Abdullah Cevdet
Osmanlı Devletinin son devirlerinde yaşamış siyaset adamı ve yazar. Jön Türkler hareketlerini başlatanlardan ve ittihad ve Terakki Cemiyetinin kurucularından. Babası Diyarbekir Birinci Tabur Katibi
Ömer Vasfi Efendi olup, 9 Eylül 1869 da Arapkirde doğdu. 1932 de istanbulda öldü ilk tahsilini Arapkirde ve Hozatta yaptıktan sonra Mamüretül-Aziz Elazığ Askeri Rüşdiyesini bitirdi
Kuleli Askeri Tıbbiye idadisinden de mezun olduktan sonra Mekteb-i Tıbbiyeye girdi. Biyolojik materyalist fikirlerin tesirinde kaldı. Dinin insan üzerindeki fonksiyonlarını inkar eden ve her şeyi
madde ile açıklamaya çalışan materyalist görüşlere yer veren bazı eserler yazdı. Talebeyken 1889 da tıbbiyeli arkadaşları ile sonradan ittihad ve Terakki Cemiyeti adını alacak olan
ittihad-ı Osmani adlı gizli cemiyeti kurdu. Siyasi faaliyetleri sebebiyle birçok defa tutuklandı. 1894 te Mekteb-i Tıbbiyeden mezun oldu. Haydarpaşa Hastahanesinde vazife aldı. Geçici olarak Diyarbakıra
vazifeli gönderildi. Orada ittihad-ı Osmani Cemiyetine Ziya Gökalp gibi pekçok kimseyi üye kaydetti. istanbula döndükten sonra siyasi faaliyetlere devam ettiği ve devlete karşı olan faaliyetleri sebebiyle
arkadaşlarıyla birlikte tutuklandı. 1896 da Bakanlar Kurulu kararıyla Trablusgarba sürüldü. Burada da siyasi faaliyetlere devam etti Mizan ve Meşveret adlı dergilere imzasız ve Bir Kürt takma adıyla yazılar gönderdi. Fizana sürüldü
ise de oradan Tunusa kaçtı. Parise geçerek Osmanlı Devletini yıkmak için faaliyet gösteren Jön Türklere katıldı. 1897 de Cenevreye giderek ittihad ve Terakki Cemiyetinin merkez komitesinde yer
aldı. Çeşitli gazete ve dergilerde takma adıyla yazılar yazdı. 1899 da Viyana sefareti tabipliğine tayin edildi. 1903 te tekrar Cenevreye giderek bir matbaa kurdu ve ictihad Mecmuasını çıkarmaya başladı.
1904 te Osmanlı ittihad ve inkılap Cemiyetinin kurucuları arasında yer aldı. Çeşitli gazete ve dergilerde yazdığı yazılarda Sultan ikinci Abdülhamid Han ve diğer hükumet erkanı hakkında çirkin ifadeler
kullandı. 20 Ekim 1904 te isviçreden sınır dışı edilince, ictihad Dergisi ve kütüphanesini Mısıra naklederek bölücü ve yıkıcı faaliyetlerine devam etti. Şura-yı Osmani Cemiyetinin idaresinde vazife
aldı. Bu sırada islam düşmanı ve müsteşrik Dozynin eseri Essai Sur lhistoire de lislamisme adlı kitabını Tarih-i islamiyet adıyla tercüme etti. Bu kitapta Peygamberimize karşı saygısız ifadeler
kullandığı için dindar insanların samimi duygularını rencide etti. Bu yüzden pekçok kimse tarafından, kendi yanlış fikirlerinden başkasını kabul etmeyen, Allah düşmanı manasında Adüvvullah Cevdet
diye anıldı. Bozuk fikirlerine zamanın hakiki alimleri tarafından cevaplar verildi ikinci Meşrutiyetin ilanından ve ikinci Abdülhamid Hanın tahttan indirilmesinden sonra 1910 senesi
sonlarında istanbula dönen Abdullah Cevdet, ittihad ve Terakki ileri gelenleriyle arası açık olduğundan Cağaloğlunda ictihad Evi adını verdiği binaya yerleşerek ictihad Dergisini çıkarmaya devam etti. Aynı
sene içinde kurulan Osmanlı Demokrat Fırkasının ikinci başkanı oldu. Bu fırka, Hürriyet ve itilaf Fırkasıyla birleşince de, siyasi faaliyetlerini Kürt Teali Cemiyetine girerek devam ettirdi. Çıkardığı
ictihad Dergisi, din ve devlet aleyhinde yazılar yazdığı için birçok defa kapatıldı. Bir ara isviçreye giderek Osmanlı Devleti aleyhinde çalışan muhaliflere katılmak istediyse de isteği isviçre hükumeti
tarafından reddedildi. Daha sonra ittihadcıların desteğiyle çıkan Hak Gazetesinin yazarlarından oldu Birinci Dünya Harbinden sonra yeniden siyaset ve yayın faaliyetlerine başladı. 1 Kasım 1918 den
itibaren ictihad Dergisini yeniden çıkardı. Tekrar ittihadcıların aleyhinde yazılar yazdı. ingiliz Muhibler Cemiyetini kurdu. Ayrıca ingilizlerle işbirliği yapan Kürdistan Teali Cemiyetinde de önemli roller aldı.
ictihad Mecmuasıında dini tezyif edici yazılar neşr etmeye devam etti. Bir ara Sıhhıye Müdürü olduysa da bu vazifeden alındı. 25 Mayıs 1920 de bu vazifeye yeniden tayin edildi. Fakat yedi ay sonra tekrar
alındı. Yeniden neşr etmeye başladığı ictihad Dergisinin 1 Mart 1922 tarihli 144. sayısında Bahailiğin yeni bir din olarak kabul edilmesini tavsiye etti. istiklal Harbinden sonra ictihad Dergisinde yeni idareyi
öven yazılar yazarak nüfuz kazanmak istedi. Bu mecmuada Türkiyenin nüfus politikasıyla ilgili olarak Neslimizi ıslah etmek, kuvvetlendirmek için Avrupadan ve Amerikadan damızlık erkek getirmek
gerekir. şeklindeki iddiasının yer aldığı bir yazıyı kendi imzasıyla yayınladı. Bu yazısı bütün yurtta büyük ve derin bir nefrete sebep oldu Ömrünün sonuna doğru tamamen yalnız kalan Abdullah Cevdet 29 Kasım 1932 de öldü