Ahd Nedir
Yemin, misak, söz verme, ittifak, bir şeyi korumak, halden hale onu muhafaza etmek, tavsiye etmek anlamlarinda kullanilan bir terim. Ahd kelimesi islami bir kavram olarak Ahd-ü Misak’ şeklinde kullanilmiştir. Allah’u Teala ile beşer arasinda geçen birçok ahidleşmeyi insan aklina getirmektedir. Kur’an-i Kerim’de geçen ahidleşmelerden birisi insanoğlunun yaraticisini bilmesi ve ona yönelip ibadet etmesidir. Bu tür bir ahid fitri bir ahiddir
Allah’in varliğina inanmak ihtiyaci, insan yaradilişinda sürekli ve kalicidir. Yalniz bazen insan şaşirip yolunu sapitir. O zaman Allah’a ortak aramaya koyulur. Oysa insan, Allah’in resulleri araciliğiyla gönderdiği emir ve yasaklara uyarsa Ahde uymuş olur. Ahidleşme Kur’ani bir metottur. Allah resulleri ile onlara uyan, onlarin ashabi olan insanlar arasinda gerek Allah’in hükümlerini yaşama, gerek bunlari muhafaza etme konusunda ahidleşmeler olmuştur.
Ahd, hem Allah’in insanlara teklif etmiş olduğu hükümler ve hem de insanlarin Allah’a karşi veya Allah namina diğerlerine karşi yerine getirmeyi taahhüd etmiş olduklari hususlardir. Kur’an-i Kerim’de Allah’in Ahdini yerine getiriniz (el-En’am, 6/152) buyurulur. alimler buradaki Ahdi şöyle izah etmişlerdir: Allah’in ahidlerini ifa ediniz. Gerek Allah’in size teklif etmiş olduğu ahidleri, emirleri, nehiyleri ve gerek sizin Allah’a veya Allah namina diğerlerine verdiğiz ahidleri, adaklari, yeminleri, akitleri, doğru olan her tür taahhütleri yerine getiriniz. islam’da Ahdi, bozmak haramdir.
Gerek Allah’a ve gerekse insanlara karşi verilen Ahdin, yerine getirilmesi gerekir. Kur’an’da kurtuluşa eren müminlerin sifatlari sayilirken Onlar emanetlerini ve ahidlerini yerine getirirler. (Mü’minûn, 23/8) buyurulur.
Allah ile insanlar arasinda birçok ahidler vardir. Allah’in insanlardan aldiği ilk ahid, onlarin zürriyetlerini Hz. Adem’in sulbünden alip kendi ulûhiyetini tasdik ettirmesidir. (bk. el-A’raf, 7/172)
Ahidle yemin arasinda fark vardir. Yemin bozulursa keffaret gerekir. Fakat ahidte bu yoktur. Ahdi bozmanin günahi keffaretle ortadan kalkmaz. (ibnü’l-Arabi, Ahkamü’l-Kur’an, iii, 1174)
Ey israiloğullari, sizi nasil bir nimet ile nimetlendirdiğimi hatirlayin. Ve bana verdiğiz sözü yerine getirin ki, ben de size verdiğim sözü yerine getireyim. Siz, Benden korkun. (el-Bakara, 2/40) ayeti bu ahidlerden biridir.
Ayet-i Celileden anladiğimiza göre, Cenab-i Hakk’a söz vermiş bulunan bir kavme karşi Cenab-i Hakk da onlara bir vaatte bulunmuştur. Bu bir ahidleşmedir. Allah’u Teala Ahdinden asla caymayacağina göre, insanlar da ahidlerinden caymamaliydilar. Ancak insanlar ahidlerinden caymaya başlamişlar ve Allah’a ibadet etmemek, Onun yasaklarina uymamak ve O’na ortak koşmak gibi sapikliklara düşmüşlerdir. Ahidlerine uygun olarak yalniz Allah’a ibadet etmeleri, hayatlarinda Allah’in hükümlerini hakim kilmalari gerekmektedir. Ancak fasiklar ahitlerini bozarak Allah’la sözleşmelerini iptal etmişlerdir. Allah ile olan Ahdine vefa göstermeyen, bu Ahdi bozan ve bozmaya çalişan kimseden hiçbir Ahde, saygi göstermesi beklenemez. Oysa ki Allah kendisi ile yapilan Ahde bağlilik gösterenlere büyük bir mükafat vereceğini va’d etmektedir.
Doğrusu sana sadakat yemini edenler (ey Muhammed) bizatihi o yemin ile Allah’a bağlilik yemini etmektedirler. Allah’in eli onlarin ellerinin üzerindedir. Bu yüzden her kim (o yeminden sonra) yeminini bozarsa, ancak kendi zararina bozmuş olur ve her kim Allah ile Ahdini yerine getirirse Allah ona büyük bir mükafat nasip edecektir. (el-Feth, 48/10).
insanlar, Allah’in emir ve yasaklari ile hududunu aşarlarsa şeytana ibadet etmiş, onun çemberine girmiş olmaktadirlar. Oysa Allah (c.c.) bütün insanlardan Ahd-ü misak aldiğini ifade buyurmaktadir.
Ey ademoğullari, ben sizinle ahidleşmedim mi? Şeytana tapmayin, o sizin düşmaninizdir. diye (Yasin, 36/60).
Rabb’in ademoğullarindan, onlarin bellerinden zürriyetlerini alip devam ettirmiş ve onlari kendilerine şahit tutarak: Ben Rabb’iniz değil miyim? (demiştir) Evet (buna) şahidiz! dediler. Kiyamet günü! Biz bundan habersizdik. demeyesiniz. (el-A’raf, 7/172).
Ahde vefa konusunda islam son derece titiz davranir. insanlar arasi ilişkilerde güven unsurunun hakim olmasi için yeğane garanti vasitasi Ahde vefadir. Bu güven olmadan veya sağlanmadan sihhatli bir toplum hayati mümkün olamaz. Allah öyle bir topluma rahmet nazariyla bakmaz.
Ama Allah’a verdikleri sözü iyice pekiştirdikten sonra bozanlar ve Allah’in bitiştirilmesini istediği şeyi kesenler ve yeryüzünde bozgunculuk yapanlar… işte lanet onlara (dünya) yurdunun kötü sonucu onlaradir. (er-Ra’d, 13/25)
Cenabi Hakk kullarindan ilk Ahdin yani sira daha sonralari peygamberleri araciliği ile başka ahidler de almiştir. Mesela israiloğullarindan namaz kilacaklarina, zekat vereceklerine, peygamberlerine itaat edeceklerine dair ahid almiş ve bu Ahde riayet etmeleri halinde de onlara dünya ve ahirette mükafaat vereceğini bildirmiştir (el-Maide, 5/12). Bundan başka anaya, babaya, akrabalara ve yoksul kimselere yardim edeceklerine birbirlerinin kanlarini akitmayacaklarina birbirlerini yurtlarindan çikarmayacaklarina (el-Bakara, 2/83-84) dair söz almiştir. Fakat ne yazik ki israiloğullari bu Ahde vefa göstermeyerek sözlerini bozmuşlardir (el-Bakara, 2/100).
islam Hukuku Açisindan islam hukuku açisindan Ahd ise fikih sahasina giren bütün sözleşme ve akidlerdir. Ahd ve akd kelimeleri asr-i saadette devletler arasindaki sözleşmeler anlaminda kullanilmiştir. Bilhassa Hudeybiye andlaşmasinda kullanilan Ahd ve akd kelimeleri bu anlami yansitmaktadir.