Kayı Boyu
Oğuzların Bozok kolundan Osmanlıların da mensub olduğu bir boy. Kayı kelimesi; “muhkem, kuvvet ve kudret sahibi” demektir. Kayı boyunun damgası, iki ok ve bir yaydan ibaretti. Oğuz Han oğlu Gün Han oğlu Kayı’nın bu boyun ceddi olduğu söylenir. Yirmi sene hükümdarlık yapan Kayı’nın nesli uzun yıllar bu makamda kalmıştır. Bu sebeple Kayı boyu, Oğuz boyları arasında ilk sırada gösterilmektedir. Dede Korkut da eserinde, gelecekte hanlığın geri Kayıya döneceğini bildirerek Osmanlıları haber vermiştir.
Kayılar, Selçuklularla birlikte, fetih esnasında ve daha sonraları Anadolu’ya gelip değişik bölgelerde yerleştiler. Osmanlı Devletinin kuruluşunda esas nüveyi teşkil ettiler. Osmanlılar zamanında Rumeli’nin fetih ve iskanına katıldılar.
Sultan ikinci Murad, soyunun bu boya mensübiyetini göstermek için, sikkelerine Kayı boyuna ait iki ok ve bir yaydan müteşekkil damgayı koydurmuştur. Sonraki padişahların bastırdıkları sikkelerde görülmeyen kayı damgasının, Kanüni’ye kadar çeşitli eşya ve silahlar üzerine konulmasına devam edilmiştir. (Bkz. Osmanlı Devleti)
Kayı boyuna mensup Karakeçili göçebe oymağı, eski zamanlardan beri her yıl Söğüt’teki Ertuğrul Gazi Türbesini ziyaret etmekte ve bununla ilgili şenlikler yapmaktaydı. Sultan ikinci Abdülhamid Han, bu ziyaret ve şenliklere resmi bir hüviyet kazandırdı. Kendi oymağı saydığı Karakeçili gençlerinden Ertuğrul Alayını teşkil ettirdi. Bu oymak mensuplarını, ziyarete gelen Alman imparatoruna, “akrabalarım” diyerek takdim etti.
“Ertuğrul’un ocağında uyandım
Şehidlerin kanlarıyla boyandım”
beytiyle başlayan bir marş bestelenip yıllarca dillerde söylenip, gönüllerde yaşatıldı. Bugün Kayı boyu mensupları, genellikle; Eskişehir, Mihalıççık, Orhaneli, Isparta, Burdur, Fethiye, Muğla, Aydın ve Ödemiş civarındaki köylerde yerleşmişlerdir