Vitaminler Nedir
Hayat için lüzumlu olan, özellikleri henüz bilinmeyen unsurlara genel olarak verilen ad. Vitaminler, organizma tarafından yapılmazlar, fakat alınmadıkları, organizma içinde oranlan azaldığı hallerde çeşitli hastalık belirtilerine yol açarlar. Vitamin adı, bu konuda çalışan Polonyalı kimyager Casmir Funk tarafından 1912 yılında ortaya atılmış ve bütün dünyaca kabul edilmiştir. Herhangi bir vitaminin vücutta bulunmaması haline Avitaminoz adı verilir.
Vitaminler, çeşitli özelliklerine göre, değişik harflerle gösterilmiştir A,B,C v.b. gibi.
Başlıca vitaminler şunlardır
A Vitamini (Axerophtol)
Yağlarda eriyen bir vitamindir. Hayvansal besinlerden karaciğer, balık karaciğeri, tereyağ, yumurta sarısı, süt, iç organlarda bulunur .Herkesin bildiği balık yağı, balık karaciğerinden çıkarılır. içinde A vitamini de vardır. Besinsel yağlarda (zeytinyağı, margarin) A vitamini yoktur.
A vitamini azlığından başlıca üç çeşit bozukluk görülür Büyüme durur, insanlarda mukavemet azalır, göz rahatsızlıkları meydana gelir. Hekimlerin hemerolopi dedikleri gece körlüğü ilk alâmetlerdendir.
A vitamini eksikliği içinde olan kimselerde hastalıklara istidat fazladır.
Bir insanın günlük ihtiyacı 0,500 miligram A vitamini olarak hesap edilmektedir.
B grubu vitaminleri
Tabiatta besinler içinde bulunan B grubu vitaminleri birçok ayrı vitaminlerden meydana gelmiştir. Bu grup içinde en iyi tetkik edilmiş olan vitaminler şunlardır B1 (Sinir koruyucusu), B2 (Ribof lavın), P – P (Nikotinik asit).
B vitamini
B1 vitamini (anörin) suda erir, billurlar halinde bir vitamindir, hararete karşı hassastır.
B1 vitamini bira mayasında, tahılda bol bulunur. Nohut, mercimek ve yeşil sebzelerde de vardır. Karaciğer, yürek, böbrek, beyin gibi bazı hayvan organlarında da bulunur. Yumurta akında, şekerlerde, nişasta ,beyaz unda yada hiç yoktur ya da çok az vardır. Buna mukabil % 82 unda bir miktar bulunur.
Anörin (B1 vitamini) beriberi meydana gelir. Sıcak memleketlerde çok sık görülen bu vitaminozda sinir ve kalp damar aygıtı hastalanmıştır. Bu vitamin şeker ve nişastalı maddeler gibi karbonhidratların yanmasına yardım eder, bu sebeple çok şekerli ve unlu rejimlerde Bl vitamini de arttırılmalıdır. Tabii beslenmede, günlük Bl vitamin ihtiyacı 1,5 ile 2 mgr. arasındadır.
B2 vitamini
Riboflavin ya da laktoflavin denilen Bl vitamini sarı renkte suda erir, acı lezzette bir maddedir sıcaklığa dayanır, suda erimesi kayba uğramasının bir sebebidir. Bunun için besinlerin haşlanmasından sonra suları atılmalıdır.
Tabiata çok yayılmıştır. Bira mayasında en yüksek miktarlarda bulunur. Bitkilerde pek az bulunmaktadır kuru kayısı, ıspanak ve bezelyede biraz daha fazladır.
Balık ve memeli hayvanların etinde nispeten az ribofların vardır. Lâkin balık yumurtası, böbrek memeli hayvanlara karaciğerinde, inek sütü yağsız peynir, yumurtada oldukça yüksek miktarda bulunur.
Fizyolojistlerin deneylerinden, riboflavinin (solunumunun sarı fermenti)
terkibine girdiği anlaşılmaktadır. Bu yüzden hücre solunumuna yardım eder.
insanlarda B2 vitamin özü tabii beslenmede çok nadirdir. Çünkü riboflavto hemen bütün besinlerde bulunur ve oksidasyona dayanıklıdır.Gündelik ihtiyacı 1 ilâ 2 mg. arasındadır.
O vitamini
(Askorpik asit) renksiz, suda erir billurlardır. Oksidasyona karşı son derece hassastır. Hava temasında ısıtılacak olursa harap olur. Durmakla da koruyucu etkisi kaybolur.
C vitamininde tam yokluk halinde akorbüt denilen hastalık görülür. Skorbüt diş etlerinde ve vücudun değişik yerlerinde kanamalarda kendisini gösteren ağır bir hastalıktır. Tam vaktinde C vitamini ya da limon suyu verilirse iyi olur.
C vitamini portakal, limon, biber, domateste yüksek miktarlarda vardır. Meyveler ve yeşil sebzeler de bu vitaminden zengindir. Hayvansal gıdalardan karaciğer, beyin, adale, sütte bulunur.
C vitamininden günlük ihtiyacın 75 mgr.olduğu kabul edilmektedir.
D vitamini
Yağda erir bir vitamindir. Yokluğunda çocuklarda Raşitizm denilen hastalık görülür, çocuğun büyümesi esnasında kemiklerin biçimi bozulur, dişlerin çıkması ve büyüme gecikir.
D vitaminin vücutta etkisi besinlerle alınan kalsiyum ve fosfor miktarlarıyla çok yakından ilgilidir.
D vitamini tabii olarak balıkyağı, yumurta sarısı, tereyağı, süt, Hindistan cevizi yağında bulunur.
D vitamini besinlerde pek az miktarlarda bulunmaktadır.
Güneşin derimizdeki steroller üzerine etki yapmasıyla vücutta kendiliğinden meydana gelmektedir.
Vitaminlerin bazıları sura eridikleri için yıkanma ve haşlanma sırasında suya geçerler ve böylece yok olurlar. Bu sebeple, beslenmelerde, vitaminlerin yok olmaması için uyulması gerekli bazı şartlar vardır. Bunlar arasında, yiyeceklerin, çoklukla taze olarak alınması, günlerce bekletilmeden kullanılması, sebzelerin, mümkün olduğu kadar kabuklarıyla pişirilip yenilmesi, pişirmelerin hafif ateşte olması gibi şartlara uymak faydalıdır.