Sivas Tarihi
Sivas Tarihi? Sivas Tarihçesi? Sivasın Tarihi? Sivasın Tarihçesi? Sivas ili?
Sivasın bugünkü sınırları içerisinde yer alan Hafik Gölü, Pılır Höyüğü, Zara Tödürge Gölü kıyısındaki Tepecik Höyüğü ile Kangal ilçesi Çukur Tarla ve Kavak nahiyesi Höyük değirmeninde Prehistorik buluntular elde edilmiştir. Yıldızeli Argaz Höyük ve çevresinde Kalkolitik çağ maden taş devri M.Ö. 5000-3500 ile Tunç Devri M.Ö. 3000-1500 buluntuları elde edilmiştir.Sivasın, yazılı tarihi M.Ö. 2000 yılı başlarında Hititlerle başlamakta olup merkez Tatlıcak Köyü ile Uzun tepe Köyün deki Höyükler, Divriği Maltepe Köyünde bulunan höyük ve Gürün Şuğul vadisindeki Hititçe yazılar başlıca hitit yerleşim alanlarıdır. Balkanlar üzerinden Anadoluya gelen Friglerin Hititleri ortadan kaldırmaları sonucu Sivasta Frig egemenliğine girmiştir. Frig yerleşimi Hitit yerleşim alanlarının üst katlarında görülmektedir. Lidyalılar zamanındaki meşhur Kral Yolu da Sivastan geçmektedir.
Anadolu daki Pers egemenliğinden sonra kurulan şehir devletlerinin zamanla Roma imparatorluğuna bağlanması sonucu, önemli yol kavşağı üzerinde bulunan şimdiki şehir merkezinin iskan edildiği ve Sebasteia adını aldığı görülmekte veya ilin isminin Hitit Kavmi olan sibasip adından geldiği gibi, Roma imparatoru Aguste tarafından şehre yunancada şehir manasına gelen Sebasteia adının verildiği ve yine Selçuklular zamanında üç değirmen anlamına gelen Sebast kelimesinden geldiği rivayet edilmektedir.
Bu yörede Roma hakimiyeti tam olarak yerleştikten sonra şehre Diyapolis yani Mebud şehri adı verilmiştir Roma imparatorluğu hakimiyetine giren şehir 395 te Doğu Roma Bizans imparatorluğuna ayrılan topraklar içerisinde kaldı.1509 da Anadoluya giren Türkmen güçleri ve 1604 te Alparslanın önünden kaçan Selçuklu şehzadesi Elbasan Sivas yöresinde kısa süre hakimiyet sağlamışsa da, bölgenin Türk egemenliğine girmesi ancak 1071 Malazgirt Zaferinden sonra gerçekleşti. Kısa bir süre Selçuklu hakimiyetinde kalan Sivasta, 1075 te Danişmend Beyliği kuruldu. Danişmend Beyliğinin taht kavgaları ile zayıf düşmesinden sonra Anadolu Selçuklularını yeniden birleştiren I.Mesud, 1152 de Sivası eline geçirdi.
Bizanslılarında karıştığı taht ve egemenlik kavgaları sırasında Anadolu Selçukluları ile Danişmendliler arasında sürekli el değiştiren Sivas, 1175 te II. Kılıçarslan tarafından kesin olarak Selçuklulara bağlandı. Daha sonra izzetdin Keykavus Sivası, başkent yapmış, uzun müddet Sivasta kalarak günden güne genişleyen Sivas, Şehri mamur edilmiş ve 1217 yılında Şifaiye Medresesini yaptırmıştır. ilim adamlarını Sivasta toplayarak şehri büyük bir ilim merkezi haline getirmiştir, izzetdin Keykavus Türbesi yaptırdığı medrese içinde bulunmaktadır.
1220 yılında izzettin Keykavus ölünce yerine I. Aladdin Keykubat hükümdar oldu. Bu dönem Anadolu Selçuklularının en parlak dönemi oldu. Moğol istilasını dikkatle izleyen ve önlemler almaya çalışan Sultan 1224te Sivası surlarla çevirerek korunaklı duruma getirdi. Yerine geçen II. Gıyasettin Keyhüsrevin kötü yönetimi sırasında sıkıntı çeken halk,1240 yıllarında ayaklanarak Sivası yağmaladı
Selçuklu askerlerinin sivilleri sindirmek için seferber olduğunu gören Moğollar, Anadoluyu ele geçirmek üzere harekete geçtiler. Gıyasettin Keyhüsrevi 1243 te Kösedağı Savaşında yenilgiye uğratan Moğol güçleri, Sivası işgal ettiler. Moğollarca bağımlı duruma gelen Selçuklular, Moğollar tarafından kurulan ilhanlı Devleti ile idareye hakim olunmuş. Sivas ili bu dönemlerde büyük bir gelişme göstererek önemli bir ticaret ve bilim kenti olmuştur.
Anadoluda yarım asır kadar devam eden ilhanlılar devrinde vali Demirtaş Sivasa yerleşmiş ve istiklalini ilan ederek Sivasta uzun yıllar saltanatını sürdürmüştür. Demirtaştan sonraki Sivas, Valileri sırayla, Alaattin Ertana oğlu Gıyaseddin Mehmet, Alaattin Ali ve oğlu Mehmet Bey Sivasta saltanatı sürdürmüşlerdir.
Ali Beyin ölümünden sonra yerine geçen yedi yaşındaki Mehmet Beyi Kadı Burhaneddin saltanatından uzaklaştırarak Sivasta kendi devletini kurmuştur. Bu arada Kadı Burhaneddin Sivası onarmak için birçok çaba göstermiştir.Surların etrafında hendekler kazdırılmış, kaleleri tamir ettirmiş ama Akkoyunlu aşireti reisi Kara Osmanla yaptığı muharebe sonunda katledilmiş yerine oğlu Alaattin geçmiştir.
Bu sırada Timurlenk Anadoluya akınlar yapmıştır. Yıldırım Beyazıt Amasyayı almış Sivasa yaklaşmış, güneyde Karamanlıların baskısına dayanamayan Alaattin, şehri Osmanlılara teslim etmiştir.Bir davetle Sivası, teslim alan Beyazıt, şehri en büyük şehzadesi Emir Süleymana vermiştir. Sivas Osmanlıların eline geçtikten bir yıl sonra 1400 yılında Timurun istilasına uğramış, bir süre sonra tekrar Osmanlı hakimiyetine geçmiştir.
Sivas Osmanlı imparatorluğunda eyalet merkezi haline getirilerek Amasya, Çorum, tokat kısmi olarak malatya ve kayseri illeri Sivasa, bağlı birer sancak olmuştur. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde belirtildiği gibi Sivas zamanının en önemli eyaletlerinden biridir 40 ilkokul, 1000 dükkan, 18 han, 40 kadar çeşmesi olduğundan bahsedilir.Sivasa birçok vali atanmış, bunlar içinde belki de ismi hiç unutulmayacak olan Halil Rıfat Paşanın yaptırdığı birçok yollar, köprüler, hanlar ve konaklar halen halkımızın hizmetindedir. Tarihin kaydedildiği zamandan beri önemli bir yerleşim merkezi olan Sivas, asırlar boyunca önemini korumuş ve özellikle Milli Mücadele yıllarında milli mücadeleye başlangıç olması ona tarihin en kıymetli değerini vermiştir.
Sivas Kongresi Niçin Toplandı Kasım 1914 de girdiğimiz Birinci dünya Savaşından yenik çıktık. Savaş sona erdiğinde milyonlarca kilometrekare toprağı ve yüzbinlerce insanımızı kaybetmiş olarak Anadolu topraklarına çekildik. Türkleri, Anadoludan da atma projesi devreye sokuldu. Mondros Ateşkesinin uygulamaya konulması sonucu Musul, istanbul, Boğazlar, Doğu Trakya, iskenderun, Maraş, Urfa, Antep, Batum, adana, antalya, Kuş adası vd. Anlaşmaitilaf devletlerinin işgaline uğradı. Anadolu içlerine ve kıyılarına askeri birlikler çıkardılar.
Ermeni ve Rum azınlık, işgal ordularını çoşku ile karşıladıkları gibi ülkenin çeşitli yörelerinde taşkınlıklarını, katliamlarını sürdürdü. Paris Barış Konferansı kararı gereğince Yunanlıların izmiri işgali, bardağı taşıran son damla oldu.Henüz balkan ve Birinci Dünya Savaşı yaralarını sarmadan Anadolu topraklarının da işgale uğraması, Türk halkını karamsarlığa düşürdü. işgaller ve azınlıkların tutumu karşısında, ülke yöneticileri siyaset yoluyla sorunu aşacaklarını düşünürken, aydınlar arasında Amerikan, ingiliz, Fransız ‘manda eğilimleri baş gösterdi.
Manda düşüncesini savunanlara göre Alman desteği altında Anlaşma devletlerine yenilen Osmanlı Devleti, bu güçlü devletlere karşı tek başına bir mücadele yürütemezdi . Mevcut durum karşısında ulusa olan güven duygusunu yitirenler işgallere karşı direniş, yeni işgallere yol açar diye düşünüyorlardı. Ulusal tepki ve direnişler istanbul basınında eleştirilmekte, istanbul Hükümeti tarafından ise şiddetle uyarılmaktaydı.Atatürk, bu durum karşısında Türk ulusuna duyduğu güvenle Memleketi bu müthiş badireden kurtarmak için yalnız bir kuvvetin temini lazımdır Milletin birliği diyerek, bağımsızlık yolunda ilk yöntemi açıklıyordu. Birliği sağlamanın yolu ise ulusal bir kongreden geçiyordu. Ulusun temsilcileri bir araya gelecek ve ülkenin içinde bulunduğu duruma bir çözüm getirecekti. Bu çözümün kararları Sivas Kongresinde 4-11 Eylül 1919 alınacaktır.
Sivas Kongresi Nerede Kararlaştırıldı 9. ordu Müfettişi olarak, asayişi düzeltmek göreviyle Samsuna çıkan Mustafa Kemal Paşa Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay ve Refet Bele ile Amasyada buluştu. amasya Genelgesi için Kazım Karabekir Paşa ve diğer ilgililerin onayı alındı. 21 / 22 haziran 1919da yayımlanan genelge, illerin askeri ve mülki yöneticilerine telgrafla, istanbuldaki bazı devlet adamları ve komutanlara ise özel mektup ekinde ulaştırıldı.Amasya GenelgesiVatanın Bütünlüğü Milletin Bağımsızlığı Tehlikededir uyarısı ile başlıyor ve Milletin Bağımsızlığını Yine Milletin Azim ve Kararı Kurtaracaktır çözüm önerisi ile sürüyordu.
Sivas Kongresi kararı, genelgede şöyle belirtiliyordu Milletin istiklalini kurtarmak için, her türlü tesir ve baskıdan uzak bir milli heyetin kurulması gerekmektedir. Bunun için yazışmalar sonunda, Anadolunun en güvenilir yeri Sivasta Milli Kongrenin toplanması kararlaştırılmıştır. Fırka parti anlaşmazlıkları gözetilmeden her sancaktan, halkın güvenini kazanmış üç murahhasın delegenin, mümkün olan çabuklukla yola çıkarılması gerekir. Her ihtimale karşı bunun bir milli sır olarak tutulması ve gereken yerlerde yolculuğun değişik adla ve kılıkla yapılması lazımdır.Müdafaai Hukukı Milliye Cemiyetleri ve belediye Başkanlıklarınca murahhasların seçilmesi ve yola çıkarılması hakkında, vatanseverlikle yardımcı olmanızı ve onların adlarıyla yolculuk tarihlerinin telgrafla bildirilmesini istirham eylerim .
Mustafa Kemal Paşa Sivasta 27 Haziran 1919 Erzurum Kongresine katılmak üzere Erzuruma gitmekte olan Mustafa Kemal Paşa, 27 Haziran 1919 günü Sivasa geldi. ısrarla istanbula çağırıldığı, emirlerinin dinlenilmemesi için genelgeler yayımlandığı, tutuklama söylentilerinin dolaştığı bir sırada geldiği Sivasta halk ve askerler tarafından çoşkuyla karşılandı. O anı kendisi Nutukta şöyle anlatır
Sivas şehrine girerken, caddenin iki tarafı büyük bir kalabalıkla dolmuş, askeri birlikler tören düzenini almış bulunuyordu. Otomobillerden indik. Yürüyerek askeri ve halkı selamladım… Bu manzara, Sivasın saygıdeğer halkının ve Sivasta bulunan kahraman subay ve askerlerimizin bana ne kadar bağlı ve sevgi ile dolu olduğunu gösteren Canlı bir tanık idi. 27 Haziran günü Sivas Müdafaa-i hukuk Cemiyeti yöneticilerine şu direktifleri verdi Halkın çoğunluğunu, özellikle okumuş ve genç unsurları amaç etrafında toplayınız. fiili direnişe hazırlanın. Olumsuz propaganda ve akımlara karşı önlemler alın. Kolordu Komutanı ve Kurmay Başkanı ile çok sıkı ve sürekli ilişki içinde bulununuz, onların şifresi ile önemli konular ve durumlar hakkında bilgi alış verişi yapın. Vali ile de iyi ilişkileri geliştirerek iki merkezin vilayete yapacağı duyurulardan bilgi sahibi olunuz. Sivas merkezinden erzurum Kongresi için iki delege seçerek derhal yola çıkarınız
Bu direktifler, Sivaslı vatanseverler üzerinde kıvılcım etkisi yaptı. Ulusal mücadele yolundaki çabalarını artırdılar. M. Kemal, 28 Haziran sabahı, ramazan Bayramının birinci günü, erkenden Erzuruma doğru yola çıktı.Sivaslılar Mustafa Kemal Paşayı Karşılıyor 2 Eylül 1919 Ermeni tehdidine karşı Doğu illerinin birliğini sağlamak amacıyla toplanan Erzurum Kongresi amacına ulaşmış, Kongreye başkanlık eden ve yönlendiren Mustafa Kemal Paşa, beraberindeki arkadaşları ve üç Temsil Kurulu üyesiyle birlikte Sivas yolundadır.
2 Eylül günü Sivas, Tarihinin en mutlu günlerinden birine uyanır. Sivas halkı, Erzincan yönüne doğru, erken saatlerde akın etmeye başlar. Atlı – yaya yola çıkanlar Kılavuz tepesinde toplanır. Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarını getiren otomobillerin Seyfebelinden görülmesi ile Sivaslıları büyük bir sevinç dalgası kaplar. Halkın büyük sevgi gösterisinden sonra güneş batarken hep birlikte şehre girilir. Karşılamaya çıkamayanlar caddenin iki yanını doldurmuş, alkış tufanı arasında Mustafa Kemal Paşayı selamlar.
Sivaslılar, misafirleri için Mekteb-i Sultaniyi Kongre Binası-Lise hazırlamışlardı. Akşam onurlarına yemek verilir. Dinlenmeye çekilirler.
Sivas Kongresinde Sivas Delegesi Var mıydı Sivas Vil ayeti, Altı Doğu ilinden biri olması nedeniyle Erzurum Kongresinde temsil edildi. Erzurum, Kongresine katılan 13 delegeden ikisi Sivas Merkez Sancağını temsilen Erzuruma gitti. Erzurum Kongresi sonunda dokuz kişilik Temsil Kurulu belirlendi. Sivas merkez delegeleri, Mustafa Kemal Paşanın bütün ısrarlarına rağmen Temsil Kurulunda görev almadı. Bunun üzerine, Sivas Vil ayeti adına Temsil Kuruluna Bekir Sami Kunduk ve Rauf Orbay Beyler seçildi.
Erzurum Kongresine katılan yaklaşık 56 delege, Sivas Kongresine katılmak için memleketlerinden yetki almamışlardı. Ayrıca bu delegeleri Sivas Kongresine getirmek pratik olarak da mümkün değildi. Bu durum karşısında, Temsil Kurulu üyelerinin, Doğu illerini ve trabzon vilayetini temsilen Sivas Kongresine katılması kararlaştırıldı. Bu nedenle, Sivas Kongresinde – Temsil Kurulu üyeleri dışında – Doğu illerinden ve Trabzondan delege yer almamıştır.Böylece, Bekir Sami Kunduk ve Rauf Orbay Bey, Sivas Vilayeti kontenjanından seçildikleri Temsil Kurulu Üyeliği ile hem doğu illerinin, hem de dolayısıyla Sivasın, temsilcisi olarak Sivas Kongresinde yer almışlardır.
bursa delegeleri gösterilen askerlikten istifa etmiş Necati Kurtuluş ve hukukçu Asaf Dorasa kongre tutanaklarında rastlanmadığı halde, bazı eserlerde isimleri geçmektedir.Sivaslılar, Kongre için neler yaptı Sivaslı Rasim Başara Bey, Müftü Abdürrauf Efendi, Emir Marşan Paşa ile 3.Kolordu Komutanı SelahattinÇolak ve M.Kemal Paşanın özel temsilcisi Ask.Dr. ibrahim Tali Bey, ‘lise binasının Kongre için düzenlenmesiyle ve diğer hazırlıklarla ilgilendiler. Hayri SığırcıBey ve Şekercizade ismail Efendi, evlerinden getirdikleri eşyalar ile Mustafa Kemal Paşanın kalacağı odayı ve Kongre salonunu döşediler.
Mustafa Kemal Paşa, Erzurumdan gönderdiği haberle gelen delegelerin otellerde kalmasını yasaklayınca, Şekercizade ismail Efendi çok sayıda delegeyi evinde uzun süre misafir etti.Rasim Bey ve Sivas Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin diğer yöneticileri, Hürriyet ve itilaf Partisi Sivas örgütünün olumsuz propagandalarını boşa çıkararak, halkı milli mücadeleye ısındırdılar.
Sivas Kongresi delegelerinin yemekleri ilk günlerde Sivas Belediyesi tarafından karşılandı. Belediye Başkanı Abdulhak Bey sadece yemekle değil, bütün sorunlarla yakından ilgilendi. Daha sonra masrafları kısmak amacıyla, yemekler Kongre binasının alt katındaki mutfakta çıkarıldı.Yemek giderleri belli ölçüde Sivasın varlıklı aileleri tarafından karşılandı.Şehrin ileri gelenleri ve yöneticileri sık sık kongre binasına giderek, Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekileri ziyaret ettiler, gece sohbetlerine katıldılar.
Böbreklerinden rahatsız olan Mustafa Kemal Paşaya sık sık kepenek suyu getirilerek iyileşmesine yardımcı olundu.
Fransızların Güneyden, ingilizlerin Kuzeyden şehri işgal edeceği tehdit ve söylentilerine, elazığ Valisi Ali Galipin Kongreyi basarak dağıtma girişimlerine, istanbul Hükümetinin baskılarına rağmen vatansever Sivas halkı Sivas Kongresine, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarına tam bir ev sahipliği yapmıştır.12 Eylül 1919 günü Kongre salonunda halka açık bir toplantı yapıldı. Davetli Sivaslılar tam kadro bu toplantıya katıldığı gibi, aynı gün Ulu Camide yapılan toplantıya Sivas halkı büyük bir ilgi ile katılarak, heye Canlı konuşmaları can kulağı ile dinlemişlerdir.
Mustafa Kemal Paşa, arkadaşları ve Temsil Kurulu üyeleri 108 gün kaldıkları Sivasta huzur içinde çalışmalarını yürütmüşlerdir.
Kongre sonrası Sivaslı, vatansever kadınların yaptıkları çalışmalar her türlü öv günün üstündedir Sivas Kongresinin Açılışı ve Başkanlık tartışması 4 Eylül 1919 Perşembe günü Sivas, tam bir bayram sevinci içindeydi. Sivas halkı, saatler öncesinden Mekteb-i Sultaninin önünde toplanmış, binaya giden yolları doldurmuştu.Açılış saati olan 14.00e beş kala Mustafa Kemal Paşa odasından çıkıp toplantı salonuna girdi. Doğruca Başkanlık kürsüsüne çıktı. Çünkü bu toplantının düzenleyicisi ve davetçisiydi. Açış konuşmasına şu cümlelerle başladı
Muhterem Efendiler Vatan ve milletin kurtuluşunu amaçlayan zorlayıcı sebepler, sizleri bunca sıkıntı ve engeller karşısında Sivasta topladı. Yiğitçe azminizi kutlar, sizlere hoş geldiniz demekle mutlu olduğumu arz ederim Kongrenin açılışından bir gün önce Bekir Sami Kunduk un evinde yapılan toplantıda Mustafa Kemal Paşanın Kongre Başkanlığına getirilmemesi kararlaştırıldı.
Açılış günü kongre salonuna girilirken Mustafa Kemal Paşanın Kimi Başkan yapalım sorusuna Rauf Bey Sen Başkan olmamalısın cevabını verdi.Kongre açıldıktan sonra söz alan ismail Fazıl Paşa, işin içine kişisellik karışmaması, eşitlik ilkesine uyulmasının dışarıya karşı olumlu etki yapacağı gerekçesiyle, başkanlığın birer gün veya birer hafta devam etmek üzere sırayla yapılmasını ve üyelerin temsil ettikleri il veya sancağın adlarının baş harfleri esas alınarak alfabe sırasına göre yapılmasını teklif etti.
Teklif Kongre tarafından kabul edilmedi. Gizli oyla yapılan seçim sonucunda üç olumsuz oya rağmen, Mustafa Kemal Paşa Kongre Başkanlığına getirildi.
Mustafa Kemal Paşanın Kongre Başkanlığına itirazlarının sebebi, kongreden önce hazırladıkları manda isteklerini içeren raporlarını kolaylıkla kongreye kabul ettirmekti.Erzurum Kongresi Kararlarında Yapılan Değişiklikler 5 Eylül günü bayram kutlama mesajları gönderildi. 6 Eylül Kurban Bayramının ilk günü olduğu için kongre toplanmadı. Bayram günü Sivas Belediyesinden bir kurul, Kongre binasına gelerek kutlamada bulunduğundan, 7 Eylül günkü toplantıda ziyaretin iadesi için karar alındı.
7 Eylül günü kutlama telgrafları okundu, verilecek cevaplar belirlendi. Sonra gündemin önemli maddelerinden olan Erzurum Kongresi Tüzük ve Bildiri değişikliği ile ilgili görüşmelere geçildi. Mustafa Kemal Paşanın önceden hazırladığı değişiklik paketi Kongre Genel Kurulu tarafından kabul edildi Cemiyetin derneğin adı Şarki Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti iken Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti oldu.
Heyet-i Temsiliye Temsil Kurulu , bütün Doğu Anadoluyu temsil eder yerine Heyet-i Temsiliye bütün vatanı temsil eder denildi.
Her türlü işgal ve müdahaleyi Rumluk ve Ermenilik kurma gayesine bağlı sayacağımızdan, topyekûn hep birlikte savunma ve direnme ilkesi kabul edilmiştir cümlesi Her türlü işgal ve müdahalenin özellikle Rumluk ve Ermenilik kurma gayesine yönelmiş faaliyetin reddi konularında topyekûn savunma ve direnme ilkesi kabul edilmiştir şeklinde değiştirilmiştir.
Bu iki cümle arasında anlam bakımından büyük fark vardır. Birincisinde Anlaşma devletlerine karşı düşmanca tavır alma ve direnmeden söz edilmiyor, ikincisinde bu konu açıklık kazanıyordu.Tüzüğün dördüncü maddesinde geçen Osmanlı Hükümetinin yabancı devletlerin baskısı karşısında, buraları Doğu illerini bırakmak ve ilgilenmemek zorunda kaldığı anlaşılırsa, alınacak idari, siyasi, askeri önlemlerin belirlenmesi , – geçici bir yönetim kurma–ile ilgili olarak Sivas Kongresi buraları yerine , yurdumuzun herhangi bir parçasını bırakmak ve ilgilenmemek ifadesini kabul etmiştir.
Bu değişikliklerle yerel bir kongre olan Erzurum Kongresi tüzük ve bildirisi, Ulusal bir kongre olan Sivas Kongresi tarafından genelleştirilerek vatanın tümünü kapsar bir hale getirilmiş oldu.Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin kurulması ile bütün yerel cemiyetler bir çatı altında toplanarak, bu cemiyetin şubeleri konumuna getirilmiş oldular. Böylece Milli mücadele merkezi bir örgütlenmeye gidiyor ulusal birlik ve ortak mücadele sağlanmış, dağınıklık giderilmiş oluyordu.
Erzurum Kongresi kararıyla kurulmuş olan Şarki Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ve Temsil Kurulu, yerini 11 Eylül 1919 günü Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ve Temsil Kuruluna bırakmış oluyordu.Sivas Kongresinde Manda Tartışmaları Paris Barış Konferansında Anlaşma Devletleri temsilcileri dünyayı paylaşmaya kalktılar. Ancak çatışık istekler ortaya çıktı. Bazı milletleri tümden esaret altına alamayacaklarını düşünerek, işgal politikalarını örtmeye yarayan yeni bir sömürü yöntemi geliştirdiler ve adına ‘Manda Yönetimi dediler.
Paylaştırılacak yeni topraklar, doğrudan devletlerin eline verilmeyecek, uygun görülecek büyük bir devlet, milletler Cemiyeti adına bir yörede vekaleten yönetimle görevlendirilecekti. Bu vekaleti alan devlet, sömüreceği ulusun bağımsızlığı hak etme süresini belirleyecekti.Türkiye dışında, Osmanlı toprakları üzerinde kurulmuş bütün devletler galip devletlerin mandası altına girdi ve uzun süre sömürüldü. Atatürkün önderliği altında girişilen ulusal Kurtuluş Savaşı başarıya ulaştığı için Tam Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.
Manda altına girmekten başka çare düşünemeyen Osmanlı aydınları, tarihi ilişkileri dikkate alarak Amerikan mandası üzerine yoğunlaştılar. Amerikaya Mektuplar yazdılar. Mustafa Kemal Paşaya gönderdikleri mektup ve telgraflarla onu da etkilemeye çalıştılar.Erzurumda bulunduğu sırada, Halide Edip Adıvar tarafından gönderilen ve Amerikan mandasının Ekonomik ve medeni destekten ibaret olduğu sözleri ile dolu mektubu okuduğunda sinirlenen Mustafa Kemal Paşa, yanındakilere şöyle seslenir
Hayır paşalar hayır, hayır beyefendiler hayır, hayır hanımefendiler hayır, manda yok.. Ya istiklal, ya ölüm var Amerikan mandası diye çırpınanlar, düşman işgali altında bulunan sinirleri ve zaafları ile bu millete ve bize inanmayanlardır. Bizim hayal ve macera peşinde koştuğumuzu sananlardır. Eğer, bunlar Anadolunun ve Türk milletinin gerçek duygularını bilseler, bizim çalışmalarımızın hedefini kavrayabilseler, Erzurum Kongresi kararlarının nasıl bir milli vicdan ürünü olduğunu takdir edebilseler, bu sakim hastalıklı fikirlerinden dolayı utanç duyarlar. Bunlar, ümitsizlik ve bozgunluk içinde realitelerden uzak olarak yaşayan ve ne yapacaklarını, ne yapılmakta olduğunu bilmeyen insanlardır.
Kongre hissiyatını açıklıkla belirtmiştir. Heyet-i Temsiliye Temsil Kurulu kararını vermiştir. Milli irade şuur ve istikametini bulmuştur. Davamız yürümektedir ve yürüyecektir. Başarılı olmamak için hiçbir sebep yoktur. Hiçbir olumsuz kararı tanımayacağız. Tek ve değişmez parola şudur Tek tepe, tek kurşun kalıncaya kadar mücadele, yahut da Ya istiklal, Ya Ölüm! Erzurumda, Sivasa gelme hazırlıkları yapıldığı bir sırada kendisine sorulan Paşam, Sivasta galiba manda meselesi bizi çok üzecek ve yoracak sorusuna heyecanla şu cevabı verir Ahmaklar, memleketi Amerikan mandasına, ingiliz himayesine terk etmekle kurtulacak sanıyorlar. Kendi rahatlarını temin etmek için bir vatanı ve tarih boyunca devam edip gelen Türk istiklalini feda ediyorlar .
Kongre için Sivasa erken gelen istanbul delegeleri diğer delegeleri de etkileyerek, Amerikan mandasını isteyen bir muhtıra rapor hazırladılar. Bu rapor Sivas Kongresi gündemine alındı.8 Eylül 1919 günü Kongre mandayı tartışmaya başladı. Özellikle istanbuldan gelen Kara Vasıf Bey, ismail FazılCebesoy Paşa, ismail Hami Danişment Bey ve Refet Bele Bey, Kongre salonunu etkileyecek uzun konuşmalar yaparak, Amerikan mandasını savundular. Kara Vasıf Beyin konuşması sırasında delegelerden biri istanbuldan mandayı mı bize hediye getirdiniz? diye bağırdı.
Refet Beyin konuşmasının delegeler üzerinde o kadar etkili olmuştu ki, oylamaya geçilmesi durumunda manda kararı çıkacağından korkan Mustafa Kemal Paşa, toplantıya on dakika ara verir.Ahmet Nuri Bey Bursa ve RaifDinç Efendi mandayı savunanları eleştirdiler. Bağımsızlıktan yana tavır koydular. Mandayı savunanları Bağımsızlığa karşı olmakla suçladılar. Bunun üzerine ismail Fazıl Paşa Yanlış anlaşıldığı için raporumuzu geri çekiyoruz. Hiç verilmemiş saydık dedi.
8 Eylül gecesi evlerde ve Kongre binasında manda üzerine konuşmalar ve tartışmalar sürdü. Ertesi gün Kongre manda tartışmalarına devam etti. RaufOrbay Beyin teklifi ile Amerikada yıllardan beri aleyhimizde yapılmakta olan olumsuz propagandaların doğurduğu yanlış anlaşılmaların önüne geçmek için Amerikadan bir kurul istenmesine ve inceleme sonucunda gerçeklerin gösterilmesi kararına varıldı.
Böylece hem manda istekleri gömüldü, hem de mandayı savunanlar küstürülmeyerek bu sorun çözüme kavuşturuldu Manda konusundaki görüşmelerin sonucu Sivas Kongresi kararlarına şöyle yansıdı … Devlet ve milletimizin iç ve dış bağımsızlığı ve vatanımızın bütünlüğü saklı kalmak şartıyla, altıncı maddede yazılı sınırlar içinde, milli ilkelere saygılı olan ve vatanımıza karşı saldırı ve yayılma amacı gütmeyen herhangi bir devletin teknik, sanayi, ekonomik yardımını memnuniyetle karşılarız.Mustafa Kemal Paşa, mandayı savunanları karşısına almadan Sivas Kongresini başarı ile yönetmiş ve mandanın reddedilerek, bağımsızlık kararının çıkmasını başarıyla sağlamıştır. Gösterdiği liderlik sabrıyla, Kongrenin birlik ve beraberlik içinde çalıştığını ve sonuçlandığını dost, düşman herkese göstermiştir.
Manda isteklerine karşı Bir Türk Gencinin Haykırışı Manda tartışmalarının yoğun olarak yaşandığı 8 Eylül gününün gecesi Mustafa Kemalin odası her zamankinden daha kalabalıktı. Özellikle Denizli delegeleri olan Necip Ali, Yusuf Beylerle, Şeyh Fevzi Efendi, Hikmet, Osman Nuri, Ahmet Nuri Beyler lise binasında delegelere ayrılan koğuşta kaldıklarından, onların da katılımıyla Paşanın odasında toplananların sayısı çoğalmıştı.Mustafa Kemal Paşa etrafındakilere hitaben istanbul dakiler ve bur adak iler nevmid ümitsiz ve hasta insanlardır. Ecnebi işgal etkisi altında cesaret ve ümitlerini kaybetmiş olmanın verdiği teessürle keder – üzüntü ve marazi hastalıklı bir haleti ruhiye ruh hali- psikoloji içinde hareket ediyorlar. Bunun başka türlü izahı yoktur.
Bir milletin istiklal hakkını aramasından ve bu yolda gerekiyorsa son damla kanını akıtmasından daha tabii ne tasavvur edilebilir? Şerefsiz, istiklalsiz, esir bir millet çocukları olarak yaşamak yerine, efendice ve kahramanca ölmek elbette ki şayanı tercihtir seçilmeye değerdir. Bunu anlayamamak ne garip mantıktır? dedi. Delegeler de konuşuyor, manda aleyhinde söz ediyorlardı.Hikmet ismindeki Askeri Tıbbiye öğrencisi, Sivas Kongresinde öğrenci arkadaşlarının temsilcisi olarak bulunuyordu. Aralarında topladıkları para ile onu Sivasa göndermişlerdi. Heye Canlı, atak bir vatanseverdi.
gece, Paşanın odasında Hikmet Bey de vardı. Gündüz yaşanan tartışmaların etkisiyle olsa gerek titriyordu. Sanki birdenbire ateş ve heyecan kesilmiş olarak, yüksek sesle Paşam, delegesi bulunduğum tıbbiyeliler beni buraya istiklal davamızı başarmak yolundaki mesaiye katılmak üzere gönderdiler. Mandayı kabul edemem.. Eğer kabul edecek olanlar varsa, bunlar her kim olursa olsun şiddetle red ve takbih ederiz çirkin görürüz . Farzı Muhal var sayalım , manda fikrini siz kabul ederseniz sizi de reddeder, Mustafa Kemali vatan kurtarıcısı değil, vatan batırıcısı olarak adlandırır ve telin lanet okuma, protesto etme ederiz .diye bağırdı.
Bu gencin yürekten kopup gelen bu sözleri karşısında orada bulunanların gözleri yaşarmıştı. Mustafa Kemal Paşa da duygulanmıştı. Heyecanlı bir sesle Arkadaşlar gençliğe bakın, Türk milli bünyesindeki asil kanın ifadesine dikkat edin. dedi , sonra Hikmet Beye dönerek Evlat, müsterih ol. rahat ol . Gençlikle iftihar ediyorum ve gençliğe güveniyorum. Biz, ekalliyette ‘ azınlıkta kalsak dahi mandayı kabul etmeyeceğiz. Parolamız tektir ve değişmez Ya istiklal, ya ölüm .
Tıbbiyeli genç, hemen yerinden fırladı Var ol paşam diyerek Mustafa Kemalin elini öptü. Mustafa Kemal, kongreye aydın Türk gençliğinin ve tıbbiyenin temsilcisi olarak üniformasıyla katılan bu yiğit delikanlının alnından öptü.Gençler, vatanın bütün ümit ve istikbali size, genç nesillerin anlayış ve enerjisine bağlanmıştır dedi. Sivas Kongresini Engelleme Çalışmaları ve Ali Galip Olayı Kongrenin ingiliz ve Fransızlar tarafından baskına uğrayarak Sivası işgal edecekleri tehditleri boşa çıktı. Mustafa Kemal Paşa bu tehditlerin boş olduğunu henüz Sivasa gelmeden Vali Reşit Paşaya bildirmişti.
Sivas Kongresine delege seçilenlerin Sivasa gelişleri sırasında bin bir engelle karşılaştıkları, kılık değiştirdikleri bilinmektedir. işgal altındaki yerlerden delege gelemeyişi nasıl bir baskı altında kalındığının en büyük işaretidir.
Bütün bunların yanında Ali Galip olayı ayrı bir tehdit oluşturmuştur Elazığ Valiliğine özel görevle atanan Kurmay Albay Ali Galip, 27 Haziran günü Sivasa gelecek olan Mustafa Kemal Paşayı tutuklatmak için Sivas Valisi Reşit Paşayı baskı altına almıştır. Ancak şehre gelen Mustafa Kemal Paşa tarafından, Kolordu binasında ayakta bekletilerek, ağır sözlerle karşı karşıya bırakılmıştır.Sivas Kongresi devam ederken, istanbul Hükümeti Ali Galipe Sivas Valiliği ile Üçüncü Kolordu Komutanlığını önerir. Ali Galip, bu öneriye karşılık, askerlik kıdemine sekiz buçuk yıl eklenmesini, generalliğe terfi ettirilmesini ve bir miktar tazminat verilmesini ister. 3 Eylül 1919 günü Harbiye Nazırı Süleyman Şefik Paşa ve Dahiliye, Nazırı Adil Beyin imzalarıyla şartlarının kabul edildiği kendisine bildirilir.
Bu yazışmalar milli mücadele istihbaratınca elde edilecek ve karşı harekete geçilecektir Ali Galip, ayrılıkçı bir takım gruplardan asker toplayarak Sivas Kongresini basma hazırlıkları yaparken, çevredeki askeri birliklerin baskınına uğrayacaklarını öğrenince kaçar.Bu gelişmeler karşısında durumu Padişaha iletmek isteyen Mustafa Kemal görüşmeye engel olunması üzerine istanbul ile her türlü haberleşmeyi kestirir. 15 gün süre ile soğuk harp başlar. Sonuçta Damat Ferit Hükümeti istifa etmek zorunda kalır.
Yeni kabineyi kuran Ali Rıza Paşa ile süren görüşmeler sonunda Amasya Görüşmeleri gerçekleşir. Osmanlı Mebuslar Meclisinin açılışı sağlanır. Bu mecliste Misak-ı Milli ilan edilerek hem ulusal sınırlar çizilir hem de tam bağımsızlık kararı yasal ve yetkili bir organ tarafından kararlaştırılmış olur. Mebuslar Meclisinde alınan bu tarihi karara tepki olarak istanbul işgal edilecek 16 mart 1920 ve bazı Milletvekilleri tutuklanacaktır. Bu gelişmeler ise Tbmmnin açılmasına ortam hazırlayacaktır.sivas Kongresi, ulusal bir kongre olma özelliği ve Misak-ı Milliye alt yapı hazırlaması bakımından, Tbmmye giden yolu açmış ve millet egemenliğine öncülük yapmıştır.
irade-i Milliye Gazetesi Sivas Kongresi toplanmadan önceki günlerde gelen delegeler, milli ülkü ve hareketlerin geniş ve sürekli bir biçimde yayımlanması için bir gazetenin çıkarılması gereği üzerinde durmuşlardı. ismail Fazıl Paşanın önerisi ile çıkarılacak gazetenin adı irade-i Milliye oldu.11 Eylül Perşembe günkü oturumda basın konu su ele alındı ve haftada iki gün olmak üzere irade-i Milliye adıyla bir gazetenin çıkarılmasına karar verildi. Gazete yönetiminin politik kuruluşla ilgisi bulunmayan birine verilmesi istendi. Bu kişiyi bulma görevi ise Rasim Başara Beye verildi. O da Sivas Lisesinin çalışkan öğrencilerinden biri olarak tanıdığı, yirmi iki yaşındaki Demircizade Selahattini Ulusalerk bu işe uygun gördü. Selahattin, görevi sevinçle kabul etti. Dilekçe ile Valiliğe başvurarak gazetenin çıkarma yetkisini aldı ve Sorumlu Müdürü oldu.
Gazete il Basımevinde basıldı. ilk sayısı 14 Eylül günü çıkan gazetenin çıkış sebebi, yine bu sayıda Milli hareketin halka ve dünyaya duyurulması olarak belirtiliyordu.irade-i Milliye Gazetesinin özellikle ilk beş sayısındaki yazılar, bizzat Mustafa Kemal Paşa tarafından kaleme alınmıştır. Temsil Kurulunun Sivasta bulunduğu süre içinde 19 sayı yayımlandı.ilk sayısının sürümü tahmin edilemedi. Bin adet basıldı. Aşırı talep üzerine baskı sayısı artırıldı. Gazete basıldığı günlerde geçmiş baskıları yirmi kuruş yerine, iki Yüz kuruşa dahi arayanlar vardı. Özellikle istanbuldan büyük bir istek vardı.
irade-i Milliye, Mustafa Kemal Paşa tarafından Temsil Kurulu adına yayın yapmak için kurdurulan ilk Milli Mücadele gazetesidir.
ingiliz ve Fransız Basınında Sivas Kongresi The Times Gazetesi 22 Eylül 1919 Bir Anadolu Cumhuriyeti. asilerin başı M. Kemal Sultanın değiştirilmesinin başlıca gayelerinden biri olduğu bazı mahfillerde ileri sürülmektedir .Ranin Gazetesi , 11 ekim 1919 M. Kemal Paşa Anadoluda bir milli hareket meydana getirmeye çalışıyor. Bu çocukça bir hayaldir Bütün cihanın kuvvetine karşı harpten ezilmiş olan zavallı Anadolunun kuvveti ile… kafa tutmasının ne hükmü olabilir? Anadoluda ne kalmıştır, ne var ki direniş oluşturabilsin?
Le Temps Gazetesi , 10 Eylül 1919 Sultanın hakimiyeti hala istanbulda ise de ordusu başka yerde, Türk milliyetçilerinin gittikçe güçlendikleri Anadoludadır. Sivastan, kongreleri Sultana telgrafla bir kararlar listesi bildirdi. Birinci karar şimdiki hükümete güveni reddediyor ikincisi ise hiçbir Türk toprağının elden çıkmamasını istiyor…ister beğenin ister beğenmeyin bir Türk gücü yaşıyor. ister beğenin ister beğenmeyin bu güç kendi şuuruna vardı. ‘Hasta adam ın gürbüz, hatta rahat durmaz çocukları var ve onun mirasını, hiç değilse bu mirastan hakları bulunan parçayı istiyorlar. Müttefikler ne düşünür acaba?
Lyon Republicain , 23 Eylül, 1919 Sivil ve asker Türk vatanseverleri, iktidarsızlıkla suçladıkları hükümetlerine karşı ve Türkiyeyi paylaşmak istemelerinden kuşkulandıkları bazı müttefiklere karşı tam bir ayaklanma halindedirler .
Lyon Republicain , 20 Ekim, 1919 Milliyetçi hareket iki büyük avantajdan yararlanıyor Bir yandan, iklimi çok sert, ulaşım olanakları kıt olan dağlık bölgenin doğal durumu öte yandan, milli topraklarını savundukları bilincini taşıyan ve müttefiklerin çelişen çıkarlarına karşı tek Vücut halinde birleşen şeflerinin su götürmez vatanseverliği.Bütün güçlüklerine rağmen, Türkiyenin bağımsızlığı politikası izlenmelidir istanbuldaki ingiliz Yüksek Komiseri Amiral Robeck, Dışişleri Bakanı Lort Kürzona gönderdiği raporunda Sivas Kongresi ile ilgili olarak şöyle yazmıştır 17 Eylül 1919
Türk milliyetçileri, Türkiyenin Türklerde kalmasını istiyorlar, yabancı himayesini red ediyorlar. Onlar imparatorluğun ölümünü değil, yeni bir hayat mukavelesini imza etmek azmindedirler.Sivas Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti Sivas Kongresi sonrası, Mustafa Kemalin henüz Sivasta bulunduğu bir sırada Sivaslı vatansever kadınlar bir araya gelerek Anadolu Kadınları Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adıyla bir dernek kurdular.
28 Kasım günü Nümune Mektebinde yapılan bir toplantıdan sonra, valiliğe resmen başvuruda bulundular ve 9 Aralık 1919 tarihli valilik yazısıyla kuruluş onayını aldılar.AKMVCnin kuruluşu Mustafa Kemal Paşaya bildirildiğinde Maksat vatanı müdafaadır. Bu teşebbüsün birinciliği şerefini kazandıkları için Sivaslı hanımefendileri tebrik ediyorum diyerek bu girişimden duyduğu mutluluğu dile getirmiştir.
Türk kadınının Milli mücadeleye büyük kararlılıkla katılışı gösteren en önemli olay, merkezi Sivasta olmak üzere kurulan bu dernektir.
AKMVCnin Melek Reşit Hanımın Başkanlığı altında 800 üyesi vardı. O günkü illerin idari genişliğini dikkate alırsak, 14 merkezde şubelerinin olması bu kadın derneğinin önemini ortaya koymaktadır. Genel merkezi Sivas olan AKMVCnin şubeleri Kangal, Viranşehir, kayseri, eskişehir, kastamonu, Erzincan, Amasya, Pınarhisar, burdur, konya , yozgat, Bolu, aydın, Niğde.
Savaş şartlarında kimsesiz kalmış olan kadın ve çocuklara maddi ve manevi destek veren bu vatan sever Sivaslı kadınlar, cephedeki askere kıyafet diktiler. Aralarında para toplayarak maddi destelerde bulundular. Yabancı devlet Başkanları ve eşlerine gönderdikleri yazılarla, işgaller karşısında kadın ve çocukların uğradığı zulümleri protesto ettiler. Ayrıca Padişaha, istanbul Hükümetine, bazı kuruluşlara, yabancı devlet temsilcilerine, Ulusal haberlere uygulanan sansüre Göz yuman Osmanlı basın kuruluşlarına protesto telgrafları çektiler.
Bütün faaliyetleri irade-i Milliye ve Hakimiyeti Milliye gazetelerinde yer alan AKMVC, Milli Mücadele tarihimizde haklı ve onurlu bir yere sahip olmuştur.Sivas Kongresi ile Bütün ulusal cemiyetler Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ismi altında birleştirilerek bir merkezden yönetilmeye başlandı.Manda düşüncesi reddedilerek, ulusal bağımsızlık benimsendi. Ulus egemenliğinin ve bağımsızlık ruhunun sürekli kalplerde yaşayacağı ve Anadolunun her türlü direnişe hazır olduğu bütün dünyaya duyurulmuş oldu.
Osmanlı Mebuslar Meclisinin açılmasına zemin hazırladığı gibi, Misak-ı Milli kararlarına da öncülük etmiştir. Kongre ile Türkiyenin toprak bütünlüğü ve ulusal bağımsızlığının korunması istenmiş ve gerektiğinde işgal devletlerine karşı silahlı hareket öngörülmüştür.
Mustafa Kemal Paşanın Başkanlığında seçilen Temsil Kurulu, yürütülecek siyasi mücadelenin yöneticiliğini üslenerek Tbmmnin açılışına kadar bu görevi yürütmüştür.Ulusal bir kongre olan Sivas Kongresi, Tbmm iktidarına ve rejimine geçişin kurumu olmuştur. Sivas Kongresi, birleştirici, yapıcı ve Türk milli mücadelesini ve Kurtuluş savaşını bina edici temel bir kongredir. Atatürkün deyişi ile Burada bir milletin kurtuluşunu hazırlayan kararlar verildi
Kongrede alınan kararlar, usûl ve esas olarak demokratik ve milli bir devletin habercisidir. Kongre ile Türk milleti kendi kaderine el koymuş, vatanın bölünmez bütünlüğü ve tam bağımsızlık hedefiyle Kurtuluş Savaşının esaslarını ortaya koymuştur.Yürekli bir şekilde alınan ve büyük bir azimle uygulanan bu kararlar sonucunda kesin bir zafer elde edilmiş ve demokratik, laik, çağdaş Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu gerçekleştirilmiştir.
Sivasta Komutanlar Toplantısı istanbul Hükümetinin Mebuslar Meclisinin Anadolu toplanmasına razı olmadığı her halükarda istanbulda toplanacağı, Salih Paşa tarafından Sivasa iletildi. Bu durum Karşısında Temsil Kurulu ile durum değerlendirmesi yapan Mustafa Kemal, Sivasta bütün kolordu komutanlarının katılacağı bir toplantı yapılması kararını çıkarttı.16 –24 Kasım 1919 günleri arasında Sivasta gerçekleştirilen toplantıya başta 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa ve 20 Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa olmak üzere davetli diğer kolordu komutanları – biri hariç – katıldı. Mustafa Kemal, Kazım Karabekir Paşaya kendi kaldığı odayı vererek kendisi başka bir odaya geçecektir
Komutanlar toplantısına Temsil Kurulu üyeleri de katıldı. Toplantı gündeminde üç konu ele alındı Mebuslar Meclisinin toplanma yeri, Meclisin toplanmasından sonra Temsil Kurulu ve milli teşkilatın alacağı şekil ve çalışma yöntemi, Paris Barış Konferansının bizim için olumlu veya olumsuz bir karar vermesi halinde tutulacak yol.
Bu konu başlıkları ile ilgili olarak 29 Kasım günü şu kararlar alındıSakıncalarına rağmen Meclisin istanbulda açılmasına karşı çıkılmayacak. Seçilen milletvekilleri istanbula gitmeden önce trabzon, samsun, inebolu, eskişehir ve Edirne gibi şehirlerde toplanarak, kendilerine gerekli bilgiler verilecek. Güvenlik önlemleri alınacak. Mecliste güçlü bir grup kurulacak. Komutanlar milli teşkilatın yayılmasına ve güçlendirilmesine hız verecek. istenen şartlar oluşuncaya kadar Temsil Kurulu görevine devam edecek. Askeri önlemlere kesintiye uğramaksızın devam edilecek. Paris Konferansı olumsuz karar verirse, milletin bu konudaki kararına göre hareket edilecektir.
Kolordu Komutanlarının bir davetle Sivasta toplanması, milli teşkilatın gücünü göstermesi bakımından büyük önem taşımaktadır.
Kuva-yi Milliyeyi Amil, Milli iradeyi Hakim Kılmak Esastır Milli Mücadele döneminde yaklaşık 28 kongre toplanmıştır. Bu kongreler içerisinde tek ulusal kongre Sivas Kongresidir. Sivas Kongresi Erzurum Kongresinde seçilen Şarki Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Temsil Kurulu üyeleri ve yeni seçilen diğer delegelerin katılımı ile toplanmıştır. Dolayısıyla bütün yurdu ve milleti temsil eden delegelerin katılımı ile kongre toplanmıştır.Sivas Kongresi kararları arasında geçen Kuva-yı Milliyeyi Amil Milli iradeyi Hakim Kılmak Esastır Milli güçleri etkili ve milli iradeyi egemen kılmak kesin ilkedir ifadesi ile millet egemenliği Amasya Genelgesi ve Erzurum Kongresinden sonra ulusal bir kongre olan Sivas Kongresiyle hayata geçirilmiş oluyordu
Sivas Kongresi ve Temsil Kurulu milletten aldıkları temsil yetkisi ile bir hükümet gibi hareket ederek, yürütme görevini yerine getirmiştir.
Sivas Kongresi kararı ile kurulan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Tbmm, açıldıktan sonra da faaliyetine devam etmiş,siyasi bir grubun adı olmuş ve nihayet bu cemiyetin ismi değiştirilmek suretiyle yeni Türk devletinin ilk siyasi partisi olan Halk Fırkasının kuruluşu sağlanmıştır.Bu gelişmelerle Sivas Kongresi, Tbmm iktidarına ve Cumhuriyet rejimine geçişin kurumu olmuştur Cumhuriyetin Temelinin Sivasta atıldığı ifadesinin tarihi kökleri de bu tarihi süreçten kaynaklanmaktadır.
Ulu Önder Atatürk, 13 Kasım 1937 günü Sivası son defa ziyaret ettiklerinde, Kongre salonunu gezerken yanındakilere dönerek, Sivas Kongresinin önemini en güzel şekilde ifade eden şu veciz sözü söylemiştiSivas, 108 Gün Milli Mücadele Merkezi Olmuştur Mustafa Kemal Paşa ve Temsil Kurulu, 2 Eylül 1919 günü geldikleri Sivasta 108 gün kaldıktan sonra, 18 Aralık 1919 günü Ankaraya hareket etmişlerdir.Bu 108 gün boyunca Sivas Milli Mücadele merkezi olmuş, Sivaslılar bütün içtenlikleri ile bu kutlu konuklara ev sahipliği yapmış ve önemli bir çok tarihi olay bu süreçte yaşanmıştır