleri şunlardır Anadolu Ankara ve Kütahya, Rumeli Edirne sonra Sofya ve Manastır, Rum Amasya ve Sivas, Bosna Saraybosna, Karaman Konya, Dulkadir Maraş, Şam Dımaşk, Mısır Kahire, Trablusşam Tripoli, Yemen Zabid, Sana, Cezair-i Bahr-i Sefid Gelibolu, Cezair-Garb Cezayir, Lahsa Katif, Trablus-Garb Tripoli-Libya, Habeş Suakin ve Cidde, Kıbrıs Lefkoşe, Trabzon, Kefe, Halep, Kars, Bağdat, Van, Tunus, Basra, Budin, Tameşvar, Çıldır, Erzurum, Şehrezur, Diyarbekir, Musul.
Osmanlı Devletinin eyaletlerinin idaresindeki yürütme ve yargılama gücünü ayırması bugünkü hür devletlerin tatbik ettiği kuvvetlerin ayrılığı prensibinin aynısıdır.
Osmanlılar eyalet sistemini bünyesinde yüzyıllarca uygulayıp, geliştirmiş, böylece devrinin en iyi idare sistemine sahip olmuştur. Bugün, Amerika Birleşik Devletleri ve Federal Alman Cumhüriyetindeki eyalet sistemi Osmanlılardakine benzemektedir.