Ayın Oluşumu Nedir? Dünyanın uydusu Ay’ın, Dünya ile Mars büyüklüğündeki bir asteroidin çarpışması sonucu oluştuğu ileri sürüldü. Colorado’daki Southwest Araştırma Enstitüsü’nden araştırmacı Robin Canup, ilerlemiş bilgisayar teknolojisinden faydanılarak yapılan yeni canlandırmaların ve yeniden gözden geçirilen önceki canlandırmaların, Dünyaya çarpan Mars kütlesindeki bir nesnenin, her ikisini şimdiki konumuna sokmak için yeterli olduğunu gösterdiğinisöyledi.
Ayın Oluşumu Nedir?
Bilim adamları ayrıca, aralarında Dünya’daki yerçekiminin Ay’ı yakaladığı ya da Dünya ve Ay’ın eş zamanda oluştuğunun bulunduğu diğer teorileri geçersiz sayıyorlar.
Öte yandan, Mars, büyüklüğündeki asteroid teorisini ilk ortaya atan Harvardlı araştırmacı Al Cameron, Canup’un canlandırmasının tam oluşumu değil, ilk çarpışmayı kapsadığını ve çarpışmadan çıkan materyali taş yığını değil sert bir kaya varsaydığını bildirdi. Cameron, Ay’ı oluşturacak çarpışma zamanında Dünya’nın, Canup’un bildiği gibi tamamen değil, yalnızca 3/2’sinin oluştuğunu kaydetti.
Ünlü fizikçi, gökbilimci Galileo Galilei’nin yaptığı teleskop ile uzaktan da olsa Ay’ı ilk kez ayrıntılı bir şekilde görme fırsatı doğdu.
1600’lü yılların başında Galileo, Ay’ın da Dünya gibi ova ve dağlardan oluştuğunu ortaya koymuştu. Bu, ikisinin de birlikte oluştuğuna işaret ediyordu.
1800’lerde Charles Darwin’in oğlu George, Dünya’nın oluştuğu ilk dönemlerde hızla dönerken bir parçasının kopup Ay’ı oluşturduğunu söylüyordu. Pasifik Okyanusu işte bu kopmanın geride bıraktığı izi taşıyordu.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ise başka bir fikir öne sürüldü. Kimyacı Harold Urey, Ay’ın galaksinin başka bir yerinden gelerek Dünya’nın çekim merkezine girdiğini söylüyordu.
Dünya ile kıyaslandığında, bir uydu olarak Ay’ın kütlesi oldukça büyük. Bu nedenle başka bir yerde oluşmuş olması açıklaması mantıklıydı. Ayrıca Ay’ın sadece bir yüzünü görüyor olmamız da bu teoriyi destekliyordu.
Fakat bazı bilim insanları, yörüngesinde hiç sapma olmadan Dünya’nın Ay’ı çekim alanına almasına şüpheyle bakıyordu. Ayrıca böylesi bir çekimle iki gök cismi çarpışmış olurdu diye düşünüyorlardı.
Fakat bunun da bir açıklaması olabilirdi. Dünya’nın geniş bir atmosfere sahip olması, hava yastığı işlevi görerek bu çarpmayı engellemiş ve Ay’ı yavaşlatarak tekrar uzaya savrulmasına engel olmuş olabilirdi. Fakat buna pek ihtimal verilmiyordu.
Ay’ın Dünya’nın çekim alanına girmesini ifade eden Urey’in teorisi 1960’larda hakim olmaya devam etti. Ay’a astronot gönderildiğinde hangi teorinin kanıtlanacağını gösteren veriler gelecekti. Fakat Ay’dan getirilen taşlar bütün mevcut teorileri yerle bir etti.