Reşat Nuri Güntekin Çalıkuşu Kitabının Özeti Kitabın konusu bir subay kızı olan feride ile teyzesinin oğlu kamuran arasında yaşanan ve araya birçok engel girmesine rağmen birbirlerine karşı bitmeyen aşklarını anlatıyor. Kitabın özeti pek küçük yaşındayken annesi ölen feride, babası da sınır sınır dolaşan bir subay olduğu için büyükannesinin yanında büyümüştür. Okul çağına gelince ferideyi istanbulda ki bir fransız kız yatılı okuluna yollamışlardır. Feride neşeli, zeki, çok asi, ele avuca sığmaz çok hareketli bir kızdır. Fırsat buldukça bir erkek gibi ağaçlara tırmanıp daldan dala atladığı için öğretmenlerinden biri onu çalıkuşuna benzetmiş, sonra da bu benzetme, onun adı olarak kalmıştır.
Reşat Nuri Güntekin Çalıkuşu Kitabının Özeti
Reşat Nuri Güntekin Çalıkuşu Kitabının Özeti: Babasının da ölmesi üzerine feridenin, yakını olarak sadece bir teyzesi kalmıştır. Feride okulun büyüklü küçüklü tatillerini her zaman teyzesinin evinde geçirmektedir. Bu teyzenin kamuran adlı, feride den büyük bir oğlu vardır. Kamuran feride ye karşın ağır başlı, kız gibi bir erkekdir. Bu yüzden feride sürekli onla dalga geçmektedir. Fakat bunların arasında kamuran, ferideyi farkinda olmadan büyük bir aşkla sevmeye başlamışdır. Bu sevgi bir süre sonra karşılıkta görür. Feride de kamurana karşılık vermektedir. Feride nin teyzeside bu durumu çok istediği için, feride okulunu bitirdikten sonra iki gencin evlenmeleri kararlaştırılır.
Düğün hazırlıkları tamamlanmak üzereyken, bir gün kadının teki çıka gelir ve ferideye kamuranın avrupada bulunduğu sırada orada bir kızla aşk yaşadığını söyler. Bu durum hiçbir şeyi umursamaz gibi görünen ferideyi çok derinden etkilemiştir. Feride bunun sonucunda gururuna yenilir ve derhal teyzesinin evinden uzaklaşır, yolunu izini kaybettirir. Bu yüzden evlenmede gerçekleşemez.
Feride nereye gideceğini düşünürken onu çok seven sütannesi aklına gelir ve oraya gider. Sütannesi onu görünce çok sevinmiştir. Feride bir süre sütannesinin evinde kalır. Bu arada oraya buraya başvurur bir iş için çünkü sütannesini daha fazla rahatsız edemeyeceğini ve yanındaki paranın da ona çok fazla yetmeyeceğini bilmektedir. Başvurularının sonunda anadoluda bir ilkokul öğretmenliği elde eder. Şimdi o hayat dolu hiçbir şeyi umursamayan genç kız artık bir öğretmen olmuştur. Feride anadoluyu hiç yadırgamaz. Zeyniler adlı bir köyde öğretmenliğe başlar. Zeyniler köyü anadolunun çok ücra bir köşesindedir. Bu köyde feride yaptığı herşeyi günlüğüne yazmaya başlar.
Bir zamanlarının hayat dolu asi genç kızı şimdi hayatı tanıma yolundadır. İster istemez ağır başlı olmayı öğrenmiştir. Ama başına gelen bunca şeye rahmen kötümser değildir. O köydeki fakir üstü yırtık pırtık olan öğrencilerini çok sevmiştir. Öğrencilerinin her biriyle ayrı ayrı ilgilenmek ona büyük bir zevk vermektedir. Öğrencileri arasında munise adında ortada kalmış, annesi kötü yola düşmüş bir kız vardır. Annesi yüzünden köylüler kızıda hiç sevmiyorlar. Feride, muniseye acır ve onu evlatlık alır. Feride çok mutlu olmuştur , aynı zamanda munisede çok sevinmiştir bu olaya.
Bir süre sonra zeyniler köyü okulu da kapatılır. İşsiz kalan feride başka bir yerde öğretmenlik yapmak için başvurmak amacıyla ile gider. Milli eğitim müdürlüğünde eski bir okul arkadaşına rastlar ve onunla fransızca konuşur, milli eğitim müdürü de bu olayı görünce, feride yi merkezde kız öğretmen okulunda fransızca öğretmeni olarak görevlendirir. Feride fiziki olarak çok güzel bir kızdır ve bu fiziki güzelliğinin burda çok fazla göze çarpması ferideyi endişelendirir. Ayrıca feridenin öğretmenlik yaptığı okuldaki müzik öğretmenide ferideye karşı büyük bir aşk duymaktadır.
Fakat bu aşk bir ümitsiz vakadır. Ayrıca şehirde büyük dedikodularada yol açmıştır. Feride’nin burda peşine bir çok erkek düşmüştür. Bu durum ise ferideyi endişelendirmektedir. Bu yüzden tayinini ister. Böylece birkaç yer dolaşır. bir sürede izmirde varlıklı bir ailenin kızlarınada özel ders verir. Fakat feride’nin gittiği her yerde muthiş fiziği ve güzelliği başına dert açmaktadır. Feride bu güzelliği ve yalnızlığı çok kişinin dikkatini çekmektedir.
Feride daha zeynilerde iken bir askerin yaralanması ve oraya getirilmesi sırasında doktor hayrullah beyle tanışmıştır. Doktor, ferideye bu kadar güzel bir kızın böyle bir yerde ne aradığını, kesinlikle bir aşk meselesi yüzünden gelmiş olduğunu söylemiş feride ise bunu reddetmistir. Yıllardan sonra tekrar kuşadasında buluşurlar. Bu sırada feridenin okulu kapatılıp hastaneye çevrilmiştir.
Feride artık doktorum himayesine girmiştir. Bir hasta bakıcı gibi doktora yardım etmiştir. Doktor ferideyi ve artık büyümüş olan muniseyi kendi öz kızları gibi sevmektedir. Ancak bu sırada doktor birgün ağır hastalığı olan birine bakmaya gittiği zaman munise ağır bir şekilde hastalanır. Doktor dönesiye kadar kız yavaş yavaş, acı çeke çeke ölür. Munisenin nezle sanılan hastalığı kuşpalazıdır.
Feride, munisenin ölmesinden sonra kendini kaybedecek şekilde hastalanır. Günlerce doktorun evinde yatar. İyileştiği sıralarda doktor hayrullah bey ne kadar yaşlı olursa olsun ikisi için bir söylenti çıkmıştır. Bu da o zamanın şartlarından dolayı olmuştur. Kasabayı türlü dedikodular alıp götürmektedir. Bekar bir erkeğin evinde genç güzel ve bekar bir kadının olması çok fazla dedikoduya yol açmıştır. Doktor bu dedikodulardan kurtulmak için çok pratik bir yol bulmuştur.
Ferideyi de zorla ikna ederek evlenmişlerdir. Ancak tabiki bu evlilik sadece kağıt üzerindedir ve dedikoduların bitmesi içindir. Feride doktoru babası gibi sevmektedir. Doktor, feridenin defterini bulmuş ve baştan sona kadar okumuştur.
Feridenin her şeye rağmen kamuranı sevdiğini öğrenmiştir. Gizli araştırmalar yapar. Kamuran bu zaman içinde evlenmiş ve eşi ölmüştür. Şimdi dört yaşlarındaki çocuğu ile yaşamaktadır. Doktor, kamurana bir mektup yazar ve bu mektupta kamurana bütün olan biteni anlatır.
Feride ise bu sırada defterinin kaybolduğunu sanmaktadır ve defterini bütün aramalarına karşın bulamamıştır. Doktor yazdığı mektupla defteri ve bazı belgeleri paket haline getirmiştir. Ferideye ölümünden sonra bu paketi kamurana götürmesini vasiyet etmiştir. Doktor zaten oldukça yaşlıdır bu yüzden kısa bir süre sonra da ölür.
Feride, doktorun ölümünden sonra, hem paketi teslim etmek hem de çok özlediği teyzesini görmek üzere, tekirdağa teyzesinin yanına gider. Niyeti orda fazla kalmamaktır. Paketi teslim edip bir iki gün kalıp kuşadasına geriye dönmektir. O günlerde ne rastlantı ki dinlenmek için kamuranda tekirdağa gelmiştir. Feride paketin içinde neler bulunduğunu bilmemektedir. Bu içinde neler bulunduğunu bilmediği paketi teslim eder.
Ama doktorun öldüğünü onlardan gizlemiştir. Böylece kuşadasında doktorun yaşadığı bahanesiyle zorlanmadan geriye dönebileceğini ummaktadır. Fakat umduğu gibi olmaz teyzesi bu paketi feride gitmeden bir gün önceden kamurana verir. Kamuran o gece kardeşiyle birlikte defteri okur. Böylece, feridenin kendisini hala sevmekte olduğunu anlar. Hem de doktorun tembihlerini öğrenir. Kendisiyse, feride gittiğinden beri ferideyi unutamamıştır ve hala sevmektedir.
Feride, yeterince kaldığını ve geri dönmesi gerektiğini söyleyerek yola çıkmak üzere hazırlanır. Feride hayatla çok didişmiş ve artık bu gücünü yitirmiştir. Artık doktorunda olmadığı kuşadasına gitmek onunda hiç işine gelmemektedir. Kuşadasına dönmek, ferideyi çok fazla üzmüştür. Ama bu durumunu etrafındakilere hiç belli etmemektedir. Bunu atrafındakilerin anlamasını istemez. Ferideyi götürecek araba kapıya yaklaşır. Fakat bu bir oyundur.
Kamuran ve kardeşinin hazırladığı bir oyundur. Feride arabaya yaklaştığı zaman arabadan birden kamuran iner ve ferideyi kucaklar. Zaten tüm ev halkıda feride nin tekrar yuvadan uçmasını istemiyorlardır. Bunun için tüm ev halkı elbirliği yapmıştır.
Feride’nin tüm istemiyormuş gibi davranmaları olmaz demeleri falan boşadır. Kırık dökük kelimelerle bu oyundan kurtulmaya çalışmıştır ama nafile kurtulamamıştır. Çünkü, kamuran artık kararlıdır ve ikinci bir gaflete düşmeyecektir. Bunu ferideye de onu bir daha kaybetmeyi göze alamayacağını ve onu şu an bile deliler gibi sevdiğini söyler. Çalıkuşu, gizli bir mutlulukla ve huzurla kendini kamuranın kollarına atar.
Kitabın Ana Fikri
Aşkın araya ne girerse girsin asla yok olmayacağıdır.
Kitaptaki Şahısların Değerlendirilmesi
Ferideçalıkuşu fransız okulundan mezun çok güzel, haşarı, canlı, cıvıl cıvıl, yaramaz, duygusal ve akıllı, canayakın, sevimli bir istanbul kızıdır.
kamuran feridenin teyzesinin çok kibar, yakışıklı, sarışın, yüksek öğrenimli, fakat zenginliğinden dolayı herhangi bir işle uğraşmayan oğludur.
doktor hayrullah canayakın, iyi kalpli, yaşlı, sevimli, biraz inatçı ve sinirli biridir. Hayatını insanların mutluluğuna adamıştır.
munise küçük, sarışın ve güzel bir köy kızıdır. Güzel olduğu kadar zeki ve nazik bir kızdır. Feridenin yalnız geçen günlerinin tek dayanağı olmuştur.
Kitap Hakkında Şahsi Görüşler
Kitap, bir romantik roman olduğu için, özellikle duygusal insanların ellerinden bırakamayacakları bir kitaptır. Kitap sade bir dille yazıldığı için akıcı ve sürükleyicidir. Olayların büyük bir bölümünün anadolunun köylerinde geçmesi romana ayrı bir hava vermiştir. Romanda kullandığı idealist bir karakter olan feride, insanın idealleri uğruna birçok şeyden vazgeçebileceğini göz önüne sermiştir.
Kitabın Yazarı Hakkında Bilgi
Reşat Nuri Güntekin 25 kasım 1889 tarihinde istanbulda doğdu. İstanbul üniversitesi edebiyat fakültesini bitirdi 1912. Bursada başladığı 1913 öğretmenlik hayatına çeşitli okullarda devam etti. Milli eğitim müfettişi 1931, çanakkale milletvekili 1933-43, paris kültür ateşesi ve emekli 1954 oldu, kanser tedavisi için gittiği londrada öldü. İstanbulda karacaahmet mezarlığında gömülü.
Yazı hayatına birinci dünya savaşı sonlarında 1917 başlayan, ilk eseri de eski ahbap uzun hikaye 1917 de basılan reşat nuri, 1918 de tiyatro eleştiri ve araştırmaları yayımlarken bir yandan da hikayeler şair dergisi, 1918/19 nedim dergisi, 1919 büyük mecmua, 1919 yazıyordu. çalıkuşu nun vakit gazetesinde tefrikasıyla 1922 geniş bir ün kazandı.
Çok hareketli bir eser olan çalışkuşu’nda anadolu, ilk idealist ve aydın kızı feride ye kavuştu, geniş ölçüde romana girdi. Bu roman az okumuş ve aydın, iki sınıfı da, doğal ve canlı diliyle kendine bağladı. reşat nuri’nin hemen bütün romanlarında dekor olarak taşra kasaba ve şehirleri çevre, tip, çeşitli problem ve görüşleriyle anadolu atmosferi görülür. Romanlarında sosyal ve hissi konuları işleyen yazar, küçük hikayelerinde bunların yanına mizahı da ekledi.
Yazdığı, çevirdiği, kitap biçimine girmiş veya dergi, gazete sayfalarında, tiyatro repertuarlarında kalmış tüm eserlerinin toplamı yüzü bulur. Bunlardan 19 tanesi telif romandır, 7 tanesi hikaye kitabı. Yazdığı, çevirdiği, uyarladığı, oynanmış, basılmadan kalmış oyunlarının sayısı roman ve hikaye kitaplarının sayısını da aşar. 7 Aralık 1956da istanbulda öldü.
Yazarın Hikaye Kitapları
Tanrı misafiri 1927, sönmüş yıldızlar 1927, leyla ile mecnun 1928, olağan işler 1930, vb gezi yazıları anadolu notları ilk cildi 1936 ikinci cildi 1966 oyunları içinde en ünlüleri balıkesir muhasebecisi 1953 ve tanrıdağı ziyafeti 1955 dir. bütün eserleri ölümünden sonra, eşi tarafından, bir külliyat halinde yeniden bastırıldı.
Yazarın Romanları
Gizli el 1922, çalıkuşu 1922, damga 1924, dudaktan kalbe 1925, akşam güneşi 1926, bir kadın düşmanı 1927, yeşil gece 1928,acımak 1928, yaprak dökümü 1930, kızılcık dalları 1932, gökyüzü 1935, eski hastalık 1938, ateş gecesi 1942, değirmen 1944, miskinler tekkesi 1946, harabelerin çiçeği 1953, kavak yelleri 1950, son sığınak 1961,kan davası 1955,
Hakkında Yazılanlar
Reşat Nuri Güntekin türkan poyraz muazzez albek ankara, 1957 reşat nuri güntekin hayatı, sanatı ve eserleri muzaffer uyguner varlık yay1967.
Romanıyla Reşat Nuri Güntekin ibrahim zeki burdurlu izmir eğitim ens. yay., 1971 reşat nurinin tiyatro ile ilgili makaleleri prof.dr.kemal yavuz kültür bakanlığı y.
Reşat Nuri Güntekin’in romanlarında şahıslar dünyası birol emil 1984 adlı doçentlik tezi. Kaynak: Reşat Nuri Güntekin Çalıkuşu Kitabının Özeti Kaynakça: Reşat Nuri Güntekin Çalıkuşu Kitabının Özeti