Cezaevi Nedir
Cezaevi Ne Demektir? Cezaevi Nedir Kısaca? Cezaevi Ne Demek? Cezaevi Nedir? Cezaevi Hakkında Bilgi?
Cezaevi Ne Demek, Cezaevi ya da hapishane, hüküm giymiş kişilerin cezalarını çekmesi için hapsedildikleri yerlerdir. insanların cezalandırılma amacıyla kapalı bir yere koyulmaları eski bir uygulamadır. Londra’daki Londra Kulesi, Paris’teki Bastille kalesi, istanbul’daki Yedikule zindanı bu tür yerlerdi. Ama buralara sıradan suçlular değil, siyasal tutuklular kapatılırdı. 1622’de bir yeniçeri ayaklanmasıyla tahttan indirilen Osmanlı Padişahı Genç Osman Yedikule’ye kapatılmış ve burada öldürülmüştür.
Cezaevinde geçirilen süre suçun ağırlığına göre değişir. Çok ağır suçlarda suçlu ömür boyu hapsedilebilir . Yaşı küçük olan suçluların koyuldukları yerlere “ıslahevi” denir . Gözetim cezası alanlar da cezaevine koyulmazlar, ama belirli bir süreyi özgürlükleri kısıtlanmış olarak geçirirler.
Eski Cezaevleri
Batı dünyasında 19. yüzyılın ortalarından önce birçok suçun cezası ölümdü. Bazı suçlular cezalarını sömürgelerdeki kamplarda çekerlerdi. Cezaevlerinde, yargılanmayı, ceza kamplarına gönderilmeyi ya da ölümü bekleyen suçlular tutulurdu. ilk cezaevleri olarak da genellikle kale burçları kullanıldı. 1166’da ingiltere’de II. Henry’nin buyruğuyla yapılan cezaevleri yargılanmayı bekleyen tutuklular içindi.
Avrupa’da bugünkü anlamda ilk cezaevi 16. yüzyılda Hollanda’da açıldı. 18. ve 19. yüzyıllarda cezaevi yapımı yaygınlaştı ve yeni düzenlemeler getirildi. Bazı cezaevlerinde tutuklular sürekli olarak birbirinden ayrı tutuluyordu. Bazı cezaevlerinde tutukluların birlikte çalışmalarına izin veriliyor, ama konuşmaları yasaklanıyordu. Geceleri de ayrı hücrelerde yatırılıyorlardı. Hücrede tek başına tutulan hükümlüler ise, ancak ziyaretçisiyle ve cezaevi görevlileriyle görüşebiliyordu. 1900’lere gelindiğinde hücre cezası, yalnızca bir disiplin önlemi olarak kullanılmaya başlandı.
Günümüzde cezaevlerinin tutukluları insanca koşullarda barındırması ve dışarı çıktıklarında dürüst bir yaşam sürmek için hazırlaması amaçlanır. Ne var ki, bu amaca her zaman ulaşıldığı söylenemez.
Günümüzde Cezaevleri
Hükümlüler, durumlarına ve cezalarına uygun olarak farklı tipteki cezaevlerine kapatılırlar. Ağır suç işlemiş kişiler çok sıkı güvenlik önlemlerinin bulunduğu cezaevlerine koyulurlar. Akli durumu cezalandırılmasına uygun olmayan ya da ceza verildikten sonra özel tedavi görmesi gereken suçlular, bir psikiyatri kliniğinde ya da özel bir hastanede yatırılır. Açık cezaevleri tutuklulara aşırı kısıtlama getirmeyen cezaevleridir. Bu tür cezaevlerinde tutuklulara, hapisten çıktıktan sonraki yaşama hazırlayıcı bir eğitim verilir. Bazı cezaevlerinde tutukluların belirli beceriler kazanacağı atölyeler, eğitim olanağı sağlayan kütüphaneler vardır.
Günümüz cezaevi yönetmeliklerinde koşullu salıverme ve cezanın belli oranda indirilmesi yer alır. Koşullu salıverme, tutuklunun iyi davranışı nedeniyle cezanın bir bölümünün uygulanmaması anlamına gelir. Böylece, iyi davranış gösteren bir tutuklu, örneğin beş yıl hüküm giymişse, yalnızca üç yıl hapis yatarak çıkabilir. Tutuklu düzenli aralarla bir gözetimciye rapor vermek ve bazı koşullara uymak kaydıyla erken salıverilir. Bu koşullara uymayan tutuklu yeniden cezaevine koyulacağı gibi ek ceza da olabilir
Roll dergisi (mayıs 2001 sayısında) günümüz hapishaneleri ile ilgili şunları yayınlamıştır “70li yılların başında hamburg üniversitesi psikoloji fakültesi’nde bu konuda deneyler gerçekleştirildi. önce ışık ve ses yalıtımı olan, gündüzün ve gecenin farkedilemediği odalar yapıldı. dışarıdan hiçbir etkinin girmediği bu odalara deney amacıyla insanlar kondu. bu insanların bir bölümü alman askerleriydi. Deneylerin sonuçları, bilim adamlarınca değerlendirildi insanların dayanma sınırı nedir? Ne zaman ağlamaya başlıyorlar? Ne zaman yalvarıyorlar? Sonuçta, deneyde insanların kişiliklerini kaybettikleri ve dışardan yeni kişiliklerin empoze edilmesinin mümkün olduğu ortaya çıkarıldı
Ünlü Postmodernist yazar Michel Foucault’un geçmişten geleceğe hapishaneler üzerinde yapığı gözlemlerinden oluşan Hapishanenin Doğuşu adlı kitabı, tüm dünyada büyük yankı bulmuş ve geniş çaplı tartışmalara yol açmıştır.
Hapis cezasına çarptırılmış olanların bu cezalarını çekmek üzere kaldıkları yer, hapishane. Eski çağlardan beri suçlulara tatbik edilen bu ceza şekli, bu çağlarda ibret vermek ve korkutmak esası ön plânda tutularak yürütüldüğü için, gerek içinde hüküm süren hayat şartları yönünden, gerekse sıhhate zararlılığı yönünden pek ilkel bir özellik göstermekte idi. Fakat XVIII. yüzyılda cezada yürütülmekte olan korkutma doktrinine J.J Rousseau, Beccaria ve John Owarc karşı gelmeğe başlamışlar ve cezaevlerinin birer korkutma yeri olmaktan çıkarak, cezanın çekildiği yer olmasının yanı sıra suçlunun, topluma yeniden yararlı bir kişi olarak dönmesini sağlayan birer terbiye müesseseleri olmasını sağlamaya çalışmışlardır. Bugün gerek memleketimizde, gerekse medeni memleketlerde cezaevleri sağlık şartları, binaları okuyabilme ve iş görebilme imkânları içinde bu yola yönelmiştir.