Zonguldak Tarihi Antik Dönem: Bilindiği gibi tarih Devri, yazının bulanması ile başlar. Anadoluya yazı Hititlerin MÖ2000-1200, Asurlularla yaptıkları ticaret Asur ticaret kolonisi Kültepe, Kaniş, Kayseri ile girmiştir. ilkçağda MÖ 3200-MS 375 bugünkü Zonguldak topraklarında Paflagonya Merkezi Kastamonu ve Bitinya Merkezi izmit denen bölgeler ve siyasal kuruluşlar vardı. ilkçağdan günümüze Yakınçağ değin Zonguldak, ve çevresinin tarihçesini, tarihsel kronolojiye uygun olarak açıklayabiliriz.
Zonguldak Tarihi
Hisarı yapılırken yıkıma uğradı 1452. Bur adak i ilk ve Ortaçağ harabelerinin değerli taş malzemeleri büyük mavnalarla Gemilere yakın kıyılara yük taşıyan güvertesiz büyük tekne istanbula taşındı. Şehrin ereğli eski önemi kalmadı. kastamonu Eyaletinin Eyalet Osmanlı Devletinde temel yönetim birimidir. Yöneticisi Beylerbeyidir. bolu Sancağına Sancak Yöneticisi Sancakbeyidir. Güvenlik işlerini Subaşılar, adalet işlerini de Kadılar yürütürdü bağlı bir kaza merkezi olarak uzun bir sönük döneme girdi.
Aslında, Ereğli yöresi, Osmanlı yönetimine girdikten sonra, tıpkı Amasra bartın ilinin ilçesi gibi, bir gerileme dönemine girmiştir. Zonguldak, ve çevresi için barış ve huzur ortamı da pek uzun ömürlü olmadı.
Zonguldak havalisinde genel olarak 16. 17. ve 18. yüzyıllarda çok önemli olaylar yoktur. Ancak, 18. yüzyılda bölgede Ayanların ortaya çıktığını görüyoruz. Gerçekte Osmanlı imparatorluğu, Anadolunun bir çok köşesi gibi bu bölgeyi de kaderine terk etmiştir. Osmanlı çağındaki adı ile Bender-i Ereğli, Filyos Hisarönü ve Devrek, küçük birer yönetim merkezi ve salt kendi çevrelerinin Pazar yeri durumunda kalmışlardır.
18. yüzyıldan sonra Ereğlide yelkenli gemiciliğin önem kazandığı görülür. Fakat, bugüne değin iyi iş yapan yerli armatörler gemi işletenler, çağın gereklerine gelişen teknolojiye uymayı başaramadıkları için birer ikişer iflasa sürüklenmişlerdir. 18. yüz yılın başlarında çevreyi geçen Uluslu i. Hamdi Efendi, Atlas adlı eserinde Zonguldak ormanlarının olağanüstü zenginliğini dile getirir.
18. Yüzyılın ikinci yarısında Şile den Cideye kadar bir çok iskelenin hatab odun iskelesi yükümlülüğüne bağlandığı bilinmektedir. Odun iskelelerinin başlıcalarıKara su, Ereğli, Filyos, Bartın çayı, Amasra ve Cide dir. Başkent istanbul un yakımlık odun ihtiyacının yanı sıra bu iskelelerden Tersani Amire için gemi keresteleri, tomruk ve direk sağlanmaktadır. iç kesimlerde yaşayan halk toprağa bağlı,tarım, ormancılık ve hayvancılıkla ilgilenmektedir.
1825 de Bolu sancağı Merkez, Çağa, Kıbrıscık, Men Gen, Gerede, ViranşehirEskiPazar, Traklıborlu Safranbolu, Yenice, Yedi divan, ulus, Oniki divan Bartın, Hızırbeyili, Mudurnu, Konuralp ve Ereğli kazalarından oluşmaktadır.
Şimdiki Zonguldak Şehir Merkezi
Şimdiki Zonguldak şehir merkezi Ereğli kazasına bağlı, deniz sahilinde Tahta iskelesi olan bir koydur. Tahta iskele çevresinde depolanan kerestelerin, buradan istanbul’a Haliç Tersanesine gönderildiği bilinmektedir. Çağın gereği olarak, deniz ulaşımında buhar gücü için gerekli olan buhar kömürü daha sonraki yıllarda yine bu sahillerden sağlanacaktır.
İdari yapılanmanın yanı sıra, Taşkömürü Havzasında askeri düzenlemeler görülmektedir Taşkömürü nün varlığı 1830 dan itibaren kesin olarak bilinmektedir.1830 1848 tarihleri arasında arama ve işletmecilik faaliyetleri hakkında çok ayrıntılı bilgi olmamakla birlikte 29 Temmuz 1843 2 Recep 1259 tarih ve 3874 numaralı Sadaret-Sadrazamlık Tezkeresinde Ereğli ve Amasrada üretilen vapur kömürünün istanbul da pazarlanmasından söz ederek gerekli düzenlemelerin yapılmasından sonra Devlet hazinesine sağlayacağı katkı anlatılmaktadır.
1848’de yapılan inceleme ve düzenlemelerle, taşkömürü bulunan yerler saptanarak havza sınırları ilk kez tanımlanmıştır. I. Abdülmecidin fermanıyla Taşkömürü Havzası Evkaf-ı Celile-i Mülükane Vakıflar idaresi Mülkleri topraklarına dahil edilmiş, I. Abdülmecid Vakfı adına tapulanmıştır. idaresi ve işletilmesi de Hazinei Hassa ya saray bütçesi verilmiştir. Taşkömürü Havzasından elde edilecek yıllık kira bedeli Evkaf Nezareti vakıflarla ilgili işleri yürüten örgüt denetiminde, dini hayır kurumlarına tahsis edilmiştir.
Taşkömürü havzasında üretimin arttırılması için işgüçü ve taşıma eksikliklerinin giderilmesi zorunluluğu doğmuştur. Padişah I. Abdülaziz in 1861-1876 emriyle, havzanın yönetimi 10 Şubat 1865 de Bahriye Nezaretine devredilerek, Maadin-i Hümayun Nazırı ve aynı zamanda Ereğli Kaymakamı unvanıyla birlikte Mirliva Tuğamiral Dilaver Pata atanmıştır. Havzasının yönetimini elinde bulunduran Bahriye idaresi tarafından 26 nisan 1867 tarihinde, Ereğli Maden-i Hümayun idaresinin Nizamnamesi yapılmıştır.
1864’de Osmanlı taşra yönetimindeki yapılanma ile eyalet,sancak,kaza ve ağa yerine vilayet vali, sancak mutasarrıf, kaza kaymakam, Nahiye müdür ve Köy muhtar idari düzeni getirilmiştir
1867 tarihli tüm vilayetleri kapsayan Vilayet Nizamnamesi ne göre Kastamonu Vilayetinin Merkez, sinop, Çankırı ve Bolu olmak üzere 4 sancağı, 21 kazası ve 30 nahiyesi bulunmaktadır. Bolu Sancağının Merkez, Göynük, Düzce, Ereğli, Bartın ve Gerede olmak üzere 6 kazası ve 30 nahiyesi bulunmaktadır. Bu düzenleme ile Amasra nahiyesi de, 58 köyü bulunan Bartın kazasına bağlanmıştır. Bartın ve Amasra nın Dilaver Paşa Nizamnamesi Teamülname gereği Ereğli Kaymakamlığı sınırları içinde olması taşkömürü havza sınırları ile ilgilidir.
1865’de Dilaver Pata, Maadin-i Hümayun Nazırı ve aynı zamanda Ereğli Kaymakamı unvanıyla birlikte atanmıştır. Ancak, bu tarihlerde Ereğli Kaymakamlığı ve maden Müdürlüğü ünvanlarının birbirinden ayrıldığı anlaşılmaktadır.
Tbmm Hükümeti, 20 Nisan 1920 de Devrek, Ereğli, Mudurnu, bartın, Göynük ve Zonguldakı Bolu Bağımsız mutasarrıflığından ayırarak, Kastamonu vilayetine bağladı. 14 Mayıs 1920 de de Zonguldak kazasını mutasarrıflık haline getirilerek, Kaza Kaymakamı Ahmet Cevdet Bey mutasarrıf vekili olarak görevlendirilmiştir. Tbmmnin ilk mutasarrıflık yaptığı ilçe olarak tarihdeki yerini alacaktır.
Türkiye Cumhuriyetinin ilk ili Zonguldak 1 Nisan 1924 tarih ve 491 sa yılı Teşkilatı Esasiye Kanunu nun 60. maddesine göre sancaklar kaldırılınca, Zonguldak bağımsız mutasarrıflığı, Vilayet yapılmıştır.
Zonguldak Adının Kaynağı
Zonguldak Adının Kaynağı, zonguldak isminin verilişi çeşitli rivayetlere dayanmaktadır. Sazlık ve kamışlık anlamına gelen zongalıktan, sıtmanın titremesini tarifen zonklamaktan ve bir başka rivayete göre de, sisli bir havada gemisiyle buraya giren kaptanın sis kalktıktan sonra burası zongalıkmış demesinden, semer otuna kemer otu, kındıra otu zongura denmesinden, Zonguldak isminin verildiği söylenmektedir.
Kent adını, Sandraka Sandrake adıyla bilinen yerleşim, adını Sandra Çayından alarak Zonguldaka dönüşmüştür. Bir başka görüşe göre Göldağının nirengi noktası alınması sonucu, Göl dağı kesimi ya da bölgesi anlamına gelen Zone Ghuel Dagh ın türkçe okunuşundan almıştır.
Necdet Sakaoğlunu tespitine göre de Daha çok şimdiki Zonguldakın bulunduğu yerde ocaklar açan Fransız girişimciler yörelerinin çok engebeli ve sık ormanlık oluşu sebebiyle buralara Jungle Cangıl adını vermişler. Buna yerli halkın orman anlamında kullandıkları dağ kelimesi’de eklenince zamanla Zonguldak biçimini alacak olan Jungle-Dağ ismi doğmuştur.