Tekirdağ Tarihi
Tekirdağ, ili coğrafi konumu dolayısıyla stratejik önem taşıyan, Anadolu ile Balkanlar arasında geçit bölgesi, istanbula yakınlığı sebebiyle Boğazlar üzerinden geçen asya ve Avrupa kavimlerinin ilişkileri Tekirdağı istanbul tarihine sıkı sıkıya bağlamıştır. istanbulun zaman zaman saldırıya uğramasının etkileri ilimizde de görülmüş, topraklarının da verimli olması birçok kavimlerin hakimiyetinde kalmasına sebep olmuştur
Tekirdağ ili M.Ö. 4000 yıllarına kadar uzanan tarihi boyunca çeşitli uygarlıkların etkisi altında kalmıştır.Bu dönemler içersinde bisanthe, rodosto, tekfurdağı gibi isimler alan Tekirdağın il sınırları içinde tarih öncesi ve tarih çağlarında tam bir kronoloji vermemekle birlikte iskan edilmiş yerler tesbit edilmiştir
Paleolitik ve Neolitik çağlara ait bir yerleşme yeri bulunmayan Tekirdağda Şarköy ilçesindekiGüngörmez ve Güneşkaya Mağaraları ile Marmara Ereğlisindeki Toptepehöyükte Kalkolitik Çağ buluntularına rastlanmıştır.Tekirdağ sahil şeridinde yüzeyde yapılan araştırmalara göre ilk Tunç Çağında yoğun olarak yerleşmelerin izine rastlanmıştır. Trakyada Son Tunç Çağı ile Erken Demir Çağında büyük bir göç dalgası olmuştur.Antik kaynaklar ve arkeolojik bulgular yetersiz kaldığından bu dönem tam olarak aydınlanamamıştır. Trakya M.Ö.
7. Yüzyılda Grek kolonilerinin kurulmasıyla ticarete açılmıştır.Bu dönemde Trakyanın Marmara kıyılarında kentler kurulmuştur.M.Ö. 514-513 yıllarında Pers Kralı Dereusun iskit Seferi sonrasında Trakya Pers egemenliğine girmiştir. Bu egemenlik M.Ö. 478-477 de Atinaın Pers tehlikesine karşı kurduğu Attik-Delos deniz Birliğinin Persleri Trakyadan temizlemesine kadar devam etmiştir.M.Ö. 342 yılında Makedonya Kralı 2. Philip Trakyayı topraklarına katarak Odrys Krallığını kendine bağlamış, iskenderin ölümünden sonra Trakya Lysimachosun egemenliğine girmiştir.
M.S. 19. Yüzyılda Roma imparatoru Tiberiusun Trakyaya bir vali göndermesi ile başlayan gelişmeler, M.S. 46 yılında imparator Cladiusun Trakyada Roma Eyaletini kurması ile sonuçlanmıştır.Trakya uzun yıllar Roma hakimiyetinde kalmıştır. M.S. 395 yılında imparatorluğun ikiye ayrılmasıyla Doğu Roma imparatorluğu içinde kalan Trakya 1354 yılında Süleyman Paşa komutasındaki kuvvetlerin Geliboluya çıkmasıyla Türklerin hakimiyetine girmeye başlamıştır. 1356 yılında Şarköy ve Malkara ele geçirilmiş, 1357 de I. Murat Tekirdağ ve Çorluyu Türk hakimiyetine almıştır. Bu arada Bizanslılar kısa bir süre Tekirdağ topraklarını geri almışlarsa da, I. Murat 1363 de buraları yeniden Osmanlı topraklarına katmıştır.
balkan Savaşlarında 1912 Bulgar işgaline uğrayan ilimiz toprakları, 1913 yılında düşman işgalinden kurtarılmıştır. I. dünya savaşından sonra Mondros Mütarekesinin verdiği imkanlardan faydalanan Yunan kuvvetleri 20 Temmuz 1920 de Tekirdağı, işgal etmiş ise de 13 Kasım 1922de Yunan işgali de sona erdirilerek Türk yönetimine geçmiştir. M.Ereğlisi 29 ekim de, Çerkezköy ve Saray ilçeleri 30 Ekim de, Çorlu 1 Kasım da , Muratlı 2 Kasım da, Malkara ve Hayrabolu 14 Kasım da, Şarköy de 17 Kasım da düşman işgalinden kurtarılarak Türk yönetimine geçmişlerdir
20 Ocak 1921 tarihli Teşkilat-ı Esasiye Kanunu gereğince girişilen yeni örgütlenme sırasında Tekirdağ il olmuş, ancak Kurtuluş Savaşının güçleri içinde örgüt hemen kurulamamış, Cumhuriyetin ilanından önce 15 Ekim 1923 tarihinde il merkezi olmuştur.
Tekirdağın, unutamadığı mutlu günleri arasında 24 Aralık 1840 da Büyük Vatan Şairi Namık Kemalin bu ilde doğması, Çanakkale Destanını yaratan 19. Tümenin Mustafa Kemalin de önderliğinde Tekirdağda hazırlanması, 23 Ağustos 1928 de Atatürkün harf inkılabı vesilesiyle Tekirdağa gelip Baş öğretmen olarak ilk dersi vermesi gibi olaylar bulunmaktadır