Diyabetli Ayağın Tanımı
Diyabet halk arasındaki bilinen ifadesiyle “şeker hastalığı” vücudun şekeri vücuda yararlı hale getiren ve pankreas bezinden salgılanan “insülin” adı verilen hormonun üretilemediği ya da kullanılamadığı zaman ortaya çıkan ve kandaki şeker miktarının yükselmesiyle oluşan bir hastalıktır. Şeker başta beynimizin çalışması olmak üzere, bedenin enerjisini sağlayan ana elemandır. Ancak kandaki düzeyi yükseldiğinde bu şeker bir çok değişik mekanizmayla çok sayıdaki organa zarar vermektedir.”Diyabet hastalığı” farklı mekanizmalarla ayakları da etkiler. Şeker öncelikle bacağa kan götüren ve getiren damarların yapısını bozar. Bu da dokularda beslenme bozukluğundan dolayı, kasların zayıflaması eklemlerde şekil bozukluğuna sebep olur. Beslenme yetersizliği ayrıca, enfeksiyonların iyileşmesini de geciktirir. Ardından sinirleri değişik biçimlerde harap ederek işlevlerini bozar.
Diyabet hastalığı, derinin kendisini yenilemesi bakımından da olumsuz etkiler yaptığı gibi, herhangi bir nedenle deri bütünlüğü bozulduğunda yani deride bir yara oluştuğunda da yara iyileşmesini daha geciktirir. Ayrıca yara zemininin çeşitli mikroplarla ve mantarlarla oluşan enfeksiyonlarını da kolaylaştırır.
Bu nedenlerle diyabeti olan hastalar, çok sayıda ayak sorunu yaşamaya adaydırlar. Dahası bu sorunlar zaman içinde yavaş yavaş ortaya çıktığından bir oranda kişi bu küçük sorunları önemsemez ve onlarla yaşamaya çalışır. Bu ise sorunların büyümesine ve giderek çözümlenmesinin olanaksız hale gelmesine yol açar.
Diyabetli hastaların ayaklarıyla ilgili sorun yaşamamaları için bir yanda diyabet hastalığını en iyi biçimde tedavi ettirerek, kan şekerlerini normal sınırlar içinde tutmalı, diğer yanda da ayak bakımlarına herkesten daha çok özen göstermelidirler.
Bakım düzenli yapılmaz, sorunlar “küçük”ken çözümlenmediğinde ayak parmaklarının ya da ayağın tümünün kaybına yol açacak olumsuzluklar yaşanabilir.
Diyabetli hastaların ayak bakımları yukarıda anlattığımız bakımın düzenli ve sürekli olarak yapılmasıyla gerçekleşir. Ayrıca deri, sinir ve damarlarda ortaya çıkan sorunlara yönelik olarak yapılması gereken işlemler vardır.
Sinir hasarı gelişmiş olanlarda kişi duymayan yerlerini bilmeli ve diğer duyularının yardımıyla bunların duyu yönünden yetersizliklerini giderecek yöntemler bulmalıdırlar. Küçük ve önemsiz görünen kesiklerin, sıyrıkların ve yanıkların erkenden farkına varacak yöntemler bulmalıdırlar.
Derinin düzenli gözlenmesi herhangi bir olumsuzluğun erken fark edilmesini sağlar. Bu da onlara yönelik önlemlerin ve tedavilerin uygulanmasını sağlayacaktır.
Benzer biçimde ayak ve bacak damarlarının da kontrolü yapılarak, kan akımının durumu saptanmalı ve bunda ortaya çıkan sorunlara yönelik uygun tedavi ve bakımlar planlanmalıdır.
Her diyabetli hasta kendisini tedavi eden dâhiliye uzmanıyla işbirliği halinde çalışan bir ayak bakım merkezi ve dermatoloji uzmanının kontrolü altında olmalıdır.
“Diyabetik ayak” terimi, ayağın herhangi bir etkenden rahatsız olmasından sonra, derinin bozulması, yara oluşumu, doku ölümü (nekroz) ve enfeksiyon döngüsünü içerir. Bazı durumlarda başlayan enfeksiyonlar yayılarak kemiğe kadar ilerleyebilir ve “osteomiyelit” denilen tedavisi güç kemik enfeksiyonlarına yol açabilir.
Düzenli ayak bakımı bu komplikasyonları engelleyebilir. Bakımın temel amacı ayağın her anlamdaki bütünlüğünün muhafaza edilmesidir.
Bu amaçla ayak gözle muayene edilerek dikkatli bir şekilde izlenmelidir. Bu muayene kişinin kendisi tarafından örneğin bir ayna yardımı ile yapılabileceği gibi, bir yakını tarafından da yapılabilir.
Ayağın Kontrolü
Ayak derisindeki solukluk, kızarıklık, koyulaşma gibi renk değişiklikleri, derinin herhangi bir noktasındaki ısı(sıcaklık) artışı ya da azalması şeklindeki değişiklikler, ayağın ya da bileğin herhangi bir bölümündeki şişlikler, iyileşmeyen açık yaralar, ya da su kabarcıkları, cerahat toplamaları, akıntı, kanama veya kötü kokular, batık tırnaklar, tırnak yatağındaki veya çevresindeki iltihaplar, tırnaktaki mantar enfeksiyonları, ayağın herhangi bir yerindeki sertlikler, kalınlaşmalar ve nasırlar, derideki ve özellikle topuktaki çatlak bölgeler, ayağın herhangi bir yerine dokunulduğunda ortaya çıkan ağrı, ya da çeşitli “nahoş” (diken batması, karıncalanma, iğne batması duygusu, yanma, uyuşukluk, duygusuzluk, vb.) duygular dikkatli bir şekilde gözlenmeli, ayrıca her iki ayak arasındaki farklılıklara dikkat edilmelidir.
Aramanız gereken önemli bazı değişiklikler ve anlamları
kızarıklık, şişlik, sıcaklık (enfeksiyonu düşündürebilir),
çatlaklar, yaralar (enfeksiyona zemin hazırlar),
cerahat, akıntı, kanama, koku (enfeksiyon varlığı),
tırnak batması (enfeksiyonu davet eder),
kırmızı çizgilenme (içte enfeksiyonu düşündürür),
soluk ya da mor deri (zayıf dolaşımı düşündürür),
ağrı, karıncalanma, yanma, uyuşma ya da his kaybı (sinir hasarını düşündürür),
soğuk bölgeler (dolaşım azlığını düşündürür).
Ayaklarınızı her gün ılık su ve sabunla yıkayın, suyun sıcaklığını dirseğinizle kontrol edin.
Ayaklarınızı, özellikle parmak aralarını, tam olarak kurulayın, parmak araları dışındaki bölgelere nemlendirici uygulayın, fazla nemi pudra ile alın.
Bunların herhangi biri veya birkaçı gözlendiğinde bir merkeze veya uzmana danışılmalı ve muayene olmalıdır. Eğer o anda bu olanak yoksa bir yere kaydedilmeli ve ilk fırsatta başvurulan hekime anlatılarak muayene etmesi sağlanmalıdır.
Ayağın Bakımı
Herhangi bir bulgu ve/veya yakınma olmasa da ayağa yine de gündelik bakım uygulanmalıdır. Yani ayaklar her gün ılık su ve sabunla yıkanmalı, özellikle parmak araları olmak üzere, tam olarak kurulanmalı, gereken yerlere nemlendirici uygulanmalı veya hafif yağlı kremlerle yağlanmalıdır.
Ayakkabı Seçimi
Diyabetli hastaların ayakkabı seçimleri de çok önemlidir ve ayaklarının durumu göz önünde bulundurularak, yine bir uzmanın yönlendirmesiyle seçilmelidir.
Çok bol ya da dar, büyük ya da küçük ayakkabılardan kesinlikle kaçınılmalıdır. Yüksek topuklu ayakkabılar, tabanı çok ince ayakkabılar, yüksek boğazlı ve plastik malzemeden yapılmış, ayağın havalanmasının mümkün olmadığı ayakkabılardan kaçınılmalıdır.
Ayak ayakkabının içinde kaymamalı veya çok sıkmamalıdır. Ayakkabının üst kısmının yumuşak ve esnek olmasına, içinde herhangi bir düzensizlik, dikiş vb çıkıntıların olmamasına özellikle dikkat edilmelidir.
Ayakkabı seçerken dikkat edilmesi gerekenler
Ayakkabının üst kısmı yumuşak ve esnek, iç kaplama ise düz olmalı ve çıkıntıları ve dikişleri olmamalı,
Deriden ya da diğer nefes alabilen malzemeden yapılmış olmalı,
Ön kısım içinde tüm parmaklar ayakkabıya temas etmeden hareket edebilmeli, başparmak ve ayakkabının ucu arasında 1-1.5 cm mesafe olmalı,
iç taban ve iç malzeme rahatsızlık vermeyecek biçimde bağlantılı yapılmış olmalı,
Topuklar kayma, sıkışma ve basıya sebep olmadan ayak şekline uymalı,
Taban özellikle ön kısımda esnek olmalı,
Yüksek topuklu ve ince uçlu ayakkabılardan kaçınılmalı.
Diyabetli hastaların ayaklarının sağlığı için genel olarak özen göstermesi gereken durumlar da vardır.
Genel Önlemler
Bunların başında ayakların taşıdığı yükün azaltılması gerekir. Bu nedenle kilo almaktan kaçınılmalı, hatta mevcut beden ağırlığının azaltılması için çaba sarf edilmelidir.
Hareketsiz bir yaşamdan olabildiğince kaçınılmalı, aşırıya kaçılmadan düzenli ve sürekli olarak egzersiz yapılmalı ve özellikle yürümelidir. Eğer toplardamarlarla ilgili bir sorun varsa, yürüme sırasında çok sıkı olmayan varis çorapları giyilmelidir.
Uzun süre sabit ayakta durulmamalı, otururken de bacaklara kan gidişini veya dönüşünü engelleyecek pozisyonlardan kaçınılmalıdır. Özellikle bacak bacak üstüne atmak, diz çöker durumda oturmak dar ve sıkışık mekânlarda sürekli ve uzun süre kalınmamalı, oturarak çalışanlarda oturulan koltuk düzeyinde bir sehpa yardımıyla ayak yukarıda tutulmalıdır.
Sigara ve alkol kullanmaktan kaçınılmalıdır. Çünkü her ikisi de başta damarlar olmak üzere genel olarak vücut üzerinde yol açtığı olumsuzluklarla ayakları olumsuz etkileyecektir.
Belirli aralıklarla bir ayak merkezinde veya diyabeti izleyen dâhiliye uzmanıyla işbirliği yapan bir uzmanın kontrolü altında olmalı ve önerilerini düzenli olarak uygulamalıdır