Dokumacılık Nedir
Kumaş dokuma işi veya dokuma ticareti. Kısas-ı Enbiyada dokumacılığın ilk yaratılan insan hazret-i ademden beri temel sanatlardan olduğu bildirilmektedir. Bu ve diğer dini kaynaklarda, Kuran-ı kerim ve hadis-i şeriflere dayanılarak verilen bilgilerde, hazret-i ademe iman edenlerin şehirlerde yaşadıkları, okuma, yazmayı bildikleri,
demircilik, iplik yapma, kumaş dokuma, çiftçilik ve ekmek yapma gibi sanatlarla uğraştıkları uzun açıklanmaktadır. Yapılan arkeolojik kazılarda, Mısır ve Peruda bulunan resimlerden, eski dokumacılık ve kullanılan çeşitli aletler hakkında değişik bilgiler bulundu. Dünyanın çeşitli yerlerinde türlü şekilde kullanılan dokumacılığın gelişmesi, kullanılma şekil ve biçimleri farklı olmuştur. Zaten çok eski
devirlere ait elde fazla bilgi yoktur. Yalnız daha ziyade kadınların uğraştığı bir sanat olarak kabul edilmektedir. Avrupada bu sanatın gelişmesi ortaçağdan sonra olmuştur. ilk önce Bizansın sonra da Müslümanların bu gelişmede önemli tesirleri görüldü. Ortaçağ boyunca Avrupada ilkelliğini muhafaza
eden dokumacılık, 13. asırda gelişmeye başladı. Şaftlı dokuma tezgahının yapılması hem daha seri hem de desenli kumaşların yapılmasına imkan sağladı. Tezgahlar üzerindeki çalışmalar rönesanstan sonra hızlandı. Amerikada koloniler devrinde dokumacılık ev sanatı olarak gelişmişti. On sekizinci asırda dokuma makinalarının yapılması el sanatından bugünkü dokuma endüstrisine geçişi sağladı.
Makinalaşmada görülen yenilikler dokuma sanayiinde de oldu ve günümüzün dev tekstil fabrikaları kuruldu. Bugün toplumun her çeşit ihtiyaçlarını karşılayabilecek kalite ve desene sahip kumaşlar, seri olarak dokuma makinalarında üretilmektedir. Bütün bu teknik imkanlara rağmen el tezgahlarında dokunan halı, ipek, kadife ve masa örtülerinin kalitesi daha üstün olmaktadır.
Dokuma Bir kumaşın dokunabilmesi için önce iplikleri hazırlanır. Dokumanın kalitesi en başta ipliğe bağlıdır. ipliklerle çözgüler hazırlanır. Bunlar uzunlamasına ipliklerdir. Günümüzde otomatik makinalara gerilir. Bunların bir altından bir üstünden geçecek şekilde mekikle yanlamasına atkılar
geçirilir. Atkıları, tarakla sıklaştırmak süretiyle dokumanın sık ve düzgün olması sağlanmış olur. Seri halde devam eden bu hareketle süratle kumaş dokunur. Eskiden bir makinaya bir işçi gerekirken, bugün 30-40 makinaya bir usta kafi gelmektedir. Dokunan kumaşlar düz veya desenli olabilir. Düz
dokunan tek renkli kumaşların çözgü ve atkısı aynıdır. Desenlilerde ise çözgüde deseni veren ayarlama yapıldıktan sonra atkıda başka renk olabilir. Bu başka renk olan atkı kumaşa ayrı bir desen verir. Bir de düz dokunup üzerine baskı süretiyle çeşitli renkler verilen kumaşlar vardır. Kumaşlar kullanılan ipliğe göre yünlü, pamuklu, ipekli, keten, dokuma diye ayrılabilir. Bunların tezgahlarının
yapılışları esasta aynı olmasına rağmen bazı hususlarda farklılık gösterirler. Dokuma tezgahları ilk önceleri iptidai şekilde olan tezgahlar zamanla geliştirildi. ilk önceleri dokumanın mekik aralığından geçirilmesi için iki kişinin çalışması icab ediyordu. John Kay,
dokumacının bir ipi çekip bir sürücüyü çalıştırma tekniğini geliştirdi. Böylece mekiğin öteki yana geçmesi kolaylıkla sağlanıyordu. Fakat değişik insanlar değişik şekilde çalıştıkları için mekikle tezgahın diğer parçaları arasındaki uyumlu çalışma tam sağlanamadı. On dokuzuncu asırda bu çalışma gerçekleştirildi. Günümüzde dakikada 200 atkı hızı aşkın tezgahlar yapılmıştır.
Dokuma sanayiinde bugün üç çeşit tezgah kullanılmaktadır. Bunlar el tezgahları, otomatik ve mekiksiz tezgahlardır.
El tezgahları Tek veya belirli sayılarda atkı atılarak dokunması gereken dokumaları otomatik makinalar dokuyamaz. Bunun yanında ucuz ve her yerde kullanılır olması da bunların tercih sebebidir. Bunlar, takım tezgahlarında yapılmış olup, eskilerinden çok düzgündürler. Mekiğin içindeki masuradaki iplik bir alttan bir üstten giderek atkı işi rahatça yapılır. Güvenilir ve temiz olmasından dolayı el tezgahları ve el dokumacılığı artmaktadır.
Otomatik tezgahlar Bugün kullanılan tezgahların çoğunluğu bu cinstir. Masuradaki atkı otomatik olarak gidip gelmektedir. Buradaki esas özellik mekikteki iplik bitince, mekik kutusundaki yenisinin otomatik olarak dokumaya devam etmesidir. Burada dokuma işlemi hiç kesilmez. Tezgahlardaki mekanik, elektriki ve optik düzenlemeler, mekikteki ip bitince yenisinin hemen devreye girebilmesini temin edecek şekilde yapılmışlardır. Gevşek ve sarkık kısımlar dokumayı bozmasın diye hava emişli parçalar çalışarak onları düzene sokar
Mekiksiz tezgahlar Dokuma tezgahlarının çalıştığı yerlerde gürültü çok olur. Bilhassa mekiklerin gidip gelmesi normal konuşmayı işittirmiyecek kadar ses yapar. Mekiklerin olmaması gürültüyü oldukça azaltır. Bu cins makinaların sessizliği yanında hızlı çalışmaları da ayrı bir üstünlüktür. Yalancı mekikli, oklu ve sıvı püskürtmeli olanları vardır. Bu atkı masuraları, makinanın yanında bulunur. Bunların en yenisi sıvı püskürtmeli olandır. Bu tezgahlarda argaç aralığında atkı hariç hiçbir şey bulunmaz. Argaç
aralığından atkı, hava veya su ile püskürtülerek geçirilir. Bu iş için kullanılan püskürtme gücü kafi gelmediğinden, ipin gevşek tutularak gerilmeden hareket etmesini sağlayan aletler de konulur. Su püskürtmeli sistem daha verimli olmasına rağmen, bu usül su geçirmez dokumalar ve paslanmaz madenden yapılan tezgahlarda kullanılır.
Türkiyede Dokumacılık, Selçukluların Anadoluya hakim olmalarından sonra Dokumacılık sanatında önemli bir gelişme görülmüştür. Denizlideki altın telli dokumaları, Adana ve Sivastaki pamuklu dokumalar, çeşitli yerlerdeki halı ve kilim dokumaları o devrin en güzel örnekleridir. Ayrıca Bursa ve Bilecikteki pamuklu, iplikli, çatma yapımı da ileri seviyedeydi.
Osmanlı Devletinin kurulması ve kısa zamanda gelişip memleketler fethetmesi dokuma sanayi üzerinde de etkili olmuştu. Bilhassa orduların gün geçtikçe artması, asker sayısının çokluğu, ordunun giyim ihtiyacını karşılayabilecek bir dokuma sanayiinin gelişmesine yol açmıştı. Şam, Adana ve Halepte dokunan çeşitli kumaşların yanında Bursada da zamanın en güzel kadifeleri, renk renk
bezler, peştamallar, fitiller, ibrişimler, çanta nakışları dokunurdu. Malatyanın renkli Malatya bezleri, Diyarbakırın kırmızı bezi, Ankaranın sofu, Kütahya, Uşak ve Kulanın halıları imparatorluğun bütün ihtiyaçlarını karşılayabilecek durumdaydı. Bu devirde Avrupadan üstün olan Osmanlı dokuma sanayii, üstünlüğünü 18. asra kadar devam ettirdi. Bu asırda Avrupadaki makinalaşmanın yurdumuza sokulup
gelişmeden istifade etme gayretleri Üçüncü Selim ve Abdülaziz Han zamanında görülmüşse de, bu ancak 19. asrın ikinci yarısında mümkün olabilmiştir. Bursa ve Lübnanda ipek, Adana, Tarsus, izmirde pamuk ipliği, Afyon ve izmirde halı ipliği fabrikaları kurulmuştur. Bunlar özel teşebbüse ait olup, devlet eliyle sadece izmit, Feshane, Hereke ve Bakırköy fabrikaları kurulmuştur.
Bugün ise başta istanbul, Adana, izmir, Eskişehir, Malatya, Kayseri olmak üzere pekçok vilayetimizde en gelişmiş tezgahlardan meydana gelen modern fabrikalar vardır. Dokumalarımız, Avrupadakiler ile boy ölçüşebilecek kalite ve modernliktedir. Halı dokumacılığı ise fabrikaların yanında Anadolunun pekçok yerinde el tezgahlarında dokunmaktadır. Bünyanın, Ladikin, Ispartanın el dokuma halıları emsallerinden çok üstün kalite ve değerdedir.