Gümrük Nedir
Gümrük Ne Demektir? Gümrük Nedir Kısaca? Gümrük Hakkında? Gümrük Ne Demek? Gümrük Nedir? Gümrük Hakkında Kısa Bilgi
Gümrük Ne Demek, Gümrük Bir ülkenin diğer ülkelerle olan ekonomik münasebetlerinin yürütüldüğü, ülkeye giriş ve çıkışların yapıldığı merkezlere verilen ad. Gümrük, insanın ihtiyaç duyduğu her türlü eşyanın milletlerarası hareketleri mevcüd olduğu için doğmuştur. Bugün bütün ülkeler, gümrüklerle ilgili çeşitli ekonomik politikalar uygulamak durumundadır. Böylece gümrüğe gelen çeşitli mallar, kanunda gösterilen vergi, harç ve resimler ödendikten sonra, ülkeye girmektedir. Bu muamelelerden hem devlet gelir elde etmekte ve hem de ülkede üretilen malların diğer ülkelerde imal edilen mallar karşısında rekabeti sağlanabilmektedir.
islam ülkelerinde gümrük, ve geçiş rüsumlarının konulması, hazret-i Ömer zamanında başladı. Müslüman olmayan ülkelerin Müslüman tüccarlardan vergi almakta ısrar etmelerinden dolayı, hazret-iÖmer bu duruma karşı tedbir alınmasını emretti. Böylece gümrük vergisi tesis edilmiş oldu.Uygulamada, Müslümandan gümrük vergisi alınmazdı. Ancak zekatı alınırdı. Fakat zımmiden gayri müslim vatandaştan yirmide bir, yabancılardan, onların Müslümanlardan ne kadar aldığı biliniyorsa o kadar, bilinmiyorsa onda bir alınırdı. Eğer yabancının mensüb olduğu devlet, Müslümanlardan gümrük vergisi almıyorsa ondan hiç alınmazdı. Çok az miktardaki malın gümrüğü de olmazdı. Bkz. aşir
Abbasiler, Emeviler, Selçuklular, Gazneliler ve Osmanlılarda dini emirler esas olmak üzere, zamanın şartlarına ve devletlerle olan münasebetlere göre gümrük vergisi tesbit edilmiş ve uygulanmıştır. Kanüni Sultan Süleyman zamanında Fransız ve Venediklilerin lehine gümrük uygulaması yapılmıştı. On dokuzuncu asır ortalarına doğru ingiltere, Rusya ve bazı Avrupa devletlerine düşük Gümrük vergisi uygulamasında bulunuldu. Yine bu asrın ikinci yarısında, ziraat ürünleri ile bazı sanayi mamullerinin ihracını teşvik için, ihracatta alınan gümrük vergisi düşürüldü, ithalattaki nisbet ise artırıldı.
Ülkemizde, dünyadaki ekonomik krize yol açan Birinci Dünya Savaşının getirdiği büyük sıkıntılar, 1914 yılından itibaren gümrükle ilgili yeni tedbirlere başvurulmasını gerektirdi. 1916da çıkarılan kanunla himayesi düşünülen yerli zirai ve sınai mamullerinin benzerlerinin ithalinde, % 100e kadar varan, hatta geçen gümrük vergi nisbetleri getirildi. Aynı kanunla ülkede ihtiyacı hissedilen eşyanın ithalinde bu nisbet % 1 olarak tesbit edilmişti. Yine bu tarihlerde hazırlanan gümrük tarife rehberinde, ilk defa olarak vergileme tekniğinde spesifik sisteme geçildi. Spesifik sistemde vergi matrahını ithal konusu
eşyanın ağırlığı teşkil ediyordu. Yine bu uygulamayla zirai ürünler, kerestecilik, konservecilik, pamuklu eşya üretimi teşvik ve himaye edildi. Bugünkü uygulamalarda da yeri olduğu gibi, yüksek nisbetlerde vergilendirildi. Yine yukarıda zikredilen kanunla, milletlerarası ticarette ve bugünkü gümrük mevzuatımızda yeri olan, En ziyade müsaadeye mazhar millet kaidesi getirilmişti. Böylece Osmanlı ülkesi mallarına indirimli gümrük vergisi uygulamayan ülkelerin mallarına % 100e varan gümrük giriş vergisi tedbirleri konmuştu.
Netice olarak, Osmanlı Devletinde, zamana göre değişen ekonomik ve milletlerarası siyasi konjonktüre göre başarılı bir gümrük sistemi uygulandığı rahatlıkla söylenilebilir. Nitekim Rümi 1334 ve miladi 1918de çıkarılan Gümrük Kanununun bir kısım hükümlerinin 1973 yılına kadar yaşaması da bu görüşü doğrulamaktadır.
Yakın Tarihimizde Gümrük sistemimizde yapılan en önemli değişiklik, spesifik tarifenin terk edilerek, advaloren tarifeye geçilmesi olmuştur. 1955 yılına kadar kullanılan spesifik tarifede vergi sayı, baş, ağırlık, adet üzerinden alınıyordu. Kabul edilen advaloren tarife sistemine ise, cins cins, madde madde sıralanan eşya için belli usüllere göre tesbit edilecek Gümrük Kıymeti üzerinden o eşyanın hizasında
gösterilen nisbetlerde vergi alınmaya başlandı. 1334 tarihli son Osmanlı Gümrük Kanunu 11.5.1949 tarihinde yayınlanan 5385 sayılı kanunla değiştirildi. Cumhuriyet döneminin ilk gümrük kanunu budur. Bu kanunla Türk Gümrük Sistemi yeni şartlara intibak ettirilmişti. Ancak değişen ekonomik, sosyal ve milletlerarası şartlar karşısında bu kanunun da atıl kalması geçerliliğini kaybetmesi üzerine 19 Temmuz 1972 tarihinde kabul edilip 1 Ağustos 1972de Resmi Gazetede yayınlanan ve 1 Nisan 1973de yürürlüğe giren 1615 sayılı kanunla, Türk Gümrük Sistemi yeniden şekillendirildi.
Bu kanuna göre gümrük hattı Türkiyenin siyasal sınırlarıdır. Gümrük vergisine tabi eşyada vergiyi doğuran olay, gümrük bildiriminin tescili, sözlü beyan yapılmış olması durumunda da bu beyana ilişkin tahakkuk belgesinin vergi yükümlüsünce imzalanarak gümrük idaresince tescil edilmesidir. Gümrükdenetlemesi dışında kalmış eşyada vergiyi doğuran olay eşyanın gümrük hattından geçirilmesidir. Gümrük vergisi yükümlüsü vergiye tabi eşyanın sahibidir. Verginin matrahı ise, yurda sokulan eşyanın gümrük vergisine esas olan değeridir. Bu değer, gümrük vergisi ödeme yükümlülüğünün başladığı tarihte birbirinden bağımsız bir alıcı ile bir satıcının tam ve serbest rekabet şartları altında anlaştığı kabul edilen fiyattır.
Gümrük Vergisi Oranı, 474 sayılı Gümrük Giriş Tarife Cetvelinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunla belirlenmiş olmakla beraber, kanunun ikinci maddesi Bakanlar Kuruluna cetvelde gösterilen vergi ve resim oranlarında değişiklik yapma yetkisini vermiştir. Yürürlükteki oranları arttırıcı özellikteki ekler, değer esasına göre vergilendirilen mallarda, ilgili malın gümrük vergisine esas olan değerinin yüzde ellisini aşamaz. Bakanlar kurulu bugünkü uygulamada her yıl ithalat rejimiyle birlikte o yıl uygulanacak gümrük vergisi oranlarını da tesbit etmektedir.