Amil Nedir
Herhangi bir bölgede zekat, haraç, öşr ve ganimetlerin tahsili toplanması için islam devleti tarafından vazifelendirilen ve yerine göre dinin emirlerini öğreten memur. Amil islam tarihinde adı sık geçen bir tabir olup, muhtelif islam devletlerinde ve farklı devirlerde değişik manalarda kullanılmıştır. Amil, lügatta bir işi yapan, işleyen kimse manasındadır. Kuran-ı kerimde çoğul olarak, zekat toplayan
tahsildar manasında geçmektedir. Kuran-ı kerimde mealen Sadakalar zekat Allahü tealadan bir farz olarak, ancak fakirlere, miskinlere, zekat toplayan amillere, kalbleri müslümanlığa ısındırılmak istenilenlere, efendisinden kendisini satın alıp, borcunu ödeyince azad olacak mükatep kölelere, borçlulara, cihad ve hac yolunda olup, muhtac kalanlara, yolda kalmışlara mahsustur. Allahü teala alimdir, hakimdir. buyruldu. Tevbe suresi 60
Peygamber efendimiz Medine-i münevvereye hicret ettikten sonra, çeşitli kabile ve bölgelere amiller tayin etti. Bu amiller, Müslümanlara namaz kıldırıyor, zekatlarını topluyor, davalarını hallediyor, islamiyeti öğretiyor ve valilik de yapıyorlardı. Medinede bulunan amiller, umumiyetle gelen zekatların kayıtlarını tutar, muhafaza ve yerlerine dağıtma işine bakarlardı.
Peygamber efendimiz Attab bin Üseydi Mekkeye amil yaptığında kendisine günlük bir dirhem yevmiye tayin etmişti. Bu, islam tarihinde amiller ve valiler için konulan ilk ücrettir.
Hazret-i Ebu Bekr halife olunca, Peygamber efendimizin tayin ettiği amilleri yerinde bıraktı. Arabistan Yarımadasını bazı bölgelere ayırdı.
Hazret-i Ömer devrinde islam devletinin sınırları genişleyince, idarede kolaylığı sağlamak, gelirleri iyi takib etmek için, memleket büyük idari bölgelere ayrıldı ve buralara amiller tayin edildi. Tayin edilen amiller, halife namına gittikleri bölgeleri idare ettiler. Zekatları haraç ve cizyeleri topladılar. Vilayetlerde amil adı altında vali, katip, divan katibi, zabıta, ve hakim adı altında memurlar görev yaptılar.
Amil olacak kimsede hür ve Müslüman olmak, emanet ve doğru sözlülük, tamahkar olmamak, insanlar arasında kin ve düşmanlığa yol açmamak, kuvvetli hafıza sahibi olmak, nefsin arzu ve isteklerine uymamak gibi bazı şartlar aranırdı. Amil, vazifeye başlamadan önce mal beyanına tabi tutulur ve kaydettirilirdi. işin sonunda amilin serveti ile beyanı karşılaştırılırdı. Fazlalık varsa, mahkeme yoluyla geri alınırdı.
Hazret-i Ömer, bir gün hutbesinde, cemaate şöyle hitab etti Ey müminler Allahü tealaya yemin ederim ki, bu memurları sadece vergilerinizi toplamaları için göndermiyorum. Onları size dininizi de öğretmeleri için gönderiyorum. Allahü tealaya yemin olsun ki, kime bunun haricinde muamele yapılırsa, bana haber versin. Onun hakkını alıp, gerekeni yapayım.
Emeviler devrinde sadece zekat tahsildarlarına amil denildi. Abbasi ve sonra gelen Türk – islam, devletlerinde amil ünvanı farklı manalarda kullanıldı. Mesela Gaznelilerde maliye memuru olarak kullanıldı. Doğu islam memleketlerinde olduğu gibi, batıdaki Kuzey Afrika ve Endülüste de amil ünvanı kullanılmıştır