Güzel Sanatlar
Şiir, müzik, resim, heykel, mimari, tiyatro gibi insanlarda estetik yönden bir zevk duygusu uyandıran sanatlara verilen isim. Güzel sanatların gayesi, güzelliği ifade etmek ve yorumlamaktır. Avrupa milletlerinde yukarıda sayılan dalların hemen hepsi vardır. Geçmişten kalan ve günümüzde ortaya konan eserler, bu dalların birine ve kendi içlerindeki bölümlerine aittir.
Güzel sanatların bazılarına Türk-islam medeniyetinde rastlanmaz. Bunlar, islam dininin yasak ettikleridir. Güzellik cemiyetlere, zamana ve bazan insana göre değişen izafi bir kavramdır. Güzellik, eşya ve olayların insan tarafından tefsirinden doğan bir anlayış ve hükümdür. Bu anlayış ve hüküm, her zaman değişebildiğinden, bazı cemiyetler için güzel bilinen şeyler, bir başka cemiyet için çok çirkin olabilir. insanların sahib olduğu inançların da, güzelin tarif, tesbit ve ifadesinde büyük tesiri vardır. Asırlar boyunca Müslümanlarda, islamiyetin bildirdiklerine ters bir güzellik olamayacağı anlayışı hakim olmuştur.
Bu bakımdan Türk islam medeniyetinde güzel sanat dallarının Avrupada da bulunan şiir, mimari gibi dalların yanısıra hatt, tezhib, tezyinat, hakk, oyma vs. gibi orijinal ve fevkalade güzel sahaları doğmuştur. Asırlar boyunca bu sahalarda gelişen ve paha biçilmez eserler verilen güzel sanat dallarına, Meşrütiyetten sonra Avrupadan yavaş yavaş resim, heykel ve bunlara benzer sanatlar da dahil edilmiş, zamanla yaygınlaşmıştır. Son yıllarda asıl Türk-islam güzel sanat dalları tamamen unutulmuş, yerlerini Avrupa menşeli olanlar almıştır.
Güzel sanatların gayesi insanlarda estetik heyecan uyandırmaktır, denilebilir. Ancak bu sanatların gayesi ve tarifi tarih boyunca filozoflar arasında ihtilaflara yol açmıştır. Her felsefi akım, hatta her filozof, kendine mahsus bir amaç ve tarifle ortaya çıkmıştır. Bu da tarih boyunca gereksiz tartışmaları ortaya çıkarmıştır