Erzurum Tarihi
Erzurum, günümüze kadar Theodosiopolis, Karin, Kalikala, Karnoi Kalgh ak gibi isimler altında anılmıştır. Şimdiki adıolan erzurum ise, Erzen el-Rumdan türemiştir. Anlamı Roma arazisindeki Erzendir. Diğer bir rivayete göre Erzurum kelimesi Arz-ı Rum yanı Bizans ülkesinden meydana gelmiştir. Selçuklu paraları üzerinde şehrin adı Erzen el-Rum, Arzan-ı Rum ve Arz-ı Rumdur.xvıı.yyin büyük Türk gezginlerinden olup, Erzurumda görevle kısa bir müddet ikamet eden Evliya Çelebi, şehrin adı ile ilgili olarak şunları yazmaktadırErzen-i Rum yani Erzurum. Bazıları Erzurumda, der
Azerbaycan civarinda geniş bir eyalettir.Bazı tarihlerde Nuşirevan-i Adil tarafından kurulmuş denirsede doğru su Akçakoyunlu padişahlarindan Gündüzbayoğlu Soktar oğlu Erzenbay tarafindan yapıldığıdır. Jean Babtist Tavernier, Th.Ch. Fleurian. J.Brant, H.W. Dowe, HSuter, E.Smith, W.F. Ainsworth, J. Tay lor, H.Tozer, H.F.B. Lynch ve C.F. Lehmann-Haupt gibi gezginler Erzurum hakkında önemli bilgiler vermekte, gördüklerini kendi fikirlerine göre ifade etmektedir.
Erzurum ve çevresi oldukça eski bir geçmişe sahiptir. Karaz, Kırmızıtaş, Güzelova, Pulur, Sos, ve daha çok yerde eski yerleşme alanları bulunmuştur. Atatürk Üniversitesi tarafından Hasan Kalede yapılan ve halen devam etmekte olan kazılara göre, tarih öncesi devirlere ait kalıntılar ortaya çikarılmış ve çıkarılmaktadır. Urartu çağına ait kalıntılara da rastlanılmaktadır.
Şimdiki erzurum, ovanın doğusunda bir tepe üzerindedir. Bu durumu ile Boluya, Ilıca yönunden bakıldığında ise Manisaya benzemektedir. Tarih boyunca Med, Pers ve Sasani istilalarına uğrayan Erzurum, askeri ihtiyaçlar Göz onünede tutularak, burada inşa edilmiştir. Özellikle, doğu politikasina ister istemez büyük önem veren Bizanslilar, Karazdaki yerleşme alanını terk ederek, dağlara daha yakın olan tepede, Theodosio polis kalesini inşa etmişlerdir.
irandan devamli akınlarin ilk uğrak noktası olan kale, Anatoliusun emri ile 415-422 tarihleri arasinda vucuda getirilmiştir. Ancak çok tahribat gören kalenin bu devre ait hiç bir kalinti kalmamiştir. Türk devresine ait yapilar şehre hakim olmuştur. Dış istilalar yanında dini mücadeler de Theodosiopolisde büyük etkiler yapmiş, Ermeni ve Rumlar arasında devamlı fikir ayriliği bazen büyük sürtüşmelere sebebiyet vermiştir
Bizanlilar Ortodoksluğu, Ermeniler de Gregoryenliği şehirde hakim kılmaya gayret etmişlerdir. Kiliselerdeki ilk ayrilik, tabiariyla halk arasında da hizipleşmeyi sürekli olarak lörüklemiştir. Hiristiyanlik bu durumda iken, doğudan Sasani hegemonyası da Theodosiopolisi sık sık tehdit etmiştir
Meydana gelen sınır değişmeleri, E.Honigmannın Bizansın Doğu sınırı nda bahis konusu edilmiş, bundanda anlaşildığına göre, Erzurum pek kısa aralıklarla Bizans hakimiyetinden çikmiştır. Doğuya ve batıya akan büyük akarsuların kaynakları da erzurum arazisinde idi. islami yaymaya çalişan Araplar da gazalarını diğer istilacilar gibi bu bölgeye tevcih etmişler, 651de ilk defa şehir önlerinde gönünmüşlerdi. halkın Saresen dediği bu müslümanların başinda Habib b. Mesleme bulunmakta idi ve islam kumandanı az sonra Erzurumuda ele geçirmiştir
653de, Bizans imparatoru Konstantios, doğudaki bu şehri kurtarmak için bir sefer yaptı ve arapları şehirden çikardı. Muaviye zamanında, murabit denen 2000 kişi burada iskan edilmiştir. 686da Bizanslı General Leontios, 700de de halife Abd el-Melikin oğlu Abdullah, Erzurumda hakimiyet sürdüler. 753de Bizanslilar Theodosiopolisi tekrar ele geçirdiler
Abbas isimli bir Abbasi kumandanı şehri kuşatmiş ise de, kışın yaklaşması üzerine muhasarayı kaldırmak zorunda kalmiştır. 770-772 yıllarında Erzurumda isyan patlak vermiş, Ermenilerin ayaklanması güçlükle Amir b. ismail tarafından bastırılmıştır.
Erzurum ve çevresi arazi yapısı açısından talihsiz bir bölge idi. Büyük bir fay hattı buradan geçmekte ve doğuya doğru uzanmakta idi. Devamlı depremler, hem insan ve hem de yapılar açısından büyük kayıplara meydan vermekteydi. Tarih kaynaklarından ilk tespit edilen yer sarsıntısı 840 yılında meydana gelmiş, Bizans imparatorlarının ve bazı Islam fatihlerinin yaptırdığı binalar yerle bir olmuştur. Doğudaki Bizans varlığını Erzurumda tutmak isteyen imparatorlar, Arapları devamlı surette tehdit ettiler
Katakalon ve ioannis Kurkuas, haçın Hilal karşısında üstünlüğünü sağlamak için mücadele edip durdular.923deki şiddetli bir Bizans kuşatması, Muhammed b. Nasr el-Hacibin zamanında yardıma koşması ile önlendi. 949da ionnis Çimiskes Erzurumu kalabalık bir Bizans kuvveti ile kuşattı ve Arapların savunduğu yüksek, tahkimi savunma kulelerini yıkarak sehri ele geçirmiştir. Taraflar arasındaki sürekli savaşlara rağmen Erzurum, Suriyeli, Iranlı, Ermeni ve diğer milletlere mensup tüccarların faaliyet gösterdiği yerdi. Bundan da, arz ettiği stratejik durumun büyük önemi vardi
Gazneliler ve Selçuklular arasındaki siyası çekişmenin de Erzurum tarihinde rol oynadığı görülmektedir. Ceyhunun batısına itilen Türkler, Rey ve Azerbaycan üzerinden ilk defa Kur-Aras vadisine girmişlerdir. Türkler bunları sıkıştırdıkça, onlarda Bizansı rahatsız ediyorlardı. Istanbuldaki Bizans imparatorları, doğudaki valilerden aldıkları raporlar üzerine, önemli mezhep farkı bulunan ve emniyetleri için tehlikeli gördükleri Ermenileri daha iç yörelere zorla göç ettirdiler. Tampon bölgenin boşalması sırasında ilk defa Bizanslılar Türklerle karşı karşıyageldiler ve böylece Erzurumun tarihinde yeni bir dönem açılmıştır.
1048 veya 1049da Bizans kaynaklarının Skyth veya Tazik dedikleri Türkler, Selçuklular Erzuruma doğru harekata geçtiler. Sultan Tuğrul verdiği emirle amcası, oğlu ibrahim Yinal ve Kutlamışı yeni gaza ucuna yolladı. Bu Türk gazileriTheodosiopolis kalesine şimdiki şehrin bulunduğu yer uğramadan, Karaza hücum etti. Geniş bir ovanın kuzey-batısında, Euphratesin yukarı kolunun aktiği araziye yakın yerde bulunan Karaz, o devirde oldukça kalabalık bir şehirdi. Selçuklulara önceden pek önem vermeyen Karazlılar, ibrahim Beyin muhasaraya başlaması üzerine şehre çekilmiş ve sonrada şavaşa mecbur kalmişlardı. Az sonra şiddetli bir rüzgarın patlak vermesinden faydalanan Selçuklular, yağlı paçavralar ile Karazda büyük bir Yangın çikarttılar.
Bu olayi Karazın sonu oldu ve muhasaradan canını kurtarabilen ahalisi güçlükle asıl kalenın bulunduğu Theodosiopolise sığınabildi. 1054 yılında Anadolu seferine çıkan Tuğrul Bey, Pasini geçtikten sonra, Erzurum ovasına hakim olan bir tepeye bizzat çıkmış ve kalenin durumunu gözetlemiştir. Theodosiopolis, 1071de yinehareketli idi. Zira Nuhun Gemisini andıran bir ordu ile imparator Romanos Diodenes, şehre gelmiş ve ikmal hazırlıklarını tamamlayarak Malazgire doğru yürüyüşe geçmiştir. Şehirdeki Bizanslılar, imparatoru son defa, bir daha görmemek için üzere uğurluyorlardı. 26 Ağustos 1071 de büyük Türk zaferi, Theodosiopolisdeki Bizansın son günleri oldu.
Az sonra Türkler erzurumu, ele geçirecekler, Bizansın tek taraflı barışı bozmaları üzerine Ege sahillerine kadar gideceklerdir. Erzurumun, nasıl ve ne syrette Selçuklu hakimiyetine geçtiği bilinmemektedir ve bu tarihi zaman parçası maalesef çok karanlık kalmaktadır. 1071-1202 tarihleri arasında Saltuklu Beyliği bu şehre islami Türk karakteri vermiştir. Beyliğin kurucusu Ebul-Kasım Saltuktur. Bir rivayete göre burası ile doğunun önemli bir kısmı Alp Arslan tarafından ıkta olarak Saltuk Beyine verilmişti. Baybud, Tercan, ispir, Oltu, Micingird, Koçmaz ve daha birçok kasaba Erzuruma, bağlanmış ve Saltuklu Türkleri tarafından yöneltilmiştir.
Saltukun oğlu Emir Ali, 1102-3 de, erzurum hakimidir. Kadı Ahmedin el-Veled uş-Şefik indeki Kaım b. Alinın, Ali b. Kasım olması gerekmektedir. O, Iraktan dönüp Erzer-er-Rum denilen Kalikala şehrini aldı kaydı tine bu kaynakta görülmekte ve karanık bir olay gün işiğina çıkarılmaktadır. 1116 da Gürcü kralı David, Saltukluların büyük rakibi olarak ortaya çıkmış ve Pasin Ovasına kadar ilerleyerek Erzurumu tehdit etmiştir. Onun çok sayıda Türkü öldürdüğü ve yeri yakıp yıktığı Gürcü kaynağı tarafından belirtilmektedir. Artukoğlu il-Gazi, 1121de Erzen Beyi Toğan Arslan ile Erzuruma gelmiş ve Emir Aliyi de beraberlerine alarak, Tiflise kadar bir intikam seferi düzenlemiştir.
1124 te Gürcüler, ispir ve Pasin ovasına kadar bir karşı akın yaptılar ve bu defaki yürüyüşleri de çok kanlı bir şekilde sonuçlanmıştır. Emir Ali, günümüze kadar bazı değişikliklere uğrayarak kalan Tepsi minare saat kulesiyi inşa ettirmiştir. Kitabesinde Şems el-Mülük ves-Selatin Emir inanç Yabgu Alp Tuğrul Beğ Ebul-Muzaffer Gazi b.Ebul-Kasım yazısı görülmekte ve bu da Saltukluların eski Türk ananesine sıkıca bağlı olduklarını göstermektedir. Saltuklulardan izz ed-Din, 1168 e kadar saltanat sürmüştür
Onun hakimiyeti esnasında, Aziminin yazdığı gibi büyük bir deprem, 1145de Erzurumda büyük kayıplara sebebiyet vermiştir. Saltuklu Nasır ed-Din Muhammedden sonra, 1191de tahta Mama Hatun geçmiştir. o, el-Feth ül-Kussi isimli kaynakta da belirtiği üzere, erzurum askeri ile selçuklu heybetinde Ahlata gitmiştir. Tercandaki türbe ve kervansaray bu hanım tarafından yaptırılmıştır. 1193de Gürcüler bir kere daha Erzurum önlerinde görüldüler.
Erzurum halkı bu olaydan çok etkilenmiş ve bu felaket bize nereden geldi. Memleketimizde hiç bir zaman Hiristiyan görmemiştik diye şikayetçi olmuştur.
Saltuklu egemenlii 1202de sona erdi ve Selçuklular Rükned-Din Süleyman Şaahın gayretleri ile Erzuruma sahip olular Paralardan öğrenildiğine göre Mugis ed-Din Tuğrul Şahmelik olarak burada göreve başlamış, 1225 yılına kadar kendi başına yöreyi yönetmiştir. 1225-1230 arasında oğlu Cihanşah Erzurumda bulunmuş, bu sıralarda belirmeye başlayan konya hakimiyeti Erzurumu da içine amıştır.Haezemşahlar ile olan yakın ilişkiler Selçuklu Sultanı Ala ed-Din Keykubadin dikkatini Erzurum ve çevresi üzerine çekmiştir. O, Moğol tehlikesinin ufuklarda görünüşünden az zaman önce Erzurumu ele geçirmiş ve cihan Şahın bağişlanma isteğini kabul etmiştir
1242de Moğollar erzurum önlerine geldiler ve Baycu Noyan idaresinde şehri kuşattılar. Sü Başı sınan ed-Din Y akut ümitsiz bir şekilde bu sınır kalesini savundu ise de, Şeref ed-Din Duvin isimli birinin ihaneti sonunda mağlup olmuştur. Osman Turana göre Erzurum Moğol istilasının ilk kurbanı olmuş ve Moğollar Türkiyeyi istıla kapısını artık açmışlardır. 1255de Nahcivan – Erzincan yolculuğusırasında Erzruma da uğrayan Rahib Guillaume de Rubrauck, burasını güzel bir olarak tasvir eder. 1297 de Naib Mucir ed-Din Emir Şah ve maiyeti Erzuruma kötü günler yaşatmışlar ve halktan zorla ağır verdiler tahsil etmişlerdir. Selçukluların 1308 de yıkılması ile ilhanlı nüfuzu kendisini gitikçe hissettirmişir.
Çünkü başkent tebrizi batıya ve denize bağlayan önemli yollar bu şsehirden geçmekteidi. Hace Yakut, kendi adı ile anılan bir medrese yaptırmış ve şehri güzelleştirmiştir 1310. 1336/7de Erzurumu ziyaret eden ibn Battula, iki Türk kabilesinin rekabet halinde yaşadığını yazmaktadır. O tarihte Erzurumun en yaşlı ahalisi Tuman idi ve o halsiz oluşuna rağmen ibn Battutayı üç gün gelenek icabı misafir etmiştir. Emir hacı Togay ve Hasan gibi beyler de kendi Türkmenlerine dayanarak Erzurumda hakimiyet tesis etmişlerdir. Sonuncusu kendi adı ile söylenen Hasan Kalesini inşa etmiş ve Erzurumu doğudan gelecek baskılara karşı korumuştur.
1340da Sulduz aşiretinin büyük liderlerinden Çobanın Togaylılarla sert mücadelesi yine Erzurum çevresini kana boyamıştır. 1360 da batıdan doğuya genişleyen Eretnalilar Erzurumu ele geçirdiler. iki yıl sonra da bu hakimiyetin hala devam ettiğini bilmekteyiz
1377den az önce de türe Beğ isimli biri Erzurum hakimidir. 1385de Karakoyunlu Mehmed Erzurumda saltanat sürmekte idi. Mavera ün-Nehr ve Iranı ele geçiren Temürlenk Kara Mehmet oğlu Mısır Hocayı Avnik kalesinde mühasara etmiş ve sonra da Erzurumu ele geçirmiştir. 1400 ve 1402de Temürlenk Erzurumdan geçmiş ankara Meydan Muharebesi sonunda gerçekleştirdiği Anadolu harekatı dönüşünde kısa bir müddet şehri şereflendirmiştir
Temürlenk burasını önce Mutahhartana verdi. Daha sonra da Ali isimli Türkmeni idareci tayin etmiştir. ispanyol kralı adına Semerkanda gitmekte olan elçilik heyetinde bulunan Ruj Gonzales Klavijo, seyahati sırasında şehirde kalmış ve kısa tasvirde bulunmuştur. Ona göre Erzurum Ali Bey tarafından yönetilmekte ve bir kısım Ermeni de burada yaşamakta idi.
Şahruh zamanında erzurum yine birçok olaylara sahne oldu. Kara Yülük olayı uzun müddet halkın hafıizasından silinmedi. 1454 ve 1456da Uzun Hasan. erzurum havalisine akınlar tertip etti. Safavilerin meşhur şahlarından ismailde 1499da Erzurumdan, geçmiş ve 1502de Sultan Elvendi bozguna uğratmıştır. Yavuz Sultan Selim zamanında Osmanlı topraklarına dahil edilen Erzurum, Safavilerle yapılan savaşlarda da eski tarihi önemini korumuştur. xvıı yy. kaynaklarına göre Paşa sancağı olarak, Şarki Karahisar, Kığı, Hınıs, yukarı Pasin, Malazgird, Tekman, Kız-Uçan, ispir, Tortum, Namervan ve Micingerd sancaklarından meydana gelen beylerleyliği yapılmıştı. 1540 tarihli erzurum Kanunnamesi idari yapı açısından son derece önemlidir
Osmanlı devrinde şehir, Anadolu ve Karadenizden doğuya, Irana kadar giden büyük askeri ve ticaret yolu üzerinde bulunması sebebi ile de ordunun toplandığı ve dayandığı yerdi. Lala Mustafa, Sinan, Ferhad ve Özdemiroğlu Osman Paşaların doğu harpleri esnasında Erzurumu üs olarak kullandıkları belirtmektedir. Abaza Mehmed Paşanın meşhur isyanı, Osmanlı dünyasının gözlerini buraya dikmesine neden olmuştur.
1622. ıv. Murad 1635de Erzuruma gelmiş ve Ilıcadan sonra törenle karşılanmıştır. Revan seferi dolayısıyla Erzurum ve çevresinde hissedilir imar faaliyetleri görülmüş olup, bunu ıv. Murad ın verdiği kesin emirlere borçludur.
XIX.yyda Erzurum tarihinde yeni bir sahife açılmıştır. O zamana kadar şehri tehdit eden ıran tehlikesi, bu tarihten itibaren yerini Hiristiyan Ruslara bırakmıştır. Çar Deli Petronun vasiyeti gereği sıcak denizlere inmek isteyen Çarlık Rusyası, Kafkas hakimiyetinin sağlanmasından sonra, ilk defa 1828de, Anadolunun doğusuna saldırdı. Yeni Köy Savaşını kazanan Gnl.Paskeviç erzurumu ele geçirdi. 14 Eylül 1829 Edirne Barışı üzerine Rus ordusu Erzurumdan çekildi. 1853-1855 de Edirne Barışı üzerine Rus ordusu Erzurumdan çelildi. 1853-1855de tekrar Rus tehlikesi Karstan sonra Erzurumu tehdit etmiştir. Osmanlı Hükümeti doğudaki bu büyük tehlike üzerine Erzurum daha tahkimli hale getirdi ve tabyalar yaptırdı.
1877-8 Osmmanlı Rus Harbinde, Gazi Ahmet Muhtar Paşa, Erzurumu Ruslara karşı savundu ve 8-9 kasım 1877de yapılan Aziziye Baskınını halkın yardımı ile geri püskürttü. Bu hadilerde ermenilerin ihaneti belirgin bir şekilde ortaya çıkmıştır. Son savaşta, Osmanlı devletinin gelecekteki dayanak noktasının Erzurum olduğu daha iyiy anlaşılmıştır. Rus çekilmesinden sonra Erzurum bazı Ekonomik krizlerin esir oldu. hayvan vergisi sebebi ile halk arasında hoşnutsuzluk belirmiş ve hükümete karşı tepkiler meydana gelmiştir.
Bu harekat, Meşrutiyet rejimi içib ilk adım sayılmış ve Canveren Derneği tarih rolünü ifade etmiştir. Erzurum, 1. dünya savaşında Türk askeri harekatının yine merkezidir. Sarıkamış başarısızlığı üzerine 16 Şubat 1916da Ruslar, yine bir ihanet sonucu Erzurumu ele geçirdiler. Son vali Tahsin Bey,Bab-ı Aliyeçektiği telgrafla bu serhad ve gaziler, şehidler diyarının bir an evvel tekrar şanlı bayrağımıza kavuşturulmasını vurgulamıştır. Erzurum, Ermeni vahşetinin kol gezdiği iki yıllık kara günleri yaşadı. 12 mart 1918de 1.kafkas kolordusu Komutanı Alb.Kazım Karabekir tarafından kurtarıldı