Siyaset Nedir
Siyaset, Arapça kökenli bir kelimedir at eğitimi, at talimi anlamına gelmektedir Osmanlıda devlet geleneği için siyaset sözcüğünün meyve ve özellikle kuru meyve anlamında kullanıldığı görülmüştür Yunan siyasal yaşamında ise siyaset, polise veya devlete ait etkinlikler biçiminde tanımlanmıştır Yunanca poli çok, tika yüz anlamına gelen eski yunanca köklerden oluşur. Politika bilimi politoloji politik hareketler ve güç edinilmesi ve kullanımı konusunu inceler
Politika Toplumun halka dair yaptığı tüm etkinliklerdir Aristoteles Siyasi analiz Düşünsel gelenek Eflatun veya Aristonun kurucuları olarak kabul edildiği bu gelenekte etik sorunları incelemek önceliklidir. Olması gerekenle ilgilenir. Günümüzde ise bu gelenek, bireysel özgürlüğün sınırları ne olmalıdır? Devlete neden itaat etmeliyim? gibi normatif sorunlarla uğraşır.
Deneyci gelenek Deneyci geleneğin izlerini Aristodan, Montesqueya kadar birçok siyaset bilimcide görürüz. Günümüzde özellikle ABDli siyaset bilimciler tarafından kullanılan bir çözümleme geleneğidir. Var olanı, işleyiş sisteminin ne olduğunu anlamaya çalışır. John Locke ve David Humeun çalışmaları sayesinde yaygınlaşan Deneycilik Auguste Comtenin çalışmalarına bağlı olarak pozitivist şekilde değişmiştir. Deneycilik, sosyal bilimlerde de doğa bilimlerinin yöntemlerinin kullanılması gerektiğini savunur.
Bilimsel gelenek Siyaseti bilimsel olarak ele alan ilk kişi Karl Marxtır. 1870 lerde Avrupa şehirlerindeki üniversitelerde siyaset alanında kürsüler açılmıştır. Bu dönemde diğer sosyal bilimlerde olduğu gibi siyaset biliminde de davranışsalcı akım kendini göstermiş ve 1970lere kadar bilimsel gelenek etkisini ağırlıklı olarak göstermiştir.
Yönetim Siyaset, belli bir toplumda çatışma halinde olan çıkarların uzlaştırılması faaliyetidir. Bu uzlaştırma faaliyeti ise yönetim erkinin elde bulunması ile gerçekleşir.
Siyaset tarihine bakıldığında insanın ortaya çıkışı ile birlikte siyaset yönetim sanatı da sahnede yerini almış ve binlerce yıl yöneten ve yönetilen arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi ile yönetsel gücün elde tutulması davranışlarına yön vermiştir.
Tüm medeni toplumlarda Antik Çağdan beri toplum yönetimi üzerine çalışma yapan düşünürler hep kendi çağlarının bir ütopyasının mükemmel veya sadece daha iyi bir toplum yaratmak için verilen çabaları tanımlamak için kullanılan bir terim mücadelesini vermişlerdir.
Devlet Tarım ve din toplumlarında modern anlamda devlet yoktu. Egemenlik kralın, hükümdarın, dini liderindi. Avrupa ve Amerika devrimleriyle mutlakıyetten meşrutiyete ve cumhuriyete yönelen devlet gücünü toplumsal sözleşmeye dayandırdı. Hukukiliği kabul ederek, bağımsız yargının denetimine izin verdi, meclis iradesini halkın iradesiyle bütünleştirdi. Kutsaldan bireye, vesayetçilikten özerkliğe, merkeziyetçilikten ademimerkeziyetçiliğe, devletçilikten piyasacılığa, ırkçılıktan çoğulculuğa, gizlilikten şeffaflığa doğru gelişti.
Kuvvetler ayrımı esasını ortaya atan Montesquieu 20 yıl üzerinde çalıştığı De lesprit des lois adlı kitabında yasama, yürütme ve yargıyı birbirlerinden ayırmanın önemini vurgulamıştır.
Farklı politik toplumlardaki farklı pozitif hukuk sistemlerinin çok çeşitli faktörlere, örneğin, halkın karakterine, ekonomik koşullarla iklime, vs. göreli olduğunu söylemiştir. O, işte bütün bu temel koşullara, yasaların ruhu adını veren Montesquieu bu bağlamda, üç tür yönetim tarzını birbirinden ayırmış ve bu devletlere uygun düşen yönetici ilke, iklim ve topraktan söz etmiştir
Buna göre, despotizm büyük devletlere, sıcak iklimlere uygun düşer ve korkuya dayanır. Britanya örneğinde olduğu gibi, ne soğuk ve ne de sıcak olan bir iklimin hüküm sürdüğü, orta büyüklükteki devletlere uygun düşen yönetim biçimi, monarşidir söz konusu yönetim biçimi, şan ve şerefe dayanır. Buna karşın, soğuk iklimlere ve küçük devletlere uygun düşen rejim, demokrasidir demokrasinin yönetici ilkesi erdemdir.
Feodalizm Feodal düzenin siyasi yapısı bir piramit gibidir. En üstte kral veya imparator, altında ise kendisine bağlı soylular bulunur. Bu soyluların altında daha alt soylular olur. Bu hiyerarşik düzenin en alt ve en geniş tabakasını serfler oluşturur.
Feodal sistemde sadece üretim araçları değil, askeri güç de feodal beyler arasında paylaşılmıştır. Donanımlı askerlerden oluşan merkezi bir ordunun kurulması kral açısından pahalı olduğundan, bu ihtiyacı feodal beyler karşılamıştır. Bu sebeple kralın savaşta başarılı olması, feodalitenin desteğine bağlıdır.
Feodalizm iktidar, meşruiyet ve egemenlik iktidar kavramı birey veya topluluğun başka birey veya topluluk üzerinde kendi istediklerini yapabilme veya yaptırabilme gücüdür. Siyaset disiplini içerisinde iktidar daha genel bir anlam yüklenmiş ve bir devletin içindeki tüm birey ve gruplar üzerindeki hakimiyeti kapsamıştır. Siyasi iktidarı diğer iktidar unsurlarından ayıran en önemli özellik ise meşru olma gücüdür.
Meşruiyet siyasi iktidarı, yönetilenler için makul seviyede olması için, halkın rızasına dayandırmasıdır.Bir diğer deyişle iktidar ile toplum arasında karşılıklı rıza ile yapılan sözleşmedir.
Egemenlik kavramı latincesuperanus olup en üstün iktidar anlamına gelmektedir. Siyaset Disiplini literatürüne sokan Bodindir.Jean Bodin egemenlik için birçok ailenin ortak çıkarlarının, egemen bir güçle yönetilmesi, Thomas Hobbesbireysel kudretlerin toplamını egemenin kendi iradesine göre kullanmak yetkisi olarak tanımlarlar.Günümüzde ise egemenlik anayasalar aracılığıyla sınırlanmakta, güçler ayrılığı ilkesiyle bölünmekte ve seçimler aracılığıyla devredilmektedir.
Siyaset kuramları ideoloji siyasal ya da toplumsal bir öğreti oluşturan, bir hükümetin, bir partinin, bir toplumsal sınıfın davranışlarına yön veren politik, hukuksal, bilimsel, felsefi, dinsel, moral, estetik düşünceler bütünü. En basit tabirle bir ideoloji, düzenlenmiş, yapılanmış bir fikirler bütünüdür. Bu fikirler bütünüde siyasetin temeli olan siyasi ideolojileri oluşturmuştur.
Tutuculuk Muhafazakarlık Tutuculuk, var olan durumu koruma amacını güden düşünce tarzı. Toplumun değişmesine karşı direnç gösteren, toplumsal kültürel değerlerin korunmasını savunan sağ kanat siyasi ideoloji.
Muhafazakarlığın değişime karşı direniş olarak tanımlanması, özellikle değişim isteyen sol ideolojiler tarafından eleştirilir. Muhafazakarlığın var olan kazanımları ve değerleri korumak şeklinde bir yanı da vardır. Bu açıdan bakıldığında, herkes, solcular dahil, istedikleri toplumsal düzen gerçekleştiğinde muhafazakarlaşabilirler. Nitekim Sovyetler Birliğindeki solcu rejime karşı olanlar örneğin Troçkistler bu rejimi tutuculaşmakla suçladılar.
Komünizm Komünizm, sosyal örgütlenme üzerine bir kuramsal sistem ve üretim araçlarının ortak mülkiyetine dayalı bir politik harekettir.Maneviyatı reddeder. Komün sınıfsız bir toplum yaratma amacındadır. 20. yüzyılın başından beri dünya siyasetindeki büyük güçlerden biri olarak modern komünizm, genellikle Karl Marxın ve Friedrich Engels’in kaleme aldığı Komünist Manifesto ile birlikte anılır.
Komünizm Sosyalizm Sosyalizm, iktidar ve üretim araçlarının halk tarafından kontrol edildiği bir toplum fikrine dayanan bir düşünce sistemidir. Bununla birlikte, sosyalizmin fiili anlamı uygulamada zaman içinde değişmiştir. Siyasi bir terim olması nedeniyle, sınıfsız bir toplumun oluşturulması amacıyla, devrim ya da toplumsal evrimle örgütlü bir emekçi sınıf kurulmasıyla doğrudan bağlantılıdır. Sosyalizm, kökenlerini sanayileşme dönemindeki aydınlanma düşüncesinde dile getirilen siyasal ve sosyal eşitlik isteğinden almıştır.
Sosyalizm Liberalizm Liberalizm, özgürlüğü birincil politik değer olarak ele alan bir ideoloji, politika geleneği ve düşünce akımıdır. Genel anlamda liberalizm, bireylerin ifade özgürlüğüne sahip olduğu, din, devlet ve kimi zaman kurumların gücünün sınırlandırıldığı, düşüncenin serbest bir şekilde dolaştığı, özel teşebbüse olanak sağlayan bir serbest piyasa ekonomisinin olduğu, hukuğun üstünlüğünü geçerli kılan şeffaf bir devlet modeli ve toplumsal hayat düzeni hedefler. Devleti bir gece bekçi,si modeli olarak görmektedir
Devlet, sadece bireylerin güvenliğini korumakla ve onların refahını sağlamakla yükümlüdür. Ekonomik anlamda kapital ekonomiyi benimser.Mülk edinme esasına dayanır.Devletin ekonomiye müdahalesi sadece bir görünmez eldir.Devlet müdahalesindeki temel amaç rekabet edilebilir ortamı sağlamaktır.Ekonomi ve maliye politikalarına gerek yoktur.Zaten serbest piyasa ekonomisi kendiliğinden ekonomi dengesini sağlar.Liberallerin en buyuk korkusu devletin birey karşısında güçlü konuma gelmesidir.Bırakınız gitsinler bırakınız yapsınlar genel sloganıdır.
Liberalizm Anarşizm Anarşizm kavramı Yunanca anarchaiadan hükümetin olmaması durumu gelir. insan özgürlüğünü kısıtlayan tüm otoritelerin ortadan kaldırılmasını ve barış, uyum ve işbirliği ilkelerine dayanan yeni bir toplumsal düzen yaratma düşüncesindedir. Anarşistlere göre devlet ve devletin kurumları toplumu sömürmek için güç odakları tarafından yaratılmış bir araçtır. Anarşizm, Bireyci anarşizm ve Anarşist komünizm şeklinde tasnif edilmektedir.
Anarşizm Faşizm Mussolini ve HitlerFaşizm pek çok açıdan, Fransız ihtilali sonrasında serpilip büyüyen akılcılık, ilerleme, özgürlük ve eşitlik gibi değerlerden mürekkep Batı siyasal düşüncesine karşı bir tepki olarak görülebilir.Bu değerlerin yerini faşizmde birlik, mücadele, liderlik ve güç gibi olgular almıştır.Bu bakımdan italyan faşistlerin kullandığı 1789 öldü sloganı oldukça anlamlıdır Faşizm genel olarak seçilmiş bir ulus olma bilinci, demokrasinin reddi ve yayılmacı dış politika temellerine dayanır.
Faşizm Siyasal Sistemler Yönetim biçimleri Siyasal sistem, sosyal sistemin bir dalı olduğu için toplumlar arasında farklı sistemler ortaya çıkmıştır.Siyasal sistem genel olarak devlete bağlı olan kurumların birbirleri arasındaki ilişkiler ve yöneten ile yönetilenler arasındaki ilişkilerin bütünüdür.Siyasal sistemler yöneten ve yönetilenin sayılarına göre kategorilendirilir.
platonEflatuna göre ilk siyasi sistem patriarşidir.Bu küçük toplumlardaki daha çok aileler içinde uygulandığı varsayılan bir sistemdir ve yöneten pozisyonunda, erkek ve en yaşlı olan kişi bulunmaktadır. Ailelerin birleşmesiyle büyüyen toplumlarda, bir ailenin yönetimde bulunması ile monarşi birden fazla ailenin bulunması halinde ise aristokrasi sistemleri ortaya çımıştır
Sistemin bilgelikten çok şan ve şöhrete önem vermesinden dolayı bozulması timokrasiyi ortaya çıkarmış ilerleyen dönemlerde yöneticiler, erdem ve bilgelikten yoksun oldukları sebebiyle, zenginlik ihtirasına bürünmüş ve oligarşi ortaya çıkmıştır
Oligarşide ortaya çıkan düzensizlikle meydana gelen çatışma sonucu yoksulun zengini yenmesi ile demokrasi oluşmuştur. Fakat Eflatun, halkın tamamının siyasete karışmasının toplumu bozacağını ileri sürer. Bu durumda ise toplum Tiranlık sistemine teslim olur ve köleleşir. Eflatun bütün siyasi sitemleri bu şekilde tasnif eder ve özetler